Irak'ta İran'ın tesiri ve Şii iç savaşı

Kamaran Palani, Irak'ta Sadr grubunun ortaya koyduğu tepkiyi incelerken Irak'ın yakın gelecekteki olası durumunu inceliyor.

Kamaran Palani / Perspektif

Irak’ın siyasi işlevsizliği kötüye gidiyor

Irak’ın etkili Şii din adamı Mukteda es-Sadr, 29 Ağustos’ta Twitter’dan bir açıklama yaparak siyasetten çekileceğini duyurdu. Sadr daha önce de siyasetten çekilme niyetinde olduğunu belirtmişti. Bu seferki ise Irak için bilhassa gergin bir dönemde gelen bir açıklama oldu.

Müritleri arasında çok sayıda Sadrcı’nın da yer aldığı ve önceden siyasetten çekildiğini açıklayan bir diğer dini lider Ayetullah Kazım el-Hairi, ülkedeki Şii nüfusundan İran lideri Ayetullah Ali Hameney’e uymalarını istedi. İran’ın Irak’taki etkisine karşı direnişin önemli destekçisi olarak gören Sadr destekçilerine göre ise el-Hairi’nin istifası Tahran’ın kendilerini zayıflatmaya çalıştığının kanıtıydı.

Sadr’ın tweet’inin hemen ardından, binlerce müridi Irak’ın başkenti Bağdat’ta bulunan Yeşil Bölge’yi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı, Bağdat ve diğer vilayetlerdeki önemli devlet binalarını bastı. Bağdat, Sadr destekçileri ve İran yanlısı bir gruptan oluşan Şii Koordinasyon Çerçevesi içindeki farklı fraksiyonlara bağlı çeşitli silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalara tanık oldu. Sadr’ın siyasetten çekildiğini bildiren tweet’inden bu yana 30’dan fazla kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Ardından, Irak’ta Şiiler arasında iç savaş tehdidinin söz konusu olmasıyla Sadr, destekçilerine Twitter yerine televizyondan seslenmeyi seçti ve protestolara son vermelerini emretti. Destekçileri protestolara son verdi, böylece Sadr’ın etkili bir figür olduğu teyit edildi.

Yine de bu Sadr’ın kazandığını göstermiyor. Ne yazık ki Irak açısından haberler kötü, zira ülkenin, birbiriyle savaşan siyasi hiziplerini buluşturacak bir zemin bulma becerisi daha da aşındı.

Bunları tetikleyen neydi?

Irak’ta 2021 Ekim’inde yapılan genel seçimden en fazla koltuk sayısıyla çıkan Sadr olmuştu. Sadr, seçimin diğer kazananı iki partiyle, Sünni “Egemenlik İttifakı” ve Kürdistan Demokrat Partisi’yle (KDP) ittifak yaptı.  

Sadr’ın hükümet kurma girişimiyse aralarında önemli Şii siyasi figürlerin de bulunduğu ve önemli ölçüde Şii partilerin oluşturduğu geniş bir birlik olan Koordinasyon Çerçevesi’nin direnciyle karşılaştı. Bu blok 2003 sonrasının klasik uzlaşmacı yönetim modelinin sürdürülmesi çağrısında bulunuyor, bu modele göre yönetimin hüküm sürmesi için üçte bir değil, üçte iki çoğunluğa sahip olmasını gerektiriyordu. Grup, bu rakamlara yaklaşamamış olsa da, Parlamento’da Sadr yanlılarının yasama meclisinin üçte ikisinin desteğini talep etmelerini engellemeye yeter sayıda koltuğa sahipti.

Sonra, bu sene Şubat ayında, kararları İran’ın etkisine göre şekillenen Irak Yüksek Mahkemesi, Irak Anayasası’nı üçte iki çoğunluk ihtiyacını bir kararnameyle gerekliliğe dönüştürecek şekilde yorumladı. Bu da Irak’ta oluşturulacak herhangi bir hükümetin bilfiil bir uzlaşı yönetimi olmak zorunda olduğu anlamına geliyor ki bu model ülkedeki şiddetin zeminini hazırlamış olan, başarısız bir yaklaşım.  

Sadr’ın stratejik hesap hatası

Sadr çoğunluk hükümeti kuramadığı gibi, Haziran ayında 73 meclis üyesinin Parlamento’dan istifa etmesi talimatını vererek herkesi şaşırttı. Bu bir hataydı.

Sadr’ın Şii topluluğu içindeki rakiplerine karşı siyasi üstünlüğü iki önemli yerden, meclisteki koltuk sayısından ve güçlü ve disiplinli tabanının sadakatinden geliyordu. Yasama meclisinden çekilmesi, bir sonraki hükümeti etkileme becerisini azalttı. Birkaç ay önce hükümet kurulmasını engellemeyi isteyen Koordinasyon Çerçevesi’nin ise artık ülkeyi Sadr olmadan yönetmeye yetecek koltuğu var.

Parlamentodaki ağırlığını kaybettiği için, etkisini destekçilerini Koordinasyon Çerçevesi’nin bir hükümet kurma çabalarına karşı sokaklarda mobilize ederek göstermeye başladı. Sadr taraftarları parlamento da dahil olmak üzere temel hükümet kurumlarının kontrolünü ele geçirdiler. Parlamentonun feshi ve erken seçim yapılması çağrısında bulunmaya başladılar.

Sırada ne var?

Koordinasyon Çerçevesi şu ana kadar geri adım atmayı reddetse de, acı olan şu: Nasıl ki bu hafta yaşanan şiddetin durdurulması ülkenin 2003’ten bu yana içinde bulunduğu en uzun süreli siyasi açmazını çözmeyecek, yeni seçimler de kendi başına Irak’ın siyasi işlevsizliğini gidermeyecek.

Koordinasyon Çerçevesi, grubun hükümet kurma yolunda ilerlemeye niyetli olduğu konusunda net. Ne türden olursa olsun, istikrarın sağlanması artık blokun başbakanlık için Sadr’ın destekleyeceği, üzerinde uzlaşılan bir isim önermesine ya da kendi tercih ettikleri adayda direterek Sadr’ı daha da kışkırtmasına bağlı.

İhtimaller şu anda uzlaşıdan yana değil. Sadr’ın istifasının ardından ve son günlerde yaşanan şiddet olaylarında birçok destekçisinin ölümünden sonra, Sadr hareketi ile Koordinasyon Çerçevesi arasında bir diyalog zemini kurulabilirmiş gibi görünmüyor. Sadr’ın artık parlamentoda etkisi yok, ancak Irak sokaklarındaki hâkimiyeti Bağdat’ta kurulacak herhangi bir hükümeti devirme potansiyeline sahip olduğu anlamına geliyor.

Daha önce yaptığı gibi, siyasete dönmesi ve grubunun, ne zaman yapılırsa yapılsın, kendisini bir sonraki seçimlere hazırlaması muhtemel. Irak’ın ızdıraplı siyasal yolculuğu sürecek. Bu yolculuğun sonunda kimin kazanacağı belli değil ama kaybedenin kim olacağı net: Irak halkı.


Bu yazı Al Jazeera tarafından yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. 

Irak Haberleri

Irak, işgalci İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki tampon bölge ihlalini kınadı
Irak, Şam Büyükelçiliğini tahliye etti
Iraklı Şii lider Sadr: Suriye halkının kendi kaderini tayin etmesi gerekir
Irak Suriye sınırını kapattı
IKBY milletvekili seçim sonuçları resmi olarak onaylandı