Kenan Alpay’ın yorumu:
Siyonist İsrail güçlerinin Kudüs’te ama hassaten Mescid-i Aksa’da işlediği gasp ve cinayetlerdeki yükselen trend hiç şüphesiz elverişli uluslar arası konjonktürle doğrudan ilişkili. Üstelik bu ilişki sadece klasik Amerikan siyasetinin koşulsuz-sınırsız İsrail’in işgal politikalarına destek sunma geleneğini katlayarak sürdüren Trump’la da kayıtlı değil. Nispeten pasifize olmuş Avrupa Birliği’nin aksine Rusya’dan tüm zamanların en güçlü desteğini devşirebilecek durumda İsrail.
“1967 sınırlarına dayalı iki devletli çözüm” tartışmalarını dahi anlamsız hale sokan küresel manzaranın diğer cephesinde ise bölgedeki despotik rejimler gerçeği dikiliyor karşımıza. Mısır’ı Hüsnü Mübarek karanlığından daha derin ve kanlı bir bataklığa sürükleyen General Sisi cuntası bölgesel açıdan İsrail’in işgali hızla derinleştirmesine hizmet eden birinci faktör olarak beliriyor şüphesiz. General Sisi’yi yanlarına alarak Katar’a karşı abluka kararı ilan eden Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri Amerika kadar İsrail’in de elini daha bir rahatlatan pozisyonu deklare ettiklerinde hangi beldelerde acıların büyüyeceği besbelliydi. Öncelikle Suriye ve Filistin’den başlayarak İslam dünyasının diğer tüm bölgelerinde dökülecek gözyaşı ve kanlar, işgal edilip talana açılacak topraklar için planlar revize ediliyor, yeni tuzaklar kuruluyor besbelli.
İsrail’i Cesaretlendiren Unsurlar
Bugün İslam coğrafyası işgalci İsrail güçlerinin Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılarını bırakın durduramaya neredeyse kınamaya mecal kalmamış bir manzara arz ediyor. İsrail’i güçlü ve pervasız kılanın evvel emirde Müslüman toplumlar içinde yer edinmiş işbirlikçi ruh olduğunu kim inkar edebilir? Ramazan’ın ilk haftası Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın üstelik Kudüs’ün işgalinin 50. yılında Katar’a yönelik giriştikleri kuşatma zikredilen işbirlikçi misyonun ne düzeyde bir beşinci kol faaliyetine dönüştüğünü belgeliyordu adeta. Bununla da yetinmeyip Katar’a iletilen 13 maddelik yaptırım listesiyle Hamas’tan İhvan-ı Müslimin’e değin tüm İslami hareketleri çökertmek üzere Katar da aynı ortak paydada birleşmeye mecbur tutuluyordu. Üstelik her biri topraklarında devasa büyüklükte Amerikan askeri varlığı bulunduran ülkelerin Katar’dan Türkiye ile yaptığı askeri işbirliği anlaşmasını iptal etmesini ve TSK’nın sınır dışı edilmesini talep etmeleri mide bulandırıcı unsurların yoğunluğuna delalet ediyordu.
(...)
Devamı için tıklayın: Musul ve Kudüs’ten Körfez’e