Irak Kürdistanının Bağımsızlaşması Kimin Lehine, Kimlerin Aleyhine Olacak?

‘Bağımsızlık referandumu’ karşısında oluşan tepkiyi analiz eden Etyen Mahçupyan, karşıtlık tutumunun Barzani’nin lehine olacağını belirtmekte ve federasyon veya bağımsızlığın Türkiye’nin değil olsa olsa İran’ın aleyhine olacağını söylemekte.

Etyen Mahçupyan’ın konuyla ilgili Karar gazetesinin bugünkü nüshasında (15 Eylül 2017) yayınlanan “Federalizm Gecikirse Bağımsızlık Kaçınılmaz…” başlıklı yazısı şöyle:

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, 25 Eylül günü referanduma gidecek. Birçok ülkenin tavsiye ve tehdidi nedeniyle olayın ertelenme ihtimali olsa da, meselenin özü değişmiyor. Öte yandan Barzani’nin ertelemeye yaklaşımı tamamen olumsuz değil… Ama karşılığında Bağdad yönetiminden maddi ve hukuki kazanç elde etmek, ileride referandum yapıldığında da ‘evet’ çıkarsa bağımsızlığın o an itibariyle geçerli olmasını garantilemek istiyor.

Tabi ki Barzani bu karşı teklifin kabul görmeyeceğini biliyor. Ne var ki böylece Kürtlere bir ‘gerçeği’ işaret etmiş oluyor: Ne kadar ertelersek erteleyelim bağımsızlık yolunun açılmasına destek gelmeyecek. Bu durumda referandumun ‘şimdi’ yapılmasına karşı öne sürülecek bir argüman da kalmıyor. Üstelik dış baskı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi içindeki görüş farklılıklarını da bir ölçüde törpülüyor. Siyasi ayrışma devam etmekle birlikte, ‘Kürtlerin bağımsızlığını’ istemeyen bir dış dünya karşısında hangi Kürt referanduma gönül rahatlığıyla karşı çıkabilir?

***

Eğer olayın bu şekilde gelişmesi istenmiyor idiyse, Türkiye’nin önceden inisiyatif alması gerekirdi. Aslında teknik açıdan İran’ın hareket alanı daha geniş. Çünkü İran, Kuzey Irak’taki tüm partilerle ilişkide, bürokrasinin alt kademeleriyle bağlantılara sahip ve Irak merkezi hükümeti ile Kuzey arasında köprü oluşturmanın her türlü avantajını kullanıyor. Ne var ki bu olayda İran’ın, bırakalım Barzani hükümetini yönlendirmeyi, ‘ortada’ durma şansı bile yok. Bölgesel hükümranlığını ve Şia nüfuzunun coğrafi genişlemesini hedeflediği oranda referanduma karşı çıkması, Irak’ın bütünlüğünü savunması beklenen bir durum…

Türkiye ise Irak bağlamında tam aksi konumda yer alıyor. Kuzey Irak’ın bağımsızlık ‘alternatifine’ sahip olması, Şia yayılmacılığını dizginleme, siyasi ve iktisadi açıdan sağlam bir partner yaratma ve böylece tüm bölgede pazarlık gücünü artırma açısından Türkiye’nin lehine. Çünkü böyle bir alternatifin varlığı, Türkiye’nin süreklilik arz eden bir arabulucu konumuna oturmasına neden olacak. Ayrıca demokratik bir federasyonun oluşması, Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması için elde kalan tek yol ve söz konusu ‘alternatif’ sonuçta federatif bir çözümün kapısını açabilir.    

O halde Türkiye niçin bu referanduma karşı çıkıyor? Tabi ki Suriye nedeniyle… Yani Irak’ın Suriye için örnek teşkil edeceğinden, bugün Irak’ta kabul edilecek Kürt bağımsızlığının yarın Suriye’de PYD için de doğal bir hak olarak görülebileceğinden endişe ediyor. İyi de acaba arada öyle bir bağımlılık var mı? Diğer deyişle Irak’ta bağımsızlık olmaması Suriye’de de olmamasını garanti eder mi? Yoksa acaba Irak’taki ‘muhtemel’ bağımsızlık kartının elde tutulması, Suriye’deki özerkleşme girişimlerinin daha çoğulcu olabilmesine mi olanak sağlar?    

***

Bu soruların kesin cevapları yok. Her şey aktörlerin ilişkisinin nereye doğru evrileceğine bağlı. Ama Irak konusunda gürültü çıkarırken halen yürümekte olan PYD projesine ses çıkarmamak garip… Bu ayın 22’sinde Kuzey Suriye’de belediye ve komün düzeyinde seçimler yapılıyor. Kasım’ın 23’ünde yerel ve bölgesel yönetim organları, yine seçimle oluşturulacak. 2018’in 19 Ocak’ında ise ‘Halk Kongresi’ ile ‘Demokratik Halklar Konferansı’ adlı kurumlar için seçime gidilecek.

Sanki Suriye’de federalizm kabul edilmiş gibi, Kuzey bölgesi kendi federal yapılanmasını oluşturuyor. Vergi koyan, asayiş güçlerine sahip, kendi eğitim müfredatını uygulayan bir yönetim çoktan yerleşmiş durumda. Eğer tüm Suriye için federal bir sistem oluşturulamazsa, buradan da bir bağımsızlık dinamiği çıkması şaşırtıcı olmaz.

***

Gerçekleri tüm çıplaklığıyla görmek ve Kürt meselesinde yeni ve geniş bir vizyona geçmek gerekiyor. Soru, yerliliği feda eden bir milliyetçiliğe yöneldiğinizde bunu gerçekleştirme şansınızın olup olmadığı…

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...