Mustafa Siel / Haksöz Haber
Şah Fırat mı, Şah Mat mı?
Operasyona Verdikleri İsimle Kendi Kalelerine İlk Dakika Golü Atan Profesyoneller!
20 Şubat gecesi başlayıp 21 Şubat Cumartesi sabahı sonuçlanan, Süleyman Şah ve iki muhafızının kabirlerinin bulunduğu türbelerin Türkiye sınırı yakınına nakledilmesine dair Şah Fırat operasyonu; Türkiye’de 200 yıldır sürmekte olan hak batıl mücadelesinin somut tezahürlerinden biri olarak, her zaman olduğu gibi haddinden fazla gürültüye, tabiri caizse bir kaşık suda fırtına kopartılmasına sebep oldu.
Operasyonu ve isminin Şah Fırat olduğunu duyar duymaz aklıma hemen Şah Mat geldi ve eyvah dedim, yine hükümet kendi kalesine bir gol daha attı.
Benim bu ismi duyar duymaz aklıma gelen Şah Mat deyiminin, muhalefetin (ve diğer muhaliflerin) eline altın bir gol fırsatı verdiğini, muhalefetin bunu tepe tepe kullanacağını hadi operasyonu adlandırılan profesyonel askerler(se eğer) düşünemedi diyelim, operasyonu onaylayan bürokrat ve siyasilerde mi düşünemedi, bu nasıl basiretsizlik, anlayamadım.
Operasyon Geç Bile Kalmıştır
Operasyonun gerekli ve doğru olup olmadığı çok tartışıldı ve muhalif olanlar, operasyonu kıyısından köşesinden bulabildikleri her kıytırık gerekçeye tutunarak kıyasıya eleştirdiler.
Ben bu tartışmalara hiç girmek gereği bile duymadan net olarak diyorum ki, operasyonun gerekçeleri gayet makul olup, operasyonun yapılması değil yapılmaması çok büyük bir hata olurdu.
Aslında operasyonun bu güne kadar geciktirilmesi bile ciddi bir hata olup, muhtemelen paralel yapının operasyonla ilgili görüşmeleri sızdırması nedeniyle operasyon geciktirilmiştir diye düşünüyorum.