Abdulkadir Şen / Haksöz Haber
Tüm ülkelerde gazeteciler ve entelektüellerin iktidar sahiplerine yol gösterip, alan açması ve ufuk kazandırması gerekirken maalesef ülkemizde bu kesim iktidarı çok geriden takip ediyor. Irak veya Suriye’deki gelişmeler incelendiğinde medyada çok az kaliteli içerik üretildiği, genelde olaylar medyana geldikten sonra ilgili konularla alakalı araştırma yapıldığı gözlemlenmektedir. Irak’ta 13 yıldan bu yana yaşanan ve aslında onlarca yıllık arka planı olan gelişmeleri medyanın veya gazetecilerin birkaç aylık olaylarla dar bir çerçeveden değerlendirmesi de buna örnektir. İran’ın Şii mezhebinin misyonerliği bağlamında Yemen, Irak, Filistin, Suriye, Lübnan ve diğer ülkelerde implant ettiği Şii hareketler ve bunları zamanı geldiğinde vekâlet savaşları için kullanması Türkiye’de araştırmacıların çok geç vakitte dikkatini çekmiştir. Irak’ın Sünnilerden arındırılmasında etkin rol üstlenen HaşdiŞa’bi isimli grup da bu proksi örgütlerden biridir. Bu yazıda HaşdiŞa’bi gruplarının hangi örgütlerden müteşekkil bir çatı organizasyon olduğunu ayrıntılı olarak ele alacağım. Makalenin ana omurgası “Yüzyılın En Uzun Tiyatrosu: Suriye” isimli kitabıma dayanmaktadır.
Halk Hareketi olarak Türkçeye tercüme edilen HaşdiŞa’bi Irak’ta Amerikan işgali sonrası ülkenin Şiilere teslim edilmesinin ardından farklı dini mercilere bağlı grupların ortaya çıkmasıyla gündeme gelmiş ve bu farklı grupların tek bir siyasi birim altında birleşmesiyle teşkil edilmiştir. Irak işgali sonrası Amerika Birleşik Devletleri ülkenin İran kontrolündeki Şii grupların eline geçmesine karşı bir politika yürütmemiş ve pek çok belge ile de ispatlanacağı üzere ülkeyi İran kontrolüne geçirecek adımlar atmıştır. Sünni halkın topyekûn terörist ilan edilmesi ve devletin De-Baathification (Baas Partisinden Arındırma) politikalarıyla aslında Sünni halktan arındırılması sonucu ordudan bürokrasiye tüm alanlar Şii kontrolüne geçmiştir. Ancak Irak işgali sonrası farkı Şii din otoritelerine bağlı gruplar (Sistani, Şirazi, El Hekim, Sadr) kendilerine ait milis kuvvetler oluşturmuştur. Farklı dini grupların varlığına rağmen İran destekli ve şimdi içişleri bakanı olan Hadi el Amiri (El Amiri İran Irak savaşında İran saflarında kendi ülkesine karşı savaşacak kadar İran yanlısı bir Şiidir) liderliğindeki Bedir Tugayları eşitler arasında öne çıkmış ve nihayetinde ülkede en etkin grup olmuş, hatta devleti de yönetir hale gelmiştir. Hadi el Amiri’nin bu süreçte en büyük destekçisi Nuri el Maliki iken Türkiye başta olmak üzere bazı bölgesel ülkelerin tepkileri nedeniyle Nuri-el Maliki Cumhurbaşkanlığından Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılarak görünürde mezhepçi yönetim değiştirilmiş izlenimi verilmişti. Ama politikalar aynen devam etmiştir.