İşgale direnen Filistin gelenekleri

Ümmühan Kevser Kıpramaz, Filistin halkının gündelik alışkanlıklarını ve Filistin topraklarındaki meşruiyetinin kaynağı olan geleneklerini inceliyor.

Ümmühan Kevser Kıpramaz / Mecra

Yok olmaya direnen Filistin gelenekleri

Filistin kültürünün en belirgin unsurlarından biri, “tatreez” veya bilinen adıyla Filistin işlemesidir. Asırlık bir halk sanatı olan Filistin nakışı, bölgedeki kimlik ve kültürün önemli bir sembolüdür.

Genç yaşta nakış öğrenmeye başlayan Filistinli kadınlar; çeşitli desenleri, renkleri ve tasarımları başörtülerinin yanı sıra önlüklerine dikmektedir. Filistin'deki her bölge, farklı bir nakış, kumaş ve başlık biçiminde uzmanlaşmıştır. Bu şekilde, her kadın kendi toprağının yürüyen bir sembolü hâline gelmiştir.

Filistin kültürel mirasının bir parçası olan elbiseler, ülkenin her bölgesinde farklı desenlere sahiptir.

Çöl bölgesininki şehirden, şehirdeki ise köyden farklılık göstermekte; hatta sahil bölgeleriyle dağlık bölgeler arasında bile elbiselerin desenlerinde çeşitlilik görülmektedir.

Geleneksel tatreez elbiselerini giyen Beytüllahim şehrinden kadınlar.

3.000 yıldan daha eski bir geçmişe sahip bu zanaat, renkli iplikleri ve benzersiz desenleriyle bilinen, orijinal olarak kırsal alanlarda yapılan ve giyilen geleneksel bir kanaviçe işi nakış şeklidir. Nekbe’yle evlerinden sürülen, İntifada’yla hayatta kalma mücadelesi gösteren Filistinliler, sürüldükleri köylerin “varlığının” bir ifadesi olarak hâlâ ulusal sembollerle işlenmiş elbiselerini giymeye devam etmektedir.

*****

Filistin düğün törenlerine, özellikle birçok zengin gelenekle iç içe yaşanılan Filistin kırsalında her zaman çok önem verilmiştir.

Farklı varyasyonları da olan pek çok kırsal düğün törenlerindeki âdetlerde, gelin, tüm aile üyelerinin eşlik ettiği bir alayın içinde, eline bir kılıç kuşanarak ata binmektedir. Ailesinin gelinin yanı başında yürüdüğü alayda kadınlar da, eğlencenin başlayacağı damadın evine gidinceye kadar “zaghrouta” yani “zılgıt” çekmekteydi.

Filistin'de özel bir düğün geleneği olan zafatü'l-arus (gelin getirme töreni).

*****

20. yüzyılın başlarında, Beytüllahim "malak" elbisesi (Arapçada "kraliyet" anlamına gelir) "elbiselerin kraliçesi" olarak nâm salmaya başlamış ve kısa sürede tüm Filistin'de, gelinler tarafından talep edilen bir düğün kıyafeti haline gelmişti.

İpek ve keten karışımından yapılan malaklar zengin bir yapım sürecinden geçiyor; çok renkli parlak şeritler halinde dokunan ve elbisenin üzerine de yine işlemelerle parıldayan kısa kollu bir ceketle giyiliyordu.

Kasabasına özgü bir başlıkla süslenmiş geleneksel “malak”larını giyen Beytüllahimli Filistinli kadınlar. Malak, ayrıca, kadınların çeyizinden gelen madeni paraların yer aldığı fes benzeri bir şapka ve başı örten beyaz bir şalla birlikte giyiliyor.

Birçok köyün, kendi tarzına ve geleneklerine uyacak şekilde uyarladığı malak öylesine popülerleşmişti ki Beytüllahim'de bu alanda tekstil endüstrisinin büyümesini hızlandırmıştı. Günümüzde modern dikiş teknikleriyle işlenen malaklar, hâlâ giyilmeye devam edilmektedir.

*****

Ramallah şehrinden Filistinli kadınlar, zeytinleri ezerek zeytinyağı elde etmeye uğraşıyor.

Zeytin ağacının anavatanı olarak kabul edilen Filistin’de zeytin, yüzyıllar boyunca Filistin kültür ve geleneklerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Tarihte barışı simgeleyen zeytin dalı, İsrail'in 1967'den bu yana işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında direnişin sembolü haline gelmiş durumdadır.

İsrail yönetiminin çıkardığı zorluklara ve fanatik Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına rağmen topraklarını işlemeye devam eden Batı Şeria'daki Filistinli çiftçilerin en önemli geçim kaynaklarının başında zeytin gelmektedir.

Yafa portakalı gibi zeytin ağacı da Filistin ulusal kimliğinin ve Filistinlilerin topraklarıyla olan bağlarının simgesidir.

Ramallah bölgesinde zeytin ağacı yüklü develer, 1920'li yılların başları.

Zeytin hasadı mevsimi, tipik olarak ekim veya kasım aylarında başlamaktadır. Zeytinler toplandıktan sonra bir kısmı Filistinli çiftçiler tarafından yiyecek, yakacak, yağ, sabun gibi çeşitli alanlarda kullanılırken, kalan diğer kısmı ise ihraç edilerek ekonomiye büyük bir katkı sağlamaktadır.

*****

  • Sabun yapımında da zeytinyağı kullanılmaktadır. Filistin coğrafyasının çeşitli bölgelerinde sabun üretiliyor olsa da Nablus şehrinde üretilen sabun diğerlerinden ayrılmaktadır.

Nablus’taki bir sabun fabrikası.

Filistin zeytinyağı, su ve sodyum bileşiğinden yapılan meşhur Nablus sabunu, günümüzde, uluslararası ihracat için toplu olarak üretiliyor olsa da, ilk olarak, zeytinyağı sabunu, Filistinli fellah (taşrada yaşayan/çiftçi) kadınlar tarafından ev kullanımı için geliştirilmişti. Bununla birlikte, ticaret yoluyla satışının ivme kazanmasıyla 14. yüzyıldan itibaren sanayi kenti Nablus'un özel bir ürünü haline geldi. Öyle ki, 1900'lerin başında Nablus'ta sabun üreten yaklaşık 30 fabrika vardı.

Nablus’taki bir sabun fabrikası.

*****

Ramallah’tan geleneksel işlemeli elbise giyen Filistinli bir kadın, kucağındaki bebeğiyle poz veriyor, 1920'ler-30'lar.

Kırsal Filistin topluluklarının yeni doğan bebekleri için pek çok geleneksel uygulamaları vardı. Bu geleneklerden biri, doğumdan sonraki 40 gün boyunca bebeğin cildine zeytinyağı ile masaj yapmaktı. Böylece zeytinyağı hem bebeğin cildini yumuşatmakta hem de güçlenmesine katkı sağlamaktaydı.

Ayrıca, anneler genellikle bebeklerinin gözlerine Arap sürmesi çekerdi ki bebeklerin gözleri hem bakterilere karşı korunsun hem de güçlü görüşlerine katkı sağlasın.

Anneler, sık sık yeni doğan bebeklerini battaniye kundaklarının etrafına ördükleri ip benzeri bezlerle sımsıkı kundaklardı. Atalara ait bebek âdetlerinin çoğu, bugün hâlâ Filistinliler arasında devam ettirilmektedir.

*****

Fellah kadınları, Filistin toplumunun belkemiğiydi; toprak işlemeye ve Filistin ekonomisine geniş ölçüde katkıda bulunuyor, Filistin kültürünün ve ulusal kimliğinin gelişmesine hizmet ediyorlardı. Filistin'in kırsal kesimlerinde yaşayan kadınlar, tarım ürünlerini ve el sanatlarını Filistin'deki pazar yerlerinde satmak için sık sık uzun mesafeler kat ederlerdi.

Yafa şehrinde, hasat ettikleri ürünlerini satmak için başlarına koydukları ürünlerle pazara giden fellah kadınları.

*****

Elleriyle sepet ören Filistinli bir kız, 1910-14.

Filistin’in geleneksel miraslarından biri olan sepet dokuma, bugün hâlâ işgal altındaki Batı Şeria'daki birçok çiftçi topluluğu tarafından devam ettirilmektedir.

Sepet, tepsi ve kap kacak örmek için önce çevreden buğday ve zeytin, badem ve terabinth ağaçlarından dallar toplanır, daha sonra ise bir düzen içinde örülen gereçler, kuruması için sıcak güneşin altında bekletilerek muhkem bir forma sokulurdu.

*****

Nebi Musa festivaliSalahaddîn Eyyûbî'nin Kudüs'ü haçlılardan aldığı 1187 yılından sonra başlayan, bölgedeki en büyük İslâmî kutlamalardan biridir.

 

Her yıl dünyanın dört bir yanındaki gelen Müslümanlar, Kudüs'ten Eriha'nın birkaç kilometre güneyine, Nebi Musa'nın mezarı olduğuna inanılan yere dualar eşliğinde yürümektedir. Yaklaşık bir hafta süren törenlerde şarkılar, danslar ve oyunlar eşliğinde bir dizi kutlamalar gerçekleştirilmektedir.

 

Kudüs'teki Nebi Musa şenliklerinden bir kare, 1937.

Yorum Analiz Haberleri

“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?
Siyonizm Batı'nın çöküşünü hızlandıracak
Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”