Fatih Demir / Haksöz Haber
Telegramda yer alan mesajlaşmalarda İran Devrim Muhafızı üyeleri, Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yer alan Müslümanların Çin'deki toplam Müslüman nüfusun yüzde 20'sini teşkil ettiklerini, bu Müslümanların içerisinde Çin merkezi hükümetine karşı yıkıcı ve ayrılıkçı hareketlerde bulunanlar olduklarını belirten söylemlerde bulunuyorlar. Çin merkezi hükümetinin Müslümanların dinlerine karşı olmadığını bu ayrılıkçı hareketlerinden dolayı onlara karşı tavır alındığını belirten ifadeler yer alıyor.
İran Müslüman ülkeler arasında her zaman zalimlerin tarafında olmayı kendisi için bir vazife sayıyor. İran hükümeti Suriye'de mazlum insanların kanını akıtırken Esed ile işbirliği içerisinde yer alıyor.
Çin hükümetinin de Suriye'de Esed şebbihalarına silah ve mühimmat desteği sağladığı biliniyor. Suriye'de Çin, İran, Rusya ve Esed muhalifleri bastırmak ve kontrolün sadece Esed ailesinde olması için ortak işbirliği içerisinde yer alıyorlardı.
Çin Müslüman Uygurları sistematik işkence ve soykırıma maruz kılarken bütün dünyada ekonomik yaptırım gücünü kullanarak kendisini haklı çıkarma siyaseti güdüyor. Bunun içinde İran Rusya ve Esed ile ortak ilişkiler kuruyor.
İran devleti de kendi hegemonyasını sürdürebilmek için Çin ile yakın ilişkiler içerisinde bulunuyor. Türlü yaptırım tehdidine rağmen henüz net bir karar alamayan BM ve sözde süper güçler henüz Çin'in Uygur Müslümanlarına uyguladığı soykırımları durdurabilmiş değil.
İran'ın Müslümanlar katledilirken ki tavrı her zaman için sessizlik veya zalimler ile işbirliği oldu. Bölgede güçlü olmak ve etki sahasını genişletebilmek için İran, Çin ile yakın ilişkilerinde Uygurları suçlu ve terörist olarak gösterme çabası içerisinde. Çin ile ortak söylemler kurmakta gecikmeyen İran kendisini Müslümanların kanını akıtan bir aktör olarak lanse ettiğinin farkında ancak bölgede etki sahasını ve Çin'in desteğini aldığı sürece bu söylem ve tavrından vazgeçmeyecek gibi görünüyor.