"İşgal Asla Meşrulaştırılamaz"

Ahmet Varol yazısında, Filistin'in işgalci İsrail tarafından işgal edilmesinin tarihî arka planını ele alıyor, "Aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun gayri meşru işgal asla meşrulaştırılamaz." diyor.

İşgal Asla Meşrulaştırılmaz

Ahmet Varol / Yeni Akit

14 Mayıs, siyonist terör örgütlerinin Filistin toprakları üzerinde bir devlet ilan etmelerinin yıl dönümüdür. Bu gece bu olayın 68. yıl dönümü olacak. Biz de Allah’ın izniyle, Filistin davasının, siyonist işgal gerçeğinin ve Filistin toprakları üzerinde kurulmuş “İsrail” isimli yapılanmanın başlangıcından bugüne hiç değişmediğinin, başı terör olduğu gibi bugününün de öyle olduğunun unutulmaması için her yıl bu olayın yıl dönümünde gündeme taşımaya çalışıyoruz. Fakat aynı şeyleri tekrar ederek değil de farklı yönleriyle ve her yılın gündemine göre yeniden değerlendirerek konuyu canlı tutmaya çalışıyoruz.

Filistin topraklarında İngiliz işgali döneminde kurulan silahlı siyonist örgütler gerek işgalci İngilizler ve gerekse uluslararası mekanizma tarafından yasa dışı terör örgütleri ilan edilmişlerdi. O yüzden yaptıkları çalışmaların tümü yasa dışı sayılıyordu. Ancak bu örgütler kendi aralarında ittifak kurup “İsrail” adında bir devletin kuruluşunu ilan edince İngiliz işgalciler hemen o gece çekilmeye başladılar. BM de hemen bu devleti resmen tanıdı. BM üyesi ülkeler de siyonist terör örgütlerinin devletleşmesi şeklindeki “İsrail”i resmen tanıyarak onunla ilişki içine girmekte birbirleriyle yarışmaya başladılar.

Oysa bu devleti kuran örgütlerin “silahlı terör örgütü” olmalarını bir yana koysak bile kurucuları da İngiliz işgali altındaki toprakların asıl sahipleri değildi. İşgalci İngilizlerin himayesi altında getirilen göçmen teröristler tarafından kurulmuşlardı. Savaşları da zaten fiili işgali sürdüren İngilizlere karşı değil vatanları işgal edilmiş olan Filistinlilere karşıydı.

Ama ara sıra İngiliz işgalcilere karşı da terör eylemleri gerçekleştirdikleri oluyordu. Bunlardan biri de Kral Davud Oteli’nin bombalanmasıdır. Siyonist terörün vahşette sınır tanımadığını gözler önüne seren bu korkunç eylem 22 Temmuz 1946’da ve İngiliz işgalcilerin siyonist terör örgütleri hakkında ele geçirdiği bazı önemli belgeleri imha etmek amacıyla gerçekleştirilmişti. Irgun adlı yahudi terör örgütünün gerçekleştirdiği bu korkunç eylemde 96 kişi öldü, 45 kişi yaralandı. Ölenlerin 17’si de yahudiydi.

Bundan dolayı 14 Mayıs 1948 gecesi kuruluşu ilan edilen “İsrail” adlı devlet iki yönden gayri meşru idi. Birinci olarak şiddette sınır tanımayan gayri meşru terör örgütleri tarafından kurulmuştu. Bu yönüyle IŞİD tarafından kuruluşu ilan edilen devletten bir farkı yoktur. Fakat ilginçtir ki küresel emperyalizm o zaman siyonist terörün devletleşmesine hiçbir itirazda bulunmadığı, tam aksine onayladığı halde IŞİD’in kuruluşunu ilan ettiği devleti terör devleti ilan etti ve ona karşı ortak savaş başlattı. Gerçi işin gerçeğinde bizim daha önce muhtelif yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere IŞİD de küresel emperyalizmin bir komplosu ve oyunudur. Ancak emperyalizmin terör ve şiddet yönünden hiçbir farkları olmayan, isim ve şekil yönünden farklı iki yapılanma karşısındaki farklı tutumlarına dikkat çekerek terör karşısındaki iddialarında gerçekçi ve inandırıcı olmadığına dikkat çekmek istiyoruz.

İkinci olarak İngiliz işgalciler gasp ettikleri evden çekilirken anahtarı sahibine teslim etmiyor, başka bir işgalciye veriyorlardı. Bu yönüyle de kurulan “İsrail” adlı devlet gayri meşru idi. Oysa İngiliz sömürgeciler o dönemde işgal ettikleri başka bölgelerden çekilirken her ne kadar kendileriyle kolay anlaşabilecekleri, hain ve işbirlikçi yöneticileri iş başına getirmeye özen gösterdilerse de anahtarları evlerin sahiplerine teslim ettiler.

Siyonist işgalin devletleşmesi sürecinde taşıdığı bu iki özellik bugün de aynen mevcuttur. Yani “İsrail” adı verilen yapılanmanın meşru bir devlet olmadığını, gayri meşru terörist işgal olduğunu ortaya koyan iki önemli vasfı değişmemiştir.

Değişmesi de mümkün değildir. Çünkü işgalin son bulması için anahtarın evin sahibine teslim edilmesi gerekir. Terörün son bulması için de evin sahibiyle anlaşma sağlanması gerekir. Hak sahibi hakkından vazgeçmediği ve vazgeçmeyeceğini haykırmaya devam ettiği için de işgalci devlet teröre başvurma ihtiyacı duyuyor. Bu durum karşısında siyonist terörün son bulması da mümkün görünmüyor.

Ama aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun gayri meşru işgal asla meşrulaştırılamaz.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!