Irak’ta son seçimlerin kesin sonuçları uzun sayım çalışmalarından, koşu yarışlarındakine benzer şekilde hassas farklarla öne geçiş görüntülerinden sonra eski Irak Başbakanı İyad Allavi’nin liderliğindeki Ulusal Irak Listesi az bir farkla öne geçerek seçimden birincilikle çıktı.
Aradaki farkın çok az olması oldukça hassas bir denge oluşturmakla birlikte seçimlerden birinci çıkmasının hükümeti kurma görevini teslim alacak siyasi hareket olmasını sağlaması açısından büyük önem taşıyor. Kanun Devleti Listesi’nin başkanlığını yapan Nuri el-Maliki’nin seçimlerin sonuçlarına itiraz ederek yeniden sayılması için ısrarda bulunmasında da bunun rolü var. Çünkü seçim sonuçlarında oluşan hassas denge anahtarı teslim alanın arabayı çalıştırması ihtimalinin de bulunduğuna işaret ediyor. Ama yine de bazı kritik durumlar var. Bu konunun ayrıntılarına inşallah daha sonra gireceğiz. Şimdilik seçim sonuçlarına bakarak, genel bir değerlendirme yapalım.
Irak’ta son genel seçimlerden sonra şekillenen 325 üyeli Irak parlamentosunda sandalyeler şu şekilde paylaşıldı.
Başkanlığını İyad Allavi’nin yaptığı Ulusal Irak Listesi 91,
Başkanlığını Başbakan Nuri el-Maliki’nin yaptığı ve Şii bir siyasi oluşum olan Kanun Devleti Listesi 89,
Başkanlığını Ammar el-Hakim’in yaptığı, Irak Yüksek İslâm Meclisi’nin siyasi kanadı ve yine Şii bir siyasi oluşum durumundaki Irak Ulusal İttifakı 70,
Ulusçu Kürt partilerinin bir ittifakı durumundaki Kürdistan Birliği 43,
Değişim Hareketi 8,
Irak Uzlaşma Cephesi 6,
Irak Birliği İttifakı 4,
Kürdistan İslâm Birliği 4,
Kürdistan İslâm Cemaati 2,
Rafidiler hareketi 3, Süryani Keldani Aşuri Meclisi 2 olmak üzere Hıristiyan grupları 5,
Yezidiler 2,
Sabiiler 1 sandalye kazandı.
Eski üyelerden parlamentoya girenlerin sayısı 62’de kaldı. Diğer üyelerin tamamı yenilerden oluştu.
Bu sonuçlara baktığımızda Irak’ta oy kullanma hakkına sahip vatandaşların temelde üç gruba ayrıldığını söyleyebiliriz. Birincisi tercihlerini dinî, mezhebi veya etnik kimliklerine göre yapanlar. İkincisi bu tür kimliklere dayanan ayrışmaya karşı çıkanlar. Üçüncüsü seçimlerin halkın siyasi iradesinin yönetime taşınmasına imkân sağlamayacağı kanaatiyle yapılan boykot çağrılarına olumlu cevap vererek oy kullanmayı tümüyle reddedenler. Sonuçları da bu tercihler belirlemiştir. Oy kullanmayanlar seçime giren siyasi oluşumlar arasında bir tercih yapmış olmasalar da tercih yapanların yüzdelerenin belirlenmesine dolaylı etki etmiş ve parlamentodaki paylaşıma pasif bir etki yapmışlardır. Bu da tercih yapanların aktif etkisinin artmasına yol açmak suretiyle olmuştur.
Bu seçimlerde her ne kadar etnik ve dinî ayrışmadan rahatsız olanların bu rahatsızlıklarını seçimlerdeki tercihlerine yansıtarak ağırlıklarını ortaya koydukları görülse de seçim sonuçlarının belirlenmesinde yine birinci derecede rol oynayanların dinî, mezhebi ve etnik kimliklerine göre tercih yapanlar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yönde tercih yapanların kararlarında birinci derecede mensubiyetleri etkili olmuştur. Toplam üzerinden değerlendirme yaptığınız zaman mensubiyetlerine göre oy kullananların sayıca en fazla olanlar olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla seçmenler içinde ağırlıklı kitle bu kitledir. Ama bu kitle doğal olarak çok farklı cephelere bölünmüş olduğundan, seçim sonuçlarını belirlemede ağırlıklı unsur olsa da iktidarı ele alacak siyasi oluşumun belirlenmesinde aynı derecede ağırlıklı olamamıştır.
İkinci önemli unsur dinî, mezhebi ve etnik ayrışmaya itiraz eden, bundan rahatsız olan unsurdur. Bu unsur, önüne en etkili siyasi hareket olarak İyad Allavi’nin çıktığını görmesinden dolayı onun siyasi kanadına doğru kaymıştır. Allavi de zaten laik söylemiyle değil kendisine verilen oyların taifeciliği toprağa gömeceği söylemiyle oy toplayabilmiştir. Vakıa bunu gösterdiğinden seçimler üzerinde tahlil yapan yorumcuların büyük çoğunluğunun bu hususta ittifak halinde olduğunu görüyoruz. Aslında Allavi’nin Irak’taki başbakanlığının başarılı bir tecrübe olduğu ve Irak halkından iyi puan aldığı söylenemez. Laik söylemi de ona oy kazandırmamış belki oy kaybettirmiş olabilir. Ama ayrışmaya karşı bir söylemle öne çıkması bundan artık ciddi şekilde rahatsız olan kesimin oylarını çekmesini sağlamıştır.
Ortaya çıkan hassas dengelerle ve bu dengelere göre hükümetin şekillenmesi ihtimalleriyle ilgili kanaatlerimizi de inşallah müteakip yazımızda dile getireceğiz.
VAKİT