Oslo İlkeler Anlaşmasının imzalanmasıyla Fetih hareketi ve bu hareketin başında bulunduğu Filistin Yönetimi işgale karşı silahlı direnişi bırakıp, yıllardır mücadele ettiği terör rejimi İsrail’i koruma görevini üstlendi. Daha doğrusu Filistin davasını işgal rejimi lehinde sonuçlandırmak isteyen Birleşmiş Milletler, Amerika, Avrupa Birliği ve Rusya’dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü ona bu görev ve misyonu biçti.
Bu ideoloji ile eğitilen Fetih militanları süreç içerisinde düşman bildikleri işgalci İsrail askerleriyle çay içmeye, yemek yemeye ve zaman geçirmeye alışırken, buna karşın işgale karşı direnişi esas alan direnişe özellikle de Hamas’a karşı düşmanlık beslediler. Hamas’ın onlarca mensubunu şehit ettiler. Harekete ait hayır kurumlarına el koydular. Birçok lider ve mensubunu işgal rejimine ihbar edip tasfiyesini sağladılar. 2006 yılında yapılan seçimlerden Hamas büyük bir zaferle çıkınca yönetimin bağlı olduğu üst akıl ondan Hamas’a tavır almasını, savaşmasını ve tasfiyesini istedi. Ürdün’de, Amerikalı General Keith Dayton tarafından eğitilen bu güçler özellikle Gazze’de kargaşa çıkarıp, birçok insanı şehit ettiler ve yaraladılar.
Seçimle başlayan kuşatmadan sonra, uygulanan ambargoda işgal rejiminin yanında yer alan Filistin yönetimi savaşta da onun yanında yer aldı. Bunu diliyle ifade etmediyse de tutum ve davranışıyla onu destekledi.
Birinci Gazze savaşında Hüsnü Mübarek ve Mahmud Abbas, Ehud Olmert’i desteklemişti ve düşüncelerine göre savaşın daha ilk haftasında ele geçirilecek Gazze’ye, daha önce Hamas mücahitleri karşısında dayanamayıp Batı Yaka ve Mısır’a kaçan Fetih militanları İsrail tankları üzerinden birer fatih (!) olarak geri döneceklerdi. Ama Allah’ın da bir hesabı vardı ve mücahitler büyük bir direniş gösterip işgalciyi durdurunca hesaplar alt üstü oldu.
Çok geçmeden ikinci ve üçüncü savaşlar oldu. Savaşlarda işgalciyi basit cümlelerle eleştiren Mahmud Abbas’ın aslında onu tahrik ettiği, Hamas’ı bitirme tavsiyesinde bulunduğu basına sızmıştı. Son savaşta Abbas’ın Araplardan Işid’e operasyon yaptıkları gibi Gazze’ye de yapmalarını talep ettiği sır değildir.
Bütün bunlar, Filistin Yönetimi’yle onun başında bulunan Fetih liderlerinin Filistin halkına ve direnişine karşı vekâletle bir savaş sürdürdüklerini artık açık ve net bir şekilde gösteriyor. İntifadayı kast ederek karışıklık istemediklerini söyleyen, işgale karşı yapılan eylemleri benimsemediklerini ve engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını açıklayan, işgalci İsrail lehine Filistin davasını satmaktan, taviz vermekten geri durmayan, Filistin topraklarının %78’ini vermeye hazır olduğunu söyleyen biri Filistinli olabilir mi? Filistin için çalışıyor olabilir mi? Mescidi Aksa’yı savunmak için başlatılan intifadayı bastırmak için işgalciyle gizli ve açık görüşen, başka taraflarla işbirliği yaparak onu bitirmeye çalışan biri mazlum Filistin halkının temsilcisi olabilir mi?
Bu yönetimin kimin hizmetinde olduğu, kime çalıştığı ve kimi koruduğuyla ilgili bilgiyi bizzat yönetimde yer alan kişilerden nakledersek, mesele daha da açıklığa kavuşacaktır.
18 Ocak Pazartesi günü Amerikan Defence News dergisine mülakat veren Abbas’a bağlı istihbarat birimi başkanı Macid Ferec, iftiharla intifada sürecinde (3,5 aylık süre içinde) işgal rejimine yönelik planlanan 200 eylemi engellediklerini, eylem yapmak isteyen 100 kişiyi tutukladıklarını ve silahlarına el koyduklarını söyledi.
Amerikan dergisine konuşan Macid Ferec, Filistin Yönetimi’ni yıkılmaktan korumak için, yönetimlerine bağlı güçlerin Amerika, İsrail ve başka ülkelerle birlikte çalıştıklarını söyledi.
IŞİD ideolojisine sahip bazı Filistinli gençlerin bulunduğunu iddia eden Macid Ferec, radikal İslamî örgütleri destekleyen Filistinli sayısının az olduğunu, ancak bunlar İsrail ile savaşırlarsa Arap halklarından büyük bir destek göreceklerini iddia etti.
Filistin Yönetimi’nin istihbarat şefi olan Macid Ferec, İsrail ile sürdürülen güvenlik koordinasyonuna da değinerek, ciddi görüşmelere dönmek için siyasilerin şartları olgunlaştırmalarına kadar bunun bir köprü olarak kalacağını ifade etti.
Ferec’in 200 eylemi engellediklerini ifade ettiği 3,5 aylık intifada sürecinde işgal güçleri 160 Filistinliyi şehit etti, 16 binden fazla kişiyi yaraladı ve binlerce kişiyi de zindana attı. Filistin Yönetimi’ne bağlı başta istihbarat güçleri olmak üzere, Koruyucu Güvenlik güçleri ve polislerin gözleri önünde her gün işgal güçleri tarafından Filistinli genç kız ve erkekler, hatta çocuklar sokak ortasında infaz ediliyor, Siyonist yerleşimcilerle işgal güçleri Mescidi Aksa’ya baskın yapıyor, kirletiyor ve buradaki cemaate saldırıyor. Siyonist çeteler Filistinlilere ait araç ve evlere saldırıyor, tarım arazilerini telef ediyor. Bütün bunları sadece seyreden Filistin Yönetimi’ne bağlı güçler, kendi halkına yardım edeceğine işgalciyi koruyor, işgalciye karşı yapılan eylemleri engelliyor, işgale karşı direnenleri takip ediyor, silahlarına el koyuyor, onları düşmana ihbar ediyor.
Ferec’in açıklamalarına Hamas sert tepki gösterirken, intifada gençliği de bunun bir ihanet olduğunu ifade etti.
Filistin Haber