İşgaller ve Siviller

Ahmet Varol

Çağımız savaşlarında en çok tartışılan konulardan biri “siviller” konusudur. Bu konuda önce “sivil” kavramının kapsamının belirlenmesi gerekir.

Çünkü savaş hukukunda siville kastedilenler askerî kıyafet taşımayanlar değil, savaşla doğrudan veya dolaylı ilgisi olmayanlardır. Biz bugünkü yazımızda son dönemde işgal güçlerinin savunmasız, sivil insanları hedef alan kasıtlı saldırılarına dikkat çekmek ve bu konuda bilgi vermek istiyoruz.
Fakat başlangıçta şunu belirtelim ki İslâm’ın savaş hukukunda, savaşla doğrudan veya dolaylı ilgisi olmayan, gerçek anlamda “sivil” çerçevesine giren insanların hedef alınmaması kuralı var. Ama işgal bir savaştır ve işgal, gasp yoluyla ele geçirilen topraklara haksız bir şekilde yerleşmeyi kabul edenler de savaşla irtibatlıdırlar.
Çağımızdaki savaşlarda mağdur edilen sivil sayısının çok olmasının en önemli sebeplerinden biri çağdaş emperyalizmin ve işgalci güçlerin geliştirdiği silahlardır. Bu silahlar, savaşanları değil belli bir beldenin tümünü hedef alıyor. Dolayısıyla sivillerin mağdur edilmesi konusunda öncelikle mahkûm edilmesi gereken, çağdaş emperyalizmin ve işgalci zihniyetin savaş anlayışıdır. Bu anlayış söz konusu silahları ve savaş teknolojisini geliştirmekte mahzur görmemiş, bilakis bu teknolojiyi çağımızın en önemli savaş stratejileri arasında yer alan psikolojik savaşın zorunlu araçları arasına dâhil etmiştir. Bundan dolayı da çağımızda dünyaya hükmetmeye çalışan emperyalist güçlerin ve onların himaye ettiği yönetimlerin çıkardığı ya da yönlendirdiği savaşlarda sivil, savunmasız insanlardan milyonlarca kişi hayatını kaybetti. Son olarak Irak’a yönelik insanlık dışı saldırı ve yedi yılını dolduran işgal sebebiyle öldürülenlerin sayısının da bir buçuk milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
Hal böyle olmakla birlikte, normalde İslâm’ın savaş ahlâkının ve hukukunun onaylamadığı bazı eylemler üzerinden yoğun anti-propaganda faaliyeti yürütülürken, çağdaş emperyalizmin insanlık dışı saldırılarında sivillerin kasten hedef alınmasından kaynaklanan can kayıpları hep göz ardı ediliyor.
Son dönemde de sivil savunmasız insanların kasten hedef alındığı saldırılar sistemli, planlı ve kasıtlı bir şekilde yaygınlaştırılıyor. Afganistan’da NATO işgal güçlerinin sivilleri hedef alan saldırılarında artış var. Bu saldırıların medya tarafından çok fazla gündeme getirilmemesi, arka plana itilmesi yahut rutin olaylar gibi lanse edilmesi sebebiyle üzerinde pek kafa yorulmuyor. Bunlar iddia edildiği gibi sivillerin “yanlışlıkla” hedef alındığı saldırılar mıdır? “Yanlışlık” gerekçesini inandırıcı bulabilmek için çok fazla saf olmak gerekir. Bu bir stratejidir. Çünkü işgal güçleri cephe çatışmalarında direnişçiler karşısında ciddi kayıplar veriyor. Bu kayıplar yüzünden iki önemli amaca binaen sivillerin hedef alındığı saldırıları artırıyorlar. Birinci amaçları cephe kayıplarının intikamını almak ve direnişçilere, cephe kayıplarının karşılıksız kalmayacağı, mutlaka cevap verileceği mesajı göndermektir. Cevap vermek, intikam almak için cepheye çıkmaktan çekiniyorlar. Çünkü o durumda yine kayıp vermeleri ve işgal güçlerindeki moral yıpranmanın artması ihtimali yüksek. Ondan dolayı özellikle silahsız, savunmasız insanları hedef alarak karşılarındaki topluma ve o toplumun gasp edilen haklarını, işgal edilen topraklarını kurtarmak için savaşanların savunduğu insanlara yüksek miktarda zarar vermektir. Biz bu stratejiyi Siyonist işgal devletinin savaş taktiklerinden biliyoruz. İşgal devleti kendisinin silahlı güçlerine karşı eylem düzenlenmesi durumunda, eylemcilerin ailelerinin ikamet ettiği evleri bombalayarak, yakınlarını tutuklayarak ve kendilerine işkence ederek intikam alma yoluna gidiyor, bu yolla aynı zamanda daha başka eylem planları yapanlara da mesaj göndermeye çalışıyor. Afganistan’daki NATO güçlerinin sivilleri hedef alan saldırılarını sistemli bir şekilde artırmalarının ikinci önemli amacı da cephedeki direnişçileri geri adım atmaya zorlamaktır. Göğüs göğüse çarpışmalarla direnişçileri dize getiremeyeceğini anlayan işgal güçleri, onların savunduğu insanları rastgele katletmek suretiyle yıldırmaya çalışıyor.
Bu stratejiyi Çeçenistan’da daha önce kullanan Rusya’nın son dönemde yeniden etkili hale getirmeye başladığı ve bu yüzden sivil can kayıplarında artış olduğu yönünde haberler var.
Siyonist işgal devletinin ise zaten etkin bir şekilde kullandığı biliniyor. Son zamanlarda yollardaki çocukları araçlarla ezme yoluyla son derece arsızca kullanmaya başladı. Bir süre önce Nablus’ta Yahudi yerleşimci bir kadının arabasıyla bir Filistinliyi ezmesinden sonra, 28 Nisan akşamı da bir askeri jeep Batı Yaka’nın el-Ağvar bölgesinde biri 8 diğeri 10 yaşında iki Filistinli çocuğu kasten ezerek öldürdü.

VAKİT