Bilindiği üzere Suriye direnişinin Halep üzerindeki kuşatmayı kırmak amacıyla geniş çaplı bir operasyon başlatması ve gerek rejim güçlerinin gerekse onlara destek vermek amacıyla gönderilen işgal güçlerinin karadaki direniş karşısında çabuk dökülmeleri, stratejik noktaları terk etmek zorunda kalmaları üzerine Baas ve işgal güçleri hava saldırılarına ağırlık verdiler. Bu saldırılarda büyük ölçüde sivil hedefler vurulduğu gibi toplu katliamlara neden olmak için zehirli gaz bombalarının kullanıldığı haber kaynaklarında dile getirildi.
Halep, İdlib ve Deyruzzur’a yönelik hava saldırılarının yoğun bir şekilde devam ettiği sırada Rus uçaklarının İran askeri üslerinden ve havaalanlarından kalkış yaparak ve Irak hava sahasını kullanarak Suriye’ye saldırılar düzenlediği haberleri medyada yer aldı. Daha sonra bu konuyla ilgili haberler biraz daha netlik kazandı ve Suriye’yi vuran Rus uçaklarının İran’ın Hamedan şehrinde bulunan askerî üssünü kullandıkları dile getirildi.
Çok geçmeden İran, resmî açıklama yaparak güya medyada çıkan konuyla ilgili haberleri yalanladı. Fakat yapılan yalanlama son derece ilginç ve de gülünçtü. İranlı yetkililer, Rusya’yla Suriye’de “teröre karşı (!)” işbirliği yaptıklarını söylüyor ama İran’ın hiçbir askerî üssünü kimseye kalıcı olarak teslim etmediğini vurguluyorlardı. Sanki haberler İran’ın Hamedan’daki askerî üssünü Rusya’ya kalıcı olarak teslim ettiği iddiasında bulunuyorlarmış gibi. İran konuyu çarpıtarak haberleri yalanlıyordu. Oysa haberler böyle bir iddiada bulunmuyor, İran’ın askeri üslerinden kalkan Rus uçaklarının Irak hava sahasını kullanarak Suriye hava sahasına girip oradaki hedefleri vurduklarını dile getiriyordu.
Fakat İran’ın konuyu böyle çarpıtması bir işe yaramadı ve çok samimi dostu Rusya’nın Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada TU-22M3 tipi uzun menzilli uçaklarla SU-34 tipi bombardıman uçaklarının İran’ın Hamedan’daki askerî üssünden kalkarak Suriye’de bombardıman yaptığı ifade edildi. Bu uçakların İran askerî üssünü kullanmalarının amacı da saldırının mesafesini iki bin km azaltmaktı. Çünkü bu uçaklar büyük olduğu için Rusya’nın Suriye’nin Lazkiye şehrinde bulunan askerî üssünden kalkış yapamıyorlardı.
Fakat İran konuyu çarpıtmayı becerir de Rusya beceremez mi? Rusya’nın iddiasına göre de bu uçaklar IŞİD ile yeni adı Fethu’ş-Şam olan Nusra’nın hedeflerini vurmak için İran’ın üssünü kullanıyorlardı. Oysa bu uçakların kimleri ve nereleri bombaladığı biliniyor. Vahşi saldırıların bahanesini ve gerekçesini oluşturmada IŞİD ve Nusra kullanılıyor. Vurulan yerler ise başta ifade ettiğimiz üzere özellikle Halep, İdlib ve Deyruzzur’daki sivil hedefler. Özellikle son günlerde gerçekleştirilen saldırılarda sivil hedeflerin kasten vurulması sebebiyle savunmasız sivil insanlardan çok sayıda can kaybı ve yaralanma olduğu da zaten Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin raporlarında dile getirildi.
İran’ın çarpıtma yaparak, konu hakkında medyada çıkan haberleri yalanlama oyununu zaten Irak’ın yaptığı açıklama da ifşa etti ve Irak yönetimi, şehirlerinin üstünden geçmemeleri şartıyla İran’dan kalkan Rus uçaklarının hava sahasını kullanmalarına izin verdiğini kabul etti. Ama Irak aynı izni Kuveyt’ten kalkarak IŞİD hedeflerini vuran Amerikan uçaklarına da veriyormuş.
İran yönetiminin çarpıtma ve yalan uydurma konusunda son derece mahir olduğunu Suriye’de sergilediği tavırlar artık çok net bir şekilde gösterdi. Malum olduğu üzere Suriye’deki katil Baas rejiminin sıkışmaya başladığı dönemde Şii milisleri toplayıp göndermesinin ve onları organize etmek, kendilerine askerî eğitim vermek amacıyla ülkesinden de askerler göndermesinin gerekçesi Hz. Zeyneb’in kabrine yönelen tehlikelere karşı orayı korumaktı. Buraya yönelik herhangi bir tehlike ve tehdit olmadığı zaten biliniyordu. Olsa bile oraları korumak için gönderilen asker ve milislerin Hz. Zeyneb’in kabrini korurken değil de oradan kilometrelerce uzak cephelerde Şebbiha çeteleriyle veya Baas rejiminin askerleriyle omuz omuza savaşırken öldürülmelerinin yahut esir edilmelerinin izahını yapması mümkün değildi.
İran, Suriye’deki ayıplarını örtmek için bunun gibi nice yalana başvurdu. Ama hiçbirinde de mumu yatsıya kadar dahi yanmadı.
Yeni Akit