Mart-2003'te başlayan ABD'nin Irak işgali sona erdi.
Bunun "askerî görüntü" itibarıyla sona erdiğini bilmek lazım. Eski ve yeni elçilikleri, konsoloslukları, askerî ataşelikleri, danışmanları, özel şirketleri, yeni üsleri ve küçük, ama vurucu kuvvetleriyle ABD; Irak'ı kontrol altında tutmaya devam edecek. 1. 200 civarındaki görevi önceleri askerler yerine getirirken şimdi 'siviller' üstlenecek. Dolayısıyla "Amerika çekildi, İran geldi" haber cümlesinin herhangi bir gerçekliği yok. Ama elbette İran, Irak'ta inisiyatif kazanmaya çalışıyor, bu ayrı bir konu.
Bu aşamada sormamız gereken dört temel soru var: Irak'ta ne oldu? Niçin oldu? Bundan sonra ne olabilir? Ve aslında ne olmalı? Bugün ilk soruyu ele alacağız. Sorunun cevabı dramatik bir resim.
Resim, tamamıyla Amerika Irak'tan askerlerini çekerken işgal kuvvetlerinin geride nasıl bir Irak bıraktığı konusuyla ilgili.
Rakamlar, bilgiler muhtelif. Bağımsız kuruluşların 2008'de yayınladıkları raporlara göre işgal 1 milyon Iraklının hayatına mal oldu. O tarihte 2 milyon mülteciden söz ediliyordu. Aralık-2011'deki Amerikan kaynaklarına göre ise ölen Iraklının sayısı 100 bin. Yurtdışına kaçan ve yer değiştirmek zorunda kalan mülteci sayısı 4 milyonun üzerinde. Fransız araştırmacı Geraldine Chatelard'a göre 1990-2002 arasında 1,5 milyondan fazla Iraklı dönmemek üzere ülkelerini terk etmişti. 2003 işgalinden sonra mültecilerin ve kaçanların 4 milyon civarında olması hiç abartılı değil.
Aralarında 12 yaşındaki kız çocuklarının da olduğu 30 bin Iraklı kadın tecavüze uğradı, güney bölgelerinde olan doğumlarda "sarışın çocuklar"ın sayısında belirgin bir artış var. Bosna'daki gibi bazı anneler intihar etmeyi seçiyor.
Seçilerek öldürülen bilim adamı ve entelektüel sayısı 550. Bazı meslek gruplarına mensup akademisyenler de hesaba katıldığında sayı 3 bine ulaşıyor. Iraklılar, tanıklıklardan hareketle bu faili meçhullerden İsrail'in Mossad ajanlarını ve Pentagon personelini sorumlu tutuyorlar. Leyla Enver'e göre, işgal öncesinde 45 bin bilim adamı vardı, şimdi yoklar.
Direnişçi diye hapse atılıp işkenceye maruz kalanların sayısı 18.900. 2010 yılında ortaya çıkan Wikileaks belgelerinde 2004 ile 2009 arasında suçları sadece yurtlarını savunan binlerce Iraklıya akıllara durgunluk veren işkence yöntemlerinin kullanıldığını gösteriyordu. Ebu Gureyb Cezaevi insanlık suçları literatüründe çoktan yerini aldı. CIA mensubu John Kirikao "Onlara öyle işkenceler uyguladık ki, Tanrı'yı gördüler." diyordu.
16 bin sivil kayıp. Bağdat ve diğer şehirlerin müzeleri yağma edildi, sadece Bağdat Müzesi'nden 170 bin eserin kaçırıldığı tespit edilmiş bulunuyor.
Irak'ın tamamının altyapısı çökmüş durumda. İçilebilir su dahi yok, işsizlik oranı yüzde 70; yaklaşık 7 milyon insan açlık sınırının altında, günde 2,2 dolarla hayatta kalma mücadelesi veriyor. 1,5 milyon insan evsiz kalmış durumda. 1990-2002 arasında Amerika'nın uyguladığı insanlık dışı ambargo sonucunda çoğunluğu çocuk olmak üzere 1,5 milyon kişi ölmüştü, bu ölümler şimdi geometrik olarak artmış bulunuyor. Türk Tabipler Birliği'nin 2005'te yayınladığı rapora göre, Irak'taki hastanelerin yüzde 12'si kullanılamaz haldeydi. Bebek ölümlerindeki artış engellenemiyor, beş-yaş altı çocukların yüzde 27'si beslenemiyor. Eskiden okuma-yazma oranı yüzde 80'lerde seyrediyordu, şimdi 50'lere inmiş durumda. Kısaca harabeye, viraneye dönmüş bir Irak var ortada.
Aslında kimsenin öldürülen Müslüman halkla ilgilendiği yok. Dick Cheney "Düşmanımızın ölülerini sayacak değiliz." diyordu. İstatistikler işgal kuvvetleri için tutulur. Buna bakıldığında Irak'ta 4.747 Amerikalı, 179 İngiliz, diğer ülkelerden 139 asker öldürülmüş. Yaralı asker sayısı 32 bin.
Belirtmek gerekir ki Afganistan'da süren trajedi Irak'takinden aşağı kalır değil. Küçük bir not: Irak'ta yüz binler öldürülür ve şehirler harabeye çevrilirken, işgal kuvvetlerinin uçakları bir "Iraklıların Arap kardeşleri Körfez ülkeleri"nden, bir "Osmanlı bakiyesi Türkiye"nin Adana'daki üslerinden kalkıp üzerlerine ölüm yağdırıyorlardı.
Pekiyi, Amerika'nın ve diğer işgalcilerin derdi neydi?
ZAMAN