Irak'ın yolsuzluk üzerine kurulan sistemi

Ahmet Varol, ABD işgalinin ardından başlayan süreçte Irak'ın başına gelen iktidarların yolsuzluk karnesini değerlendiriyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Irak’ta yüzyılın yolsuzluğu

Çağımızda insanlığın en önemli sorunlarından biri de yolsuzluktur.

Ne yazık ki Müslüman toplumlara hükmeden yönetimlerin de çoğu ahlâkî temellerden yoksun oldukları için yolsuzluk sorunu İslam dünyasını da ciddi şekilde meşgul etmektedir.

Yolsuzluk bir tür hırsızlıktır. Çünkü hırsızlık sana ait olmayan ve hak etmediğin bir dünyalığı ele geçirmektir.

Yankesicilik bunun yöntemlerinden biri. Ama bazıları işi “kitabına” uydurarak, kayıtlarda hile yaparak veya kayıtlı anlaşmalardan ayrı bir de kayıtsız anlaşmalar yaparak hak etmedikleri birtakım mal varlıklarını mülkiyetlerine geçirmektedirler. Buna da yolsuzluk deniyor.

Yöntem farklı ama sonuç itibariyle yankesicilikten farkı yok.

Yolsuzluk aynı zamanda toplumun yoksul kesimini daha yoksul, zengin kesimini ise daha zengin yapmaktadır.

Çünkü resmi yetkisi olan bir kişi başkasına çıkar sağlarken, yandan kendi hesabına da bir şeyler aktarmasını istiyor. O da yasal olmayan yollarla aktardığı miktarı da maliyete ekliyor ve sunduğu hizmetin veya ürettiği ürünün fiyatını ona göre belirliyor.

Yani usûle aykırı olarak sağlanan çıkar yolsuzluğu kabul eden kişi veya firmanın kasasından değil onun hizmetlerinden veya ürünlerinden ücret karşılığı yararlanan vatandaşın cebinden çıkıyor.

Dikta rejimlerinin en önemli sorunlarından biri de yolsuzluktur. Bu tür rejimlerle yönetilen ülkelerde devletin üst düzey yöneticileri hesaba çekilemediğinden ve onlar da kendilerini bir ahlakî kontrole tabi tutmadıklarından yolsuzluk sorunu ciddi boyutlara ulaşabilmektedir.

Ama yeri geldiğinde yolsuzluk dosyaları siyasi rekabetin ve hakimiyet kavgasının yaşandığı dönemlerde bir tehdit ve baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

Bu yüzden bazen sırf aynı siyasi çizgide olmaktan dolayı yolsuzluk dosyalarının üstü örtüldüğü gibi siyasi rekabetten dolayı kirli çamaşırların ortaya çıkarıldığı ve dosyaların karıştırıldığı olmaktadır.

Nitekim Suudi Arabistan’da veliaht prens olarak tayin edilmesinden sonra kendisine kafa tutan muhaliflerini etkisiz hale getirmek isteyen Muhammed bin Selman yolsuzluk dosyalarından yararlanmıştı.

Bunun örnekleri çoktur. Dolayısıyla yolsuzlukların üzerine gidilmesi her zaman iktidardakilerin dürüstlüğüne ve yolsuzlukla mücadele konusundaki duyarlılıklarına delalet etmez. 

Irak’ta da mevcut hükümet Mustafa El-Kazımi hükümeti döneminde gerçekleştirilen yolsuzlukları sorgulamak ve suçluları cezalandırmak amacıyla geniş çaplı bir soruşturma yürütüyor. 

Soruşturmayı takip eden savcılık geçtiğimiz salı günü geçmiş hükümet döneminde gerçekleştirilen ve “Yüzyılın Hırsızlığı” olarak isimlendirilen yolsuzluklara karıştıklarından şüphe edilen bazı kişilerin Irak yargısına teslim edilmesi için Interpol’e 4 dosya gönderdi. Teslim edilmesi istenenler arasında eski başbakanın siyasi işler danışmanı, maliye bakanı ve Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın eski başkanı var.

Yargıya teslim edilmesi istenen istihbarat başkanı aynı zamanda geçmişte Saddam Hüseyin’i yargılayan hakimler arasında yer almış. 

Suçlananların hepsi bunlardan ibaret değil tabii ki. Aralarında bakanların, genel müdürlerin ve muhtelif kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin yer aldığı 168 kişinin itham edildiği belirtiliyor. 

Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es-Sudani’nin basın danışmanı Hişam Er-Rikabi, hükümetlerinin yolsuzluk olayının üzerine gitmekte kararlı olduğunu belirterek, haklarında yakalama kararı çıkarılan ancak ülke dışında yaşayan şüphelilerin kendilerine teslim edilmesi için ısrarlı olacaklarını belirtti.

Er-Rikabi devletin malını haksız bir şekilde zimmetlerine geçirenlerin hesap vermek zorunda olduklarını ifade etti. 

Yolsuzluğa karışanların vergi dairesindeki emanetlerden yaklaşık 2.5 milyar dolar tutarında bir serveti yürüttükleri düşünülüyor. 

Bu arada Mustafa El-Kazımi kendi hükümetlerinin yolsuzlukla mücadele ettiğini, yolsuzluk olaylarının üzerine de ilk önce kendi iktidarları döneminde gidildiğini ve zimmete geçirilen 1.5 milyar dolara denk bir paranın kurtarıldığını iddia etti.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?