Irkçılığın acı bedelini ödememek için...

Mehmed Göktaş, ırkçı ideolojiye karşı her türlü imkanın sarf edilmesi gerektiğini öteki türlü gidişatın Türkiye için ciddi bir soruna işaret ettiğini vurguluyor.

Mehmed Göktaş / Doğruhaber

Bir ümitsizlik ve korku yazısı

Irkçılık damarları kabaran, çatlayan ve etraflarına zarar veren toplumlar bunun bedelini çok çabuk hatta anında öderler. Hem de sadece damarları çatlayıp yakıp yıkanlar değil buna sessiz kalanlar, kenardan kenardan izleyenler de bu bedeli öderler.

Maalesef Türkiye’yi bu anlamda hiç iyi günler beklemiyor. Nitekim Avrupa’yı da çok kötü günler beklemektedir. Bilmiyorum, beklenen bu kötü günlerden suçsuzlar ve asabiyetten uzak duranlarımız ne kadar kurtulabilir. Zaten ırkçılığın bedeli her zaman böyledir, kapsam alanı çok geniş olur.

Kayseri’de yaşananları tüylerimiz ürpererek izledik, dün sabah şehri dolaşan arkadaşlar tahribatın boyutlarının bilinen ve söylenenden çok daha geniş olduğunu söylediler. Gelişmeler bundan sonraki günlerde nasıl seyredecek bilemiyoruz.

Öğrendiğimiz ve zaten tahmin ettiğimiz bir şey var ki organize sanayii hiç de iyi günler beklemiyor. Görelim Mevlam neyler, inşallah güzel eyler.

Ümitsizlik en çok kızdığım ve benim semtime uğramayan bir duygudur.  Yazarken de konuşurken de her zaman ümitvar olma üzerine kurgumu yaptım. Hatta hep çok hayalci çok iyimser olduğumu söyleyenler oldu. İslam’ın geleceği adına kötümser düşüncede olanları hiç tasvip etmedim, bunu yüzlerine söyledim.

Ama bir şeyi itiraf etmeliyim; muhatap aldığım, tebliğ ve davette bulunduğum insanların ırkçılık damarlarını hiçbir zaman tam olarak kurutamadım. Başardığımı zannettiğim günler oldu, “tamam artık bu kardeşimiz bu cahiliye pisliğinden arınmıştır” diyorum fakat bir de bakıyorum bütün uğraşımız boşuna gitmiş.

Batı hakkında değerlendirmeler yaparken “faşizmin fay hatları yine enerji topluyor” derdim. Fay hatları arada bir depremlerle boşalsa da tamamen temizlenmiyor, sıfırlanmıyor, belirli bir zaman sonra tekrar enerji topluyor.

Beyinde veya vücudun diğer bölümlerinde oluşan tümörler de aynı şekilde. Her ne kadar operasyonla temizlenmeye çalışılsa da tamamen yok edilemiyor, belirli bir zaman sonra yeniden büyümeye başlıyor.

Özellikle ırkçılıkla mücadele hiçbir zaman teorik olarak yürümüyor, ne kadar güçlü ve ikna edici olursa olsun söz hep yalama yapıyor. Allah’tan bela beklenmez ama nasihatlerden değil olsa olsa musibetlerden ders çıkarılabiliyor. Hatta musibetler de belirli bir zaman sonra unutuluveriyor.

Rabbim akıbetimizi hayreylesin!

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Kemalistlerin 94 yıldır üzerinde tepindiği Menemen’de ne oldu?