İran Araştırmalar Merkezinden Ahmad Jawid Türkoğlu tarafından yapılan haber:
Hüseyin Gergic, 10 Aralık’ta verdiği cuma namazı hutbesinde Hz. Hüseyin ile ilgili bir konuyu gündeme getirmesiyle büyük tepki toplamıştı. Gergic’in, hutbe sırasında “İslam Peygamberi’nin sahabelerine iftira atanlar bilsinler ki Hz. Ömer, İmam Hüseyin ile Yezdigird’in kızının nikâh akdini yapmıştır ve eğer birilerine göre Hz. Ömer hak değilse o zaman bu evlilik de İslami değildir.” ifadelerini kullanması, İran’daki bazı çevrelerin tepkilerine sebep olmuştur. Bilindiği üzere 12 İmam Şiiliğinin 4. İmamı Zeynelabidin, bu evlilikten doğmuştur.
Gergic, bu açıklamalarının medyaya sızmasıyla Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve müesses nizama yakın medya kuruluşları tarafından hedef gösterilmiş ve bu kesimler Gergic’in, sarf ettiği sözlerden dolayı yargılanması gerektiğini belirtmişlerdir. Gergic yaptığı açıklamada, konuşmasının Hz. Fatma’nın ölüm yıl dönümü olan “Fatimiyye” günlerinde sokaklarda Hz. Ömer ve diğer sahabelerle ilgili hakaret içerikli pankartların asılması ve Sünniler için kutsal olan sahabeler hakkında “fitnece” konuşmalara karşı bir tepki olduğunu vurgulamıştır. Gergic, Sünniler için özel bir yere sahip olan sahabeler ile ilgili hakaretamiz ifadelere tepkisini bu şekilde ortaya koymuştur. Ancak müesses nizama yakın medya; Gergic’in konuşmasını, Şii imamlarına yapılmış bir hakaret olarak servis etmiş ve Gergic’i hedef göstermiştir.
Velayet-i Fakih’in Gülistan Temsilcisi Kazım Nur Müfidi, Gergic’in bu sözlerini sert bir dille eleştirmiş ve ardından İran İslami Tebligat Kurumu, Meşhed İlim Havzası ve müesses nizama yakın diğer bazı kişi ve kuruluşlar da Gergic’i kınamışlardır. Gergic, bu eleştiriler sonrası yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür dilemişse de Velayet-i Fakih’in Gülistan Temsilcisi Müfidi tarafından görevinden azledilmiş ve yerine Gülistan Sünni İlim Havzası hocalarından Nimetullah Meşuf atanmıştır. Ancak bölge halkı ve İran’ın Sünni camiası bu olaya tepki göstererek Gergic’e sahip çıkmış ve azledildiği haberinden sonra muktedileri1 evinin etrafına toplanarak ona destek vermiştir.
Bu olaydan sonra İran’ın en önemli Sünni din adamı Abdülhamid İsmail Zehi, Ali Hamenei’ye bir mektup yazarak “Sünniler arasındaki yası ve umutsuzluğu önlemek için acil ve rasyonel önlemler” alması gerektiğini belirtmiş ve Gergic’in Kur’an tefsiri hocası ve halk arasında saygın bir din adamı olduğunu vurgulamıştır. Zehi “Gergic’in cuma imamlığından alınması, Sünni toplumda umutsuzluğa ve hayal kırıklığına neden oldu. Bu durumun gerekçesi hiçbir şekilde haklı gösterilemez ve kabul edilemez. Bu durumun Müslümanların birliği için onarılamaz sonuçları olacaktır.” diyerek bu konudaki rahatsızlığını en üst perdeden belirtmiştir.
Gergic, güvenlik güçleri tarafından 23 Aralık Perşembe akşamı Galikeş Kaymakamlığına getirilmiş ve orada kaydedilen bir videoda sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür dilemiştir. Gergic; kaydedilen videoda, konuşmasını kâğıt üzerinden okumuş ve bazı sosyal medya kullanıcıları bu durum üzerine İran güvenlik yetkilileri tarafından metnin zorla okutularak kaydedildiğini ileri sürmüşlerdir. Gergic; bu konuşmasında, rahatsız olan herkesten özür dileyerek “Ehlibeyti hem ben severim hem de tüm Sünniler sever ve bu sevgi, mezhebimizin temel ilkelerinden biridir.” diyerek Şii imamlarına hakaret etmediğinin altını çizmiştir. Azadşehr ve Galikeş şehirlerinde yayımlanan fotoğraf ve videolar, bu şehirlerdeki atmosferin birkaç gündür gergin olduğunu ve güvenlik ekiplerinin bu iki şehirde her zamankinden daha fazla konuşlandığını göstermektedir. Azadşehr’in Sünni halkı 24 Aralık’ta yeni atanan Cuma İmamı’nın arkasında cuma namazı kılmayarak tepkisini göstermiştir. Azledildikten sekiz gün sonra Gergic, 24 Aralık’taki cuma namazını Galikeş halkıyla birlikte Farukiye Camisinde kılmıştır.
Yaşanan bu olay, İran’daki inanç ve düşünce özgürlüğünün sınırlarını yansıtması açısından önemlidir. Daha birkaç ay önce Taliban hükûmetini Afganistan’daki Şiilerin inanç özgürlüklerinin ve kimliklerinin korunmasını garanti altına almaya davet eden İran, söz konusu kendi sınırları içindeki Sünniler olunca farklı bir tutum takınabilmektedir. İran’daki Sünni topluluk da bu olay bağlamında dayanışma örneği sergileyerek Tahran yönetimine tepkilerini dile getirmiştir. Bu durum, İran’ın temel insan hakları olan inanç, düşünce ve kanaatini açıklama hürriyeti konusunda henüz uluslararası standartlardan uzakta olduğunun göstergelerinden biridir.