Irak Müslüman Alimler Heyeti'nden, Irak'ın kuzeyinde aralarında Musul'un da yer aldığı bazı kent ve beldelerin kontrolünü ele geçiren "devrimci gruplara" tavsiye niteliğinde 12 maddelik metin yayınlandı.
Irak Müslüman Alimler Heyeti'nden yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:
"Devrim yolunda karşılaşılan sorunlardan biri, alıkonulan Türk konsolosu ve diğer Türk vatandaşlarının durumudur. Sebepler ve gerekçeler ne olursa olsun bu alıkoyma işi, devrimin ve Irak halkının kesinlikle menfaatine değildir. Bu sorun uluslararası toplum tarafından devrimi ve halkı hedef almak için gerekçe olarak kullanılabilir. Bu da herkesi karanlık bir tünele sokacak, her şeyi yok edecektir. Hiç kimsenin Irak halkının geleceğini maceraya atma hakkı yoktur. Alıkonanlar derhal serbest bırakılmalıdır. Devrimcilerin bu dosya daha da girift hale gelmeden bunu çözmesi gerekir. Alıkonanlar derhal serbest bırakılmalıdır. Böylesi bir davranış, komşu ülkeler için iyi niyet göstergesi olacaktır."
"Devrimin başarısı halk desteğine bağlı"
"Halkları özgürlüğüne kavuşturmanın kolay bir iş olmadığı" dile getirilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Biliniz ki, halkları uluslararası güçlerin desteklediği zulümden özgürlüklerine kavuşturmak kolay bir iş değildir. Fakat bundan daha da zor olanı ise onları özgürlüklerine kavuşturduktan sonra işlerini idare etmektir. İnsanların dertlerini dinlemek, sorunlarını anlamak için devrimciler gönüllerini geniş ve ferah tutmalıdır. Her hangi bir provokasyon karşısında hesap edilmeyen bir tepki verilmemeli. Bu hususta gereken itina gösterilmeli. Devrimin başarısı için atmanız gereken en önemli adımlardan biri, halkın desteğini kazanmak. Onlara sözle değil icraatlarla devrimi kendileri için yaptığınızı, gayenizin kendilerine hizmet etmek olduğunu ve maruz kaldıkları zulmü ortadan kaldırmak için bunu yaptığınızı göstermeniz gerekir."
"Kılık kıyafete müdahalede acele edilmemeli"
"Devrimciler özgürlüğüne kavuşturdukları Musul ve Salahaddin şehirlerinde insanların giysileri ve geçim tarzlarıyla ilgili doğru olmayan adetler ve görüntüler göreceklerdir. Devrimcilerin bunları hemen düzeltme yoluna giderek acele etmemeleri gerekir. Biz bunların önceliklere göre ertelenmesini tavsiye ediyoruz. Öncelikle devrimin Irak’ın tamamında başarıya ulaşması, tuzak kuranların tuzağından emin olunması ve insanların güvenliklerinin sağlanması gerekir."
"Azınlıklara iyi davranılmalı"
"Tüm devrimcilerin hoşgörülü ve affedici olması" gerektiğine işaret edilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Herkes bilmelidir ki insan ne kadar güce kavuşursa kavuşsun tek başına insanları yönetmeye kadir değildir. Safları birleştirecek olan Allah’tır. Şeytanın aranızı bozmasına fırsat vermeyin. Hiçbir kimse başkalarından tecrit olunmaya götüren stratejik karar alma hakkına sahip değildir. Devrimciler, 30 milyonluk Irak halkının çıkarını gözetmekle yükümlüdür. Azınlıklara karşı iyi davranmak, şer'i siyaseti uygulamak gerekir. Bu aynı zamanda tüm dünya karşısında devrim imajının iyi şekilde yansımasını sağlar. Azınlıkların bir kalkan olarak devrim aleyhinde kullanılmasına müsaade edilmemelidir. Azınlıklar hususunda çok dikkatli olunmalıdır. İbadetlerine ve inançlarına saygı gösterilmeli, karışılmamalıdır. Devrimcilerin yükselen sloganı Hz. Peygamberin Mekke’nin fethinde yükseltmiş olduğu, affetme ve hoşgörülü davranma sloganı olsun. Hiçbir grubun diğer gruba karşı öç ve intikam almasına müsaade edilmemeli. İnsanların kalbine girmek için en iyi yol affetme yoludur."
"Hedef zulmü ortadan kaldırmak, fitneyi yaymak değil"
"Devrimcilerin, insanların mezhebi duygularını kışkırtıcı her türlü dilden kaçınmalarının tavsiye edildiği" açıklamada şunlar kaydedildi:
"Devrimciler tarafından şu an açıklanan hedef, Bağdat’a ulaşmaktır. Bu onların hakkıdır. Çünkü Bağdat’taki zalim, insanlara karşı yapılan zülüm ve cinayetlerin ana kaynağıdır. Bu zalim makamından inmedikçe zulmün ortadan kalkması için devrimcilerin önünde başka seçenek yoktur. Bu münasebetle devrimcilerin Necef, Kerbela gibi şehirlere gitmesi için yapılan çağrıları kesinlikle reddediyor, asla kabul etmiyoruz. Bu, Irak halkı içinde fitnenin yayılmasına neden olacaktır. Oysa hedef zulmü ortadan kaldırmaktır, fitneyi yaymak değil."