Irak’tan Çekilme Tartışmaları

Ahmet Varol

Türkiye’de olduğu gibi İslâm dünyasının genelinde de bugünlerde gündemin en önemli maddelerinden biri Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına seçilmesi. Yapılan yorumlar ve basın mensuplarının sorduğu sorular Gül’ün seçilmesi sebebiyle tüm İslâm dünyasında olumlu bir hava oluştuğunu, Türkiye’de öncekinden farklı bir dönemin başlayacağı beklentisinin ortaya çıktığını, fakat tam anlamıyla sivilleşememeden kaynaklanan bazı kaygıların da devam ettiğini ortaya koyuyor.

 Ama biz bugünkü yazımızda konu hakkında sadece bu kısa notu iletmekle yetinerek Irak’tan işgal güçlerinin çekilmesi hakkında son dönemde ortaya çıkan tartışmaların bir tahlilini yapmak istiyoruz.

Amerikan emperyalizmini zorlayan gelişmelerin tırmanışa geçmesi Irak’taki işgal güçlerinin kalmasında ısrarlı davrananları düşündürüyor. Bu yüzden yeniden bir çekilme takvimi hesapları yapılmaya başlandı. Fakat bu hesaplar işgalde ısrarlı davrananların görüşlerini tümüyle değiştirdiklerini de göstermiyor. Ayrıca emperyalist zihniyet Irak halkının kendi içinde istikrara kavuşmasını engelleme amacıyla fitne faaliyetlerini bütün şiddetiyle sürdürüyor. Son olarak Kerbela’da, yönetimi temsil eden güvenlik güçlerinin toplananlara müdahalesi sonucu çıkan çatışmalarda bu yazıyı yazmadan önce aldığımız son haberlere göre 52 kişi hayatını kaybetmiş, yaralananların sayısı ise 150’yi aşmıştı. İşin ilginç yanı ise bu kez çatışmanın her iki tarafının da Şiî olması. Benzer olaylar daha önce Sünnî kesimde de yaşandı. Demek ki tehlike şu veya bu mezhebe mensubiyet değil, fitnenin bizzat kendisi. Ezilmesi gereken de insanların başları değil fitnenin başı. Tabii fitnenin ana kaynağı durumundaki işgalin sona erdirilmesi de fitneden kurtulmak için bir zaruret.

ABD, fitne politikalarını etkin bir şekilde devreye sokmakla birlikte kendi kayıplarının da önüne geçemiyor. Özellikle son dönemde hem bazı helikopterlerinin düşürülmesi hem de askerlere pusu kurulması sonucu öldürülen asker sayısı Irak’taki direnişin gücünü kaybetmediğini ve işgal sürdükçe onu hedef almaya devam edeceğini göstermesi açısından önemliydi. Çekilme konusunun yoğun bir şekilde gündeme getirilmesinde ve bir takvim üzerinde çalışılmaya başlanmasında da söz konusu kayıpların verdiği mesajın önemli etkisinin olduğu tahmin ediliyor.

ABD’yi zorlayan en önemli sebeplerden biri de İngiltere’nin durumudur. Irak işgalinde ABD’nin yanında yer alanların çoğu savaş sonrası ortaya çıkacak ganimetten nasipsiz kalmamak için kurtlar sofrasında yer alma amacıyla bu tercihi yaptılar. Bush’un “ya bizden yanasınız ya da düşmanımızsınız” tarzındaki açıklamaları da gözlerini korkutmuştu. Ama ortaya konan kurtlar sofrasına geçen süre içinde sadece kanlar sıçradı. Dolayısıyla birçokları zaman içinde meydandan çekilmeyi tercih etti, bazıları da çekilme takvimi belirlediler. İngiltere ise ABD ile iş ve strateji ortağı sıfatıyla savaşta yer almıştı. Fakat İngiltere içindeki sivil muhalefet yönetimi zorladı. Blair’i istifaya zorlayan en önemli sebebin Irak konusundaki tutumuna içeriden gelen muhalefet olduğu biliniyor. Son zamanlarda İngiltere’nin Irak’taki kayıplarının biraz daha sıkça gündeme taşınmasının amacı bu ülkenin çekilme hazırlığı için medyatik zemini oluşturma olabilir. İngiltere’nin çekilmesi ise ABD’yi Irak’ta içerideki işbirlikçilerle birlikte yalnız bırakacaktır. İşgal güçlerinin kalmasında ısrarlı davranan Siyonist devletin ise savaşın yüküne hiçbir şekilde ortak olmadığı bilinmektedir.

ABD’yi zorlayan en önemli sebeplerden biri de kendi içinde yaşadığı ekonomik çalkantıdır. Emperyalist ABD Afganistan ve Irak işgalinden beklediklerini elde edemedi. Öte yandan Shangay Topluluğu’nun rekabet atağı da Batı emperyalizmini endişelendiriyor. Bu yüzden Çin ürünlerine karşı bir psikolojik etkileme savaşının başlatıldığı görülüyor. ABD’nin ekonomik açıklarını kapatmak için Dışişleri bakanı Rice’ı Ortadoğu’ya silah pazarlamacılığına göndermesiyle bağlantılı konuları daha önce dile getirmiştik. Ama bütün bunlara rağmen yine de bazı önemli kriz beklentileri Amerikan toplumunda genel anlamda bir endişe ortaya çıkarmış durumda. ABD’nin Irak ve Afganistan işgalindeki ısrarcılığı söz konusu ekonomik çalkantıların biraz daha etkili ve uzun süreli olmasına yol açabilir.

Bu arada Irak işgalinin yol açtığı sonuçlar sebebiyle ABD içinde önemli siyasi çalkantılar da yaşanıyor. Bu çalkantılardan ve işgalin sürdürülmesinde ısrarlı davrananların yaklaşımlarından da inşallah müteakip yazımızda söz edeceğiz.

Vakit