İran’ın tek amacı, mezhep üzerinden İslam dünyasında emperyal hedeflerini gerçekleştirmek

Mehmet Ali Büyükkara, sosyal medya hesabında İran’ın İslam dünyasında uyguladığı emperyal siyaseti yorumladı.

Mehmet Ali Büyükkara’nın (@malibuyukkara) paylaşımı:

Ayetullah Hameney'e yakın muhafazakar siyasilerden, şimdi Tahran belediye başkanlığı yapan Ali Reza Zakani'nin 2015 yılında verdiği demeç büyük yankı yapmıştı. Zakani, 4 Arap başkenti'nin (Bağdat, Şam, Beyrut ve San'a) artık İran'ın elinde olduğunu söylüyordu.

Zakani'nin dediği doğruydu. Biz bunlara kadim şehir Haleb'i de ekleyeyim. Diğer taraftan bu başkentlerin daha 100 yıl öncesinde Osmanlı Başkentleri olduğunu burada hatırlayalım. Bu başarının arkasında tabii ki siyasal konjonktür ve sert güç unsurları da var.

Sert güç derken, Devrim Muhafızları'nın yurt dışı birimi olan Kudüs Ordusu'nun faaliyetlerinden ve liderliğinden bahsediyoruz. Bu birimin başındaki Kasım Süleymani'nin iş bitiriciliği ve davasına adanmışlığı olmasaydı bu başarı belki bu kadar büyük ve çabuk olmazdı.

Fakat bu zincirin konusu, İran'ın sert değil yumuşak güç aygıtları Mesela bu güç sayesinde Afrika'da Şiileşme oranları hızla yükseliyor. Bir örnek: Mali'de oran % 0 iken, bugün en az % 5 oranında Şii nüfustan bahsediyoruz Öyleyse buyrun bu yumuşak güç aygıtlarına 1 göz atalım

İran Kültür Merkezleri'nden başlayalım. Kültürel diplomasi yürütüyor bu merkezler: Farsça öğretimi, Kur'an okuma yarışmaları, İran'a kültürel geziler, film gösterimleri, sergiler vs.

Tabii sanıldığı kadar masum faaliyetler değil bunlar:

Örneğin yıllar önce Sudan, bu merkezi kapattı ve elemanları ülkeden kovdu.

Gerekçe , "Nasıl Hidayete Erdim" isimli, bir Sünni'nin Şiiliğe geçişinin anlatıldığı o meşhur kitabı halka dağıtmaları.

İkinci sıradaki kurumlar uluslararası üniversiteler. Bunların başında el-Mustafa Üniversitesi geliyor.

Türkiye geçen sene diploma denkliğini iptal etti. Güçlü bir Açık Öğretimi var. Örgün öğretimi Kum medresesiyle entegre. Birçok ülke başkentinde kampüsü var

Bir sosyal bilimler ve İslami ilimler üniversitesi olan el-Mustafa'nın 130 kadar farklı ülkeden 80 bin kadar öğrencisinin, 50 kadar kampüsünün olduğu belirtiliyor. Pek tabii ki milyonlarca dolar bütçesi.

El-Mustafa yanında Dinler ve Mezhepler Üniversitesi'ni de unutmayalım.

Yanlış duymadınız, fakülte değil bu bir üniversite.

Kum şehrinde güzel bir kampüsü var. Uluslararası çeşitlilikte hoca kadrosu mevcut.

Fakülteleri ise, Tasavvuf, İslam Mezhepleri, Şia, Dinler, İslam Ülkeleri vs. diye gidiyor. Uzman yetiştiriyor.

Üçüncü büyük kurumsal yapı: Mezhepleri Yakınlaştırma Dünya Forumu. Daha çok Takrib Kurumu olarak bilinen kurum.

Resmi düzlemdeki amacı kurum isminde gözüküyor olsa da, esas hedefi, müslümanların çoğunluğunu teşkil eden (% 85-90) Sünni toplumun Şia'ya (tabii ki İran'a) dönük önyargılarını kırmak.

Vahdet etkinlikleri, sürekli Filistin ve Kudüs gündemi, Müslüman Alimler toplantıları bu kurumun en belirgin faaliyetlerini oluşturuyor.

Dördüncü kurumumuz, Dünya Ehli Beyt Konseyi.

Takrib kurumu Sünnilerle ilgilenirken; bu kurum Gayri Sünni müslümanlarla ilgileniyor.

Hedefleri:

a. Kendi mezheplerinden (Oniki İmamcılık) olup da İran'ın rehberiyetine uzak Şiileri (mesela Irak Şiilerini) Veliyyü'l-i Fakih'e, yani Hamaney liderliğine bağlamak.

b. Kendi mezheplerinden olmayan Şiileri, mesela Zeydi, İsmaili ve Nusayrileri Oniki İmamcı Şiiliğe ve İran'a yakınlaştırmak.

c. Ehli Beyt ortak zemininde Anadolu Alevileriyle ilgilenmek, mümkünse mezhebe kazandırmak.

d. Yine Ehli Beyt muhabbetini istismar etmek suretiyle bu muhabbetin haddinden fazla, fıkıh kontrolünün de zayıf olduğu Sünni tarikatlara el atmak.

Şiileştirme mümkün olmasa bile, teşeyyü' dediğimiz Şia unsurlarına dönük sempatiyi artırmak, fazlalaştırmak.

Bu kurumlar en üstte Ayetullah Hameney'e bağlanan bir koordinasyon altında faaliyet yürütüyor. Devasa bütçeler emirlerine ayrılıyor.

Herhalde bu kadar kafi gelecektir.

Gazze'nin sıcak gündeminde bunları gündeme getirmenin abes olduğunu söyleyen arkadaşlar mutlaka çıkacaktır.

Bu konuda belli ölçüde haklılar da.

Fakat tüm bunların ayrıca bilinmesi lazım.

İsrail, Filistin diye etrafı yaygaraya bularken, geçen gün Erbil, İdlib ve Pakistan'ı vurmaları bölgede sinirleri fazlasıyla gerdi.

Müminin aynı yılan deliğinden üst üste sokulmaması gerekiyor.

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası