HAKSÖZ-HABER
İran’ın Suriye’de her şeyiyle destek verdiği Baas rejimini korumak, kollamak adına son yıllarda çok farklı çevrelerle sıkı yakınlıklar geliştirdiği, bilhassa Türkiye’de bir yandan İslami kesim içinde şiileştirme çabalarına hız verirken, bir yandan da azılı İslam düşmanları da dahil olmak üzere sol, Kemalist, Alevi çevrelerle yakın temasa geçtiği biliniyor. Ergenekoncu, Gezici tipler ve çevreler de İran’ın son dönemlerde itibar ettiği mümtaz varlıklar arasında yer almakta!
Hükümet ile Gülen Grubu arasında süren savaşın mevzilerinden biri konumuna oturan Selam-Tevhid örgütü soruşturma dosyasına yansıyan bir telefon görüşmesi bu ilginç yakınlığın nerelere uzandığını ve ne tür ilişkilere dönüştüğüne dair ilginç veriler sunmakta.
Soruşturma dosyasının 1188. sayfasında yer alan ve Aydınlık gazetesi yazarlarından Eren Erdem’in eşiyle yaptığı bir telefon görüşmesinin içeriğinde ifade ettiği sözler kirli mi kirli bir ilişki ağına işaret etmekte.
Açıkça altını çizelim, kimse savcılıkça el konulmuş ve rafa kaldırılmış bir dosya muamelesi yaparak bu soruşturma dosyasının görmezden gelinmesini beklememeli. Ortada çok vahim iddialar, kirli, karanlık ilişki isnatları var.
Gülen Grubunun siyasi hesaplarla bir takım istihbarat faaliyetlerine giriştiği, devlet imkanlarını ve bürokratik mekanizmaları kullanarak kendileri için zararlı gördükleri kesimleri hedef aldıkları suçlamasıyla vıcık vıcık ortalığa saçılan kirliliğin üzeri örtülemez. Bu dosyaları hazırlayanlar siyasi amaçlar güderek hükümet çevresinden rahatsız oldukları bir takım isimleri, ilgisiz, alakasız şahısları dosyaya dahil etmeyi murad etmiş olabilirler. Ama ortada ciddi iddialar, belgeler de var; dolayısıyla yasal izinle yürütülmüş bir soruşturma dosyasına yansıyan bilgiler, belgeler hakkında ilgili tarafların çıkıp kamuoyuna hesap vermesi şarttır.
Aşağıda bu dosyada ‘şüpheli’ sıfatıyla yer alan bir şahısla ilgili 2 sayfalık kısım yer almakta. Kimlerin ne tür bir ağ, daha doğrusu bataklık içinde yüzdüğüne dair bir görüntü sunan bu verilerin kamuoyunca değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Bizim açımızdan asıl çarpıcı olan husus ise Ergenekoncu karanlık yazarının ne yapıp ne ettiğinden ziyade İslam Cumhuriyeti sıfatını taşıyan İran’ın ne tür faaliyetler içinde olduğudur. Hemen belirtelim, iddialar yalansa, gerçek dışıysa resmi olarak yalanlanması şart değil; İran’ın bu ülkedeki gayrı resmi sözcüleri de duruma açıklık getirebilirler, onların da beyanlarını dikkate alabiliriz!