İran'da 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin "başörtüsü kurallarına uymadığı" gerekçesiyle gözaltına alınmasının ardından hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protestolarda 10 gün geride kaldı. Gayriresmi rakamlara göre, şu ana kadar güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 41 kişi şiddet eylemlerine dönüşen protestolar sırasında hayatını kaybetti.
Ülkede 11'inci gününe giren gösteriler, 2009'daki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra çıkan olaylardan bu yana en büyük yönetim karşıtı protestolardan biri sayılıyor.
İran yakın geçmişte de zaman zaman başta ekonomik nedenler olmak üzere çeşitli sebeplerle protestolara sahne oldu. Bunlardan en şiddetlisi Kasım 2019'da ülkede benzine üç kat zam yapılması sonrası patlak veren eylemlerdi.
ABD yaptırımlarının da etkisiyle ekonomik açıdan zor günler geçiren İran halkı, 15 Kasım 2019'da benzin zammının açıklanmasının ardından ülkenin birçok kentinde protestolara başladı. Ülkede 6 gün süren ve Uluslararası Af Örgütüne göre, en az 304 kişinin hayatını kaybettiği gösteriler sırasında birçok kentte kamu binaları tahrip edildi.
Bugünkü gösteriler ise ekonomik nedenlerle yapılmıyor. Kadınların ön plana çıktığı ve başını çektiği eylemler hem ulusal hem uluslararası düzeyde destek buluyor.
Genç kadının gözaltına alındıktan sonra ölümü infiale yol açtı
Mahsa Emini, 13 Eylül'de memleketi Sakkız kentinden ziyaret için geldiği başkent Tahran'da "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından "başörtüsü kurallarına uymadığı" gerekçesiyle polis nezaretine alınarak, karakola götürüldü.
Karakolda aniden fenalaşarak hastaneye kaldırılan Emini, 3 gün sonra 16 Eylül'de hayatını kaybetti. Olay kamuoyunda infiale neden olurken ülkede birçok siyasetçi ve sanatçı tarafından da büyük tepkiyle karşılandı.
Tepkiler üzerine Tahran Polisi tarafından yapılan açıklamada, İrşad devriyesinin Emini'yi bir saatlik "brifing" için karakola götürdüğü ve genç kadının burada aniden bilincini kaybetmesi ve kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine hastaneye sevk edildiği belirtildi.
Sosyal medyadaki aktivistler ise polisin "aniden" bilincini kaybettiği yönündeki iddiasını reddederek, Emini'nin polis tarafından darbedildiğini ileri sürdü.
İddiaların ardından İran devlet televizyonu, genç kadının polis merkezine getirildiği ve karakolda bulunduğu anlardaki görüntüleri yayımladı. Görüntülerde, diğer kadınlarla birlikte karakola getirilen Emini'nin, görevli bir kadınla konuştuktan sonra aniden fenalaşarak yere yığıldığı görüldü.
Öte yandan dün İngiliz Sky News televizyonuna konuşan Irak'ın Süleymaniye kentinde yaşayan Emini'nin kuzeni İrfan Murtezayi, genç kadının karakola götürülürken darbedildiğini ve buna dair raporlar olduğunu söyledi.
Olayın ardından Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de hadisenin tüm boyutlarıyla soruşturulması için İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi'ye talimat verdi.
Konunun incelenmesi için Tahran Başsavcılığı ile İçişleri Bakanlığı bünyesinde özel bir araştırma ve inceleme komitesi oluşturulurken, Tahran Adli Tıp Müdürlüğü, 19 Eylül'de genç kadının ölüm nedenine ilişkin kesin inceleme sonuçlarının 3 hafta içerisinde kamuoyuna açıklanacağını duyurdu.
İran'da siyaset dünyasının tepkisi
Buna rağmen tepkiler dinmedi ve olaya ilişkin ilk eleştiriler reformist siyasetçilerden geldi.
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, 16 Eylül'de sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, yaşanan acı hadiseden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Ülke yönetimine seslenen Hatemi, "Hukuka, mantığa ve şeriata aykırı davranışlar durdurulmalı. İslam'ın ve devletin imajı daha fazla zedelenmemeli ve bu olayların failleri de uygun bir şekilde yargılanmalıdır." ifadelerini kullandı.
Fars eyaleti Milletvekili Celal Reşidi Kuçi de "Hukukumuzda hiçbir yerde başörtüsü uyarısı veya cezalandırmak için bir kişinin darbedilmesine izin verilmemiştir." değerlendirmesinde bulundu.
İran devriminin lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin torunu Hasan Humeyni de olayın toplumun duygularını incittiğini ve yargının olayın faillerine karşı kayıtsız kalmaması gerektiğini belirtti.
Meclis Kadın ve Aile Fraksiyonu Sözcüsü Sara Fellahi de "Bu trajik olay görmezden gelinemez. İhmali olan her kurum ve kişiden hesap sorulmalıdır." dedi.
Reformist kimliğiyle tanınan eski Tahran Milletvekili Mahmud Sadıki ise "George Floyd'un ölümüyle ilgili haklı olarak Amerikan polisini kınayan Büyük Devrim Rehberi (İran lideri Ayetullah Ali Hamaney), İran polisinin muamelesi hakkında ne söyleyecek?" ifadelerini kullandı.
Gösteriler 80 noktaya yayıldı
Tepkiler 17 Eylül'de Emini'nin cenazesinin memleketi Sakkız kentinde düzenlenen törenle toprağa verilmesinin hemen ardından sokaklara taştı.
İlk olarak Sakkız kentinde cenaze töreni sonrasında toplanan bir grup, yetkililer aleyhinde sloganlar attı. Gösteriler aynı gün Senendec ve Tahran başta olmak üzere bazı kentlere yayıldı.
Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Gilan, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Simnan, Uşneviye, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok kentte gösteriler düzenlendi.
Sosyal medyada paylaşılan görüntülere göre gösteriler il, ilçe ve kasaba olarak yaklaşık 80 noktaya yayıldı. Birçok noktada ülke yönetimi aleyhinde sloganlar atan eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.
Ülke medyasında ve sosyal medyada yayımlanan görüntülerde bazı göstericilerin ambulans, otobüs ve kamu binalarını tahrip ettiği görüldü. Mazenderan eyaletinin merkezi Sari'de göstericilerin bir kamu binasının duvarından devrim lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni ve İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'in posterlerini indirdiği görüntüler de sosyal medyada paylaşıldı.
Sağlık Bakanlığı, ülke genelindeki olaylar sırasında 61 ambulansın göstericiler tarafından tahrip edildiğini veya yakıldığını açıkladı. Sosyal medyadaki aktivistler ise gözaltına alınan göstericilerin ambulanslarla taşındığını bu nedenle göstericilerin ambulansları hedef aldığını savunuyor.
Güvenlik güçlerinin yanı sıra Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı gönüllü güvenlik gücü sayılan Besic üyeleri de göstericilere müdahale ediyor.
Sosyal medya ağlarına kısıtlama getirildi
Ülkede 21 Eylül'de WhatsApp ve Instagram gibi sosyal medya ağlarına kısıtlamalar getirilmesine rağmen protesto dalgası genişledi.
Gösterilerde ölü, yaralı ve gözaltına alınanların sayısı konusunda hala kesin bir bilgi olmasa da devlet televizyonu önceki günkü haberinde, resmi olmayan rakamlara göre, güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu 41 kişinin olaylar sırasında hayatını kaybettiğini duyurdu.
Norveç merkezli İran İnsan Hakları İzleme Örgütüne göre ise gösterilerde en az 75 kişi yaşamını yitirdi. Uluslararası Af Örgütü ise dünkü açıklamasında gösterilerde en az 4 çocuğun hayatını kaybettiğini bildirdi. Af Örgütü, yalnızca 21 Eylül gecesinde 19 kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü teyit ettiğini duyurdu.
Yetkililer, protestocuları güvenlik güçlerinin vurduğuna dair suçlamaları reddederek, bu kişilerin silahlı muhalifler tarafından öldürüldüğünü öne sürüyor.
Mahsa Emini'nin ölümü Batı ülkeleri ve Birleşmiş Milletlerden sert kınamaların yanı sıra yurt dışında dayanışma protestolarına yol açtı. Bunun üzerine 23 Eylül'de İran'ın çeşitli şehirlerinde de hükümet yanlısı mitingler düzenlendi. Birçok kentte eşzamanlı yapılan ve on binlerce kişinin katıldığı rejim yanlısı gösteriler protestocuları geri adım attırmayınca iki gün sonra bu kez daha kalabalık şekilde ülke genelinde yönetime destek yürüyüşleri yapıldı.
Cumhurbaşkanı Reisi, 23 Eylül'de New York'tan döndükten sonra Tahran'daki Mehrabad Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, olayları düşmanların komplosu olarak niteledi. Reisi, hükümetin "hiçbir koşulda halkın güvenliğinin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğini" söyledi.
Tutuklama dalgası başladı
Olaylar devam ederken güvenlik güçleri yargının talimatıyla gösterilere katılan ve "kamu güvenliğini tehlikeye atan" yüzlerce kişiye yönelik tutuklama dalgası başlattı.
Bu kapsamda 10 günde ülke medyasına yansıyan haberlere göre, 739 kişi Gilan'da 450 kişi Mazenderan'da 180 kişi İlam'da olmak üzere ülke genelinde yaklaşık 2 bin kişi gözaltına alındı.
"Gösterileri yönlendirdiği ve kamu güvenliğini tehdit ettiği tespit edilen" kişilerin tutuklandığı açıklandı. Yargı Erki Başkanı Gulamhüseyin Muhsini Ejei de dün yaptığı açıklamada, sokağa çıkan herkesin suçlu olmadığını belirterek, yalnızca kamu güvenliğini tehdit eden kişilere karşı yargının harekete geçeceğini ifade etti.
Öte yandan New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesine göre, protestoların başlangıcından bu yana 20 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazeteciler arasında Emini'nin komada olduğu sırada hastaneye giderek durumunu kamuoyuna duyuran Şark gazetesi çalışanı Nilüfer Hamidi de bulunuyor.