HAKSÖZ HABER
Özellikle Suriye’de işlediği cinayetlerden sonra Müslümanların İran’a olan bakış açısında derin bir kırılma yaşandı. 79 İran Devrimi’nden sonra İran’a dair beslenilen umutlar yıllar içerisinde tükendi. Ulus devlet mantığı ile hareket eden İran, ümmetçi siyaseti Sünni coğrafyayı kandırmak için kullandı. Gerçekte ise ciddi bir Fars milliyetçiliği ve Şii fanatizmi ile karşı karşıyaydık.
İran’ın Müslümanlara kendi ideolojisi aktarma ve kendine meşruiyet sağlama yolundaki en büyük aracı ise hiç şüphesiz Kudüs ve Filistin meselesi. Suriye ve Irak’ta Müslüman kanıyla kirlenen ellerini Filistin’de temize çıkarmaya çalışan İran, Şiileştirdiği kesimlerin abartılı propagandalarıyla Kudüs’ün koruyucusu rolüne bürünüyor.
TVNet’teki “Siyaseten” programında Ersin Çelik, Taha Kılınç ve İsmail Kılıçarslan, İran’ın coğrafyamızdaki olumsuz etkisini değerlendirdi. Taha Kılınç, İran’ın propaganda mekanizmasına dikkat çekerken özellikle Türkiye’de İran’a ideolojik olarak eklemlenmiş isimlerin çok rahat hareket edebildiğini vurguluyor.
Şiilikle Siyonizm arasındaki fikri benzerliklere de dikkat çeken Kılınç, İran’ın Sünni coğrafyayı düşmanlaştırdığını ancak kendisini farklı şekilde lanse etmeye çalıştığını ifade ediyor. Filistin’deki gruplara yönelik İran desteğinin abartılı olduğuna da değinen Kılınç böyle bir durumun oluşmasında ise Hamas’ı yalnız bırakan Sünnilerin en büyük sorumluluk sahibi olduğunu belirtiyor.