Irak’ta insanlık dışı Amerikan işgali yedi yılını tamamladı.
Bu münasebetle ABD dâhil olmak üzere dünyanın muhtelif ülkelerinde işgale karşı eylemler, gösteriler düzenlendi. Çünkü insanî değerlere saygılı ve vicdanî sorumluluk sahibi herkes Amerikan emperyalizminin Irak işgaline ve bu ülkede yedi yıldan beri sürdürdüğü yıkımlara, katliamlara ve cinayetlere tepkilidir. Son dönemde her ne kadar işgal güçleri savaş cephelerinden çekilmiş olsa da siyasi yapıya fiili müdahaleleri sürüyor. Ayrıca zaman zaman gidişatı etkileyen, ABD işgal güçlerinin planlarına aykırı değişikliklerin ani bir şekilde önünü kesen karanlık cinayetlerin, korkunç eylemlerin arkasında işgal güçlerinin olması ihtimali de yüksektir. Bundan dolayı Irak’ta siyasi işgal oldukça etkili bir şekilde devam ettiği gibi askerî işgal de etkin bir şekilde sürmektedir.
Irak’taki işgal güçlerini tamamen çekme konusunda kesin karar verdiğini açıklayan ABD yönetiminin buna ihtiyaç duymasında Afganistan’da askerî gücünü artırma ve kontrolü sağlama planının da rol oynadığı biliniyor. Bunu zaten Barack Obama, Bush’un tahtına oturma kampanyasını yürüttüğü günlerde açıklamıştı. Bu sıralar Irak’ta gündemi seçimler oluştururken Afganistan’da işgal güçleri yoğun saldırılar ve katliamlar gerçekleştiriyor. Bu saldırılarda yine öncelikle siviller hedef alınıyor. Amacı ise Afgan toplumunda mümkün olduğunca çok zayiata yol açmak ve böylece işgale karşı direnişi yıldırmak, teslim olmaya zorlamaktır. Sivillerin hedef alındığı bunca saldırının yanlışlıkla veya kontrol dışı olduğu iddialarında bulunulması muhatapların aptal yerine konmasından başka bir şey değildir. Afganistan’da bir kalabalığı vurduğunda kendini gol atmış futbolcu gibi hisseden pilot kendi şahsı adına değil tüm işgal güçleri adına konuşuyordu. Çünkü bu zihniyet Afganistan’da gözlerini kırpmadan bu katliamları ve cinayetleri işleyebilen işgal güçlerinin tümüne kazandırılmış ortak bir zihniyettir.
Yedi yılda Irak’ı büyük bir depremden çıkmış gibi perişan ve darmadağın hale getiren zihniyet de işte bu zihniyettir ve henüz o ülkeden elini çekmiş değildir. Onun tasallutunun ve tahakkümünün gölgesinde gerçekleştirilmiş bu seçimler ülkeye siyasi istikrar getirebilecek mi? İnsanlar seçimlerde oylarını kullanırken ülkelerine özgür bir siyasi iradenin hâkim olması için mi tercih yaptılar? Kendileri tercihlerini özgür iradeleriyle yapmış olsalar bile bunun ülkenin siyasi mekanizmasına ve idarî yapılanmasına yansıması özgürce mi olacak yoksa yine işgalci Amerikan emperyalizminin işaretleri mi belirleyici olacak?
Irak Müslüman Âlimler Heyeti Başkanı Hâris ed-Dâri seçimlerle ilgili açıklamasında bu seçimlerin, sloganları ve sembolleri ne olursa olsun ABD’nin siyasi yapılandırma projesinin halkalarından bir halka olduğunu dile getirdi. Dâri, Irak’ı yedi yılda harabeye çeviren işgalcinin siyasi mekanizmayı oluşturma projesinin tekerleğinin döndüğünü ve seçimlerin, şekli işgalci tarafından çizilen, sınırları yine onun tarafından belirlenen projenin bir halkasını oluşturduğunu söyledi. Dâri açıklamasında şu ifadeye yer verdi: “Biz siyasi planda ve ardından da siyasi yapılanmada bir değişiklik beklemiyoruz. Değişiklik sadece kurulacak hükümete ortak olacak listelerde ve bu listelere girecek isimlerde olacak.”
Bu seçimlerin en önemli yanı siyasi iradelerin etnik, dinî ve mezhebi kimliklere göre şekillendirilmesini daha oturaklı hale getirmesi olmuştur ki Amerikan emperyalizminin Irak’ta siyasi zemini şekillendirme planının en önemli amacı da buydu. Her ne kadar Nuri el-Maliki ile yarışan Iyad Allavi kendi listesine verilen oyların aynı zamanda etnik ayrışmayı toprağa gömme ve Irak’a yeniden Arap kimliğini geri getirme amacı için verilmiş olduğunu ileri sürse de bu son seçimlerde de insanlar tercihlerini dinî ve etnik mensubiyetlerine göre yapmışlardır. Dolayısıyla mensup olduğu kitleyi temsil ettiğini düşündüğü listenin siyasi programına, ideolojik çizgisine, uygulamalardaki doğrularına ve yanlışlarına bakmadan gözü kapalı bir şekilde tercihini ondan yana kullanmıştır. Bu durum karşısında içlerinde, seçimlerin adil ve dürüst olmayacağı yahut siyasi yapılanmada bir değişiklik getirmeyeceği kanaatiyle oy kullanmayanların çok olduğu kitlelerin parlamentodaki temsil oranları da düşük olmuştur.
Oy sayımının yavaş yürümesi ve ortaya çıkan tartışmalar, ihtilaflar sebebiyle henüz kesin sonuçlar açıklanmadı. Resmi açıklamanın Cuma akşamı yapılacağı bildirildi. O yüzden biz de seçim sonrasında ortaya çıkan durum ve iktidar formülleriyle ilgili değerlendirmeler hakkındaki görüşlerimizi yazmayı sonraya bırakıyoruz.
VAKİT