HAKSÖZ HABER
Afganistan’dan gelen görüntüler ve mültecilerin Türkiye’deki varlığı kimi çevrelerin ırkçı söylemlerini artırmasına sebep oldu. Dezenformasyondan beslenen ırkçılar katliam veya açlık sebebiyle ülkesini terk eden insanlara “hainlik, korkaklık vb.” sıfatlar yakıştırıyorlar.
Muhatap olduğu insan kitlesini fobik temsil ögesi olarak gösteren ırkçılar az evvel zikredilen sıfatların yanına bir de “anlı, şanlı tarihimiz” hamasetini ekleyerek kendilerince üstün ırk algısını pekiştiriyorlar. Kısaca herkes korkup kaçarken Türkler hep ileri atılıyor, savaştan bir an bile geri durmuyorlar...
Irkçıların dezenformasyondan beslendiğini zaten belirtmiştik. Afganlar veya Suriyeliler söz konusu olduğunda ortaya konulan hamaset de -her hamaset biçimi gibi- gerçeklerin çarpıtılması veya göz ardı edilmesiyle mümkün oluyor.
Türkiye’de çıkartılan ilk kanunun “Hıyanet-i Vataniye” olduğunu hatırlatmak belki de başkalarına yöneltilen acımasız ithamlar ve yalanların ne kadar içi boş olduğunu ortaya çıkartacaktır. “Savaşırız, kaçmayız” palavralarının ırkçı hamasetin kuyruklu yalanlarından olduğunu anlamak için Osmanlı’nın son dönem savaşlarına bakmak bile yeterli halbuki!
Şair-yazar Hakan Arslanbenzer’in konu hakkında yaptığı paylaşım ırkçıların bu söyleminin tarihsel gerçeklerle uyuşmadığını gözler önüne seriyor.