Mağdura inancı sorulmaz. Kim; hangi görüşten olursa olsun, “ben hakkımı istiyorum” diyenin yanında olmak gerekir.
Kim derse ki, “Bana komplo kuruldu. Ben suçsuzum”, onu dinlemek gerekir.
Savcının da dinlemesi gerekir, hakimin de. Bizim de..
Dün Yarbay Ali Tatar’ın cenazesi toprağa verildi.
Eşi isyan ediyordu..
Belki tüm gerçekleri bilmediğinden.
Belki de bildiğinden..
Biz iyi niyetli yorumlayalım.. Acılı eşe kulak verelim.. Yarbayın eşi, cenazede diyor ki; “TSK’ya komplo kuruyorlar. Bu komplo, 10 yılda hazırlandı. Belli bazı subayların hepsi içeride. 29 kişi boşu boşuna yatıyor. Benim eşim çok çalışkan biriydi. Ellerinde hiçbir belge yokken, ikinci tutuklama emri çıkardılar. Alevi subaylar üzerine oyunlar oynanıyor.”
İlk cümlesinden başlayalım..
TSK’ya komplo kuruluyorsa, yarbayımızın intihar etmesine ne gerek var?..
Gereğini, TSK düşünsün..
Ama komplo yarbayımıza kurulmuş ise, intihar ile ne halledilir ki?
Tam aksine, intihar ile olayın tüm sırları belki de toprağa gömüldü..
Oysa yarbayımız çıkıp açıklasa.. “Benim hakkımda şu şu iddialarda bulunuluyor. Ama gerçekler şöyle şöyledir” diye..
Bunu savcı önyargılı olduğu için dinlemiyorsa. Hakim dinlemiyorsa, basına açıklasın..
Bize açıklasın. Güvenmiyorsa, devlet gazetesi Hürriyet’e açıklasın.
Ama komployu, bizzat komplo kurulan kişi açıklasın.
İddialarla birlikte, cevapları ile birlikte..
Böylece bir mağduriyet varsa, biz de o mağdurlara sahip çıkalım..
Bir komplo varsa, komplo kuranlara karşı birlikte mücadele edelim..
İntihar eden yarbayımız, kafasına kurşun sıkacağına, bir basın toplantısı düzenlese.. “Benim hakkımda, savcının iddiaları şunlar” diye tek tek sıralasa.. Arkasından da kendi cevaplarını verse idi..
Belki yine tutuklanırdı. Belki yine cezaevine gönderilirdi.
Ama kamuoyu da, olay hakkında bir bilgi sahibi olurdu.
Eğer gerçekten masum ise.. Suçsuz ise..Kendisine komplo kurulmuş ise...
İntihar edince ne oluyor?
İster istemez, insanın aklına, “Suçlu idi, onun için intihar etti. Kurtuluş ümidi olmadığını gördü. Savcının elindeki somut belgeleri bildiği için, yıllarca cezaevinde kalacağından emin olduğu için intihar etti” yorumu yapılıyor.
Bu yorumun yapılması da kaçınılmaz.
Sonra, yakınları isyan ediyorlar tabiî.
“Masumdu. Komplo kuruldu...”
Olayın içindeki kişiyi kurtaramadık..
Bari intihardan sonra, yakınları konuşsunlar.. Onlar bildiklerini anlatsınlar..
Örneğin yarbayımızın eşi, çıkıp açık açık konuşmalı: “Alevi subaylar üzerine oyunlar oynanıyor” derken, neyi kastediyor acaba?
Nerededir bu Alevi subaylar?..
Nasıl göreve gelmişlerdir?..
Niçin Deniz Kuvvetleri’nde yoğunlaşmışlardır?..
Gerçekten onlar üzerinde bir oyun mu oynanmaktadır?
Yoksa onlar bir oyun oynarken, bu oyun deşifre mi olmuştur?
Evet, tüm bunları da açıklamalı yarbayımızın eşi...
Benzer bir yapılanmaya yargı kurumlarında da gidildiği gerçeğini birebir bildiğim için, yarbayımızın eşinin sözleri dikkatimi çekti..
Şimdi yargıdaki yapılanmayla ilgili ne gelişmeler yaşanacak, onu merak ediyorum..
Özellikle siyasi uzantıları olan konularda, karar verme noktasında olanlara bakıyorsunuz.. Yarbayımızın eşinin bahsettiği “Alevi subaylar” örneğindeki gibi, bir özel kadrolaşma var..
Kararlara bakıyorsunuz..
Hepsi belli bir kesimi mağdur ediyor...
Aynı şeye, bir gün “ak” diyorlar.. Ertesi günü “kara”.. Ama mağdur ettikleri, hep belli kesimden insanlar..
Şimdi kafalarına göre karar verenler için yargısal bir süreç başlasa, onlar da “komplo” diyecekler..
Ama onlar da çıkıp eleştirileri cevaplamalılar..
Belli inançtaki hakimler, nasıl oluyor da, belli yerlerde kümeleniyorlar?
Nasıl oluyor da, siyasi yönü olan kararları, hep o malum görüşteki üyelerin bulunduğu mahkemeler veriyor?
Hangi davaya, hangi mahkemenin bakacağı, torbadan çekilen kura ile belirlenmediğine göre, belli davalara bakacak mahkemelerin üyeleri de belli görüşten insanlarla, özellikle mi dolduruluyor?..
Torbadan çekilen kura ile, üyeler belirlenmediğine göre, büyük ihtimalle, böyle oluyor yapılanma..
O zaman kritik soru şu: Komplo; o söylenilenlere mi kuruluyor, yoksa onlar mı başkalarına yıllardır zaten komplo kurmuşlardı?..
Zamanla öğreneceğimizden eminim..
VAKİT