İşbirlikçi HDP!

Hilal Kaplan

'Halklarımıza acil eylem çağrısı!

Kobanê'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz.

Bütün uluslararası kurumlar, demokratik kitle örgütleri, emek ve meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri, demokratik güçler Kobanê'de yaşanan vahşete karşı harekete geçmelidir.

Bundan böyle her yer Kobanê'dir!

Kobanê'deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar SÜRESİZ DİRENİŞE çağırıyoruz.'

***

HDP'nin yukarıdaki çağrısı üzerine, parti tabanının kısıtlı bir bölümü sokaklara indi ve her yeri Kobanê yapmaya yeltendi. Hiç de istisnai göremeyeceğimiz bir grup, özellikle bölgede terör estirdi. İş yerleri yakıldı, yağmalandı. Ambülanslar, AFAD ve Kızılay araçları, kütüphanelerin içinde olduğu kamu malları, Kur'an kursları, okuma salonları, medreselerin, yani özellikle dindar Kürtler için cazibe merkezi olan sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanları ve Ak Parti, Hüda-Par, Saadet Partisi binaları ateşe verildi.

Daha vahimi Hüda-Par üyeleri öldürüldü. İlk cinayeti önceki yazımda yazmıştım. Boğazı kesilerek, yakılarak, başı taşla ezilerek işlenen vahşi cinayetlerdi bunlar. Suriyeli mülteciler bile bu cinayetlerden payını aldı.

Devletin önlem aldığı yerde '90'lara dödük, yeni Türkiye'nizi başınıza çalın' ajitasyonu yaptı; müdahale etmekte yetmediği yerde de 'Devletin sorumluluğu, devlet nerde?' diye hesap vermekten kaçtı.

Olan biten karşısında iki gün boyunca kulağının üstüne yatan HDP, Öcalan'ın sağduyu ve diyalog çağrısı üzerine söz aldı ve sokaklara döktüklerinin yine zerre sorumluluğunu almadan sokaklardan çekilmeye çağırdı.

Peki, çok duyarlı insan hakları aktivistleri, 'zulüm' demeden ağzını açamayan demokrat kâlemler ne yaptı? HDP'yi zerre miskal hesaba çekme ihtiyacı duymadan 'kötü şeyler oldu, unutalım' moduna geçti. HDP çağrısı üzerine işlenen cinayetlerin üzerinden bile durmadan 'gruplar arası çatışma' demekle yetindi. 'Ölümleri yarıştırmayalım' tekerlemesini yuvarladı. Ölümleri yarıştırmaya gerek yok zaten; bilançoya bakınca birinciliği kimseye kaptırmıyorsunuz!

Çözüm süreci boyunca hükümetin her yaptığını, Ak Parti'linin her bir demecini cümle cümle analiz eden, sorgulayan, hesaba çekenler, iki günlük eşine az rastlanır, 6-7 Eylül veya Maraş Olayları kıyaslanabilecek vahimlikteki bu hadise üzerinden HDP'ye tek satır fatura çıkarmadı.

Aylar boyunca IŞİD'e Ak Parti'nin Ortadoğu şubesi muamelesi çeken HDP, iki gün önce yaptığı açıklamada da şunları söylüyordu. Tek tek bakalım:

'Zaman zaman sorunlar ve aksamalar yaşansa da Mürşitpınar Sınır Kapısı'ndan Kobanê'ye insani yardımların geçişine izin veriliyor olmasını, yaralıların sınırın bu tarafına alınıyor olmasını önemli ve olumlu bir tutum olarak değerlendiriyoruz.'

Bir aydır bu hakkı teslim eden yazarların yemediği küfür kalmamışken, HDP'nin ancak 38 ölümden sonra hükümetin Kobanê'liler için yaptıklarını taş atmak yerine takdirle karşılamasına ne demeliyiz?

Açıklamadan okumaya devam edelim:

'Kobanê konusunda halklarımızın sokağa çıkarak sahiplenme ve kamuoyu yaratma tutumunu da gerekli ve anlamlı buluyoruz. Ancak anlaşılıyor ki; halkın sokağa çıkmasını bekleyen ve daha önceden hazırlığını yaparak pusuya yatan mekanizmalar bu ortamı fırsat bilerek ciddi bir iç çatışma yaratmak istemektedirler. Bunların kim olduğunu somut olarak bilmesek de, provakasyonu yapanların çözüm sürecinin yükünü omuzunda taşıyanlar olmadığı kesindir.'

HDP, zeytinyağı gibi üste çıkmadan önce, çözüm süreci boyunca YDG-H diye kendini duyuran, 7-8 Ekim öncesinde de Ak Parti ve Hüda-Par'ı hedef alan, kundaklama, adam kaçırma, vb. her tür yola başvurmuş ve kendini açıkça PKK tabanıyla tanımlayan çeteyle ilgili iki söz etmeyecek mi? PKK medyasındaki 'gazetecilerin', 7-8 Ekim boyunca YDG-H'nın hesabından duyurulan 'Şurayı yaktık, burayı yıktık' içerikli mesajlarını RT etmesini, yaymasını, aradaki bariz organik bağı görmezden gelip, aptal rolünü mü oynayacağız?

Ve kaçınılmaz son:

'Bizler hem ülke içinde hem de dışında halklarımıza yönelen tehdidi Hükümetle birikte çalışarak bertaraf etmek istiyoruz.'

Ha şunu bileydin! Çözüm sürecinin başından beri Gezici/ Cihangirli/ emekli liberal tayfaya kapılarak her fırsatta hükümeti tehdit etmek veya düşmanlaştırmak yerine, 'katil IŞİD, işbirlikçi AKP' diye bağırmak yerine, birlikte çalışmanın yollarının aranması gerektiği umarım anlaşılmıştır artık.

Tekrarda fayda var: Ölümler başta bu büyük yıkımın birincil sorumlusu HDP'dir. Nokta.

YENİ ŞAFAK