İnsanlığın ortasına atılan bir bomba: Kumar

Kumar; irade ve iman zaafı, zaman israfı, güvensizlik, toplumsal çözülme, psikolojik çöküntü, alkolik olma özellikleri barındıran, sonunda alışkanlık haline gelip, insanlar arasında kin ve nefret oluşturan, en kötüsü de Allah’ı unutturan bir hastalıktır.

Faruk Beşer, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında devletler tarafından milli piyango, spor toto, spor loto, sayısal loto ve ganyan gibi isimler adı altında emeksiz zengin olma hayaliyle halka dayatılan veya kapalı kapılar arkasında oynatılan ve birçok ailenin yıkılmasına sebep olan kumar hakkında yazdı:

İyiliğin, kötülüğün, ahlakın ve ahlaksızlığın evrensel olanları vardır. Hangi inanca mensup olursa olsun, bazı iyileri iyi, kötüleri kötü bilmeyen toplum yoktur. Demek ki insanın aklı ve fıtratı iyiyi ve kötüyü bir yere kadar anlayabilir. Muhtaca yardımın, dürüstlüğün ve adaletin iyi olduğunu; yalanın, sahtekârlığın, zulmün kötü olduğunu herkes kabul eder. Kumar da böyle evrensel kötülüklerden biridir. Kimse ona iyi demez. Ama ya özgürlükler adına ya da kanunları yapanların kendilerinin de yapmak istedikleri şeylere izin verme isteği kumarı ve benzer evrensel kötülükleri bir ölçüde mazur kılar. Mesela bizim “Milli Piyango” dediğimiz şey böyle bir kumardır. Bu kumara “Milli” adını hangi şeytani zekâ vermiş bilmiyorum. Bunun neresi milli? Milli, millete ait olan demek. Millet ise ırk birliğini aşıp din/iman birliğiyle daha üst ortak bağlar oluşturan topluluktur. Çünkü millet din demektir. Din olmadan millet olmaz. O zaman Milli Piyango, dini kumar anlamına gelmiş olur. Dinî dinsizlik demek gibi bir şey.

Kazanımında emek ve meşru bir sebep bulunmayan, bir tarafın göz boyayıcılık ya da şansa bağlı olarak kazandığı, diğer tarafın kaybettiği, her oyun kumardır. Piyango, tavla, bahis, ganyan ve benzeri oyunların tamamı böyledir. Kumarı devletler bazen toplumun gazını almak, umut sömürüsü yapmak için de kullanabilir.

Kumar; irade ve iman zaafı, zaman israfı, güvensizlik, toplumsal çözülme, psikolojik çöküntü, alkolik olma özellikleri barındıran, sonunda alışkanlık haline gelip, insanlar arasında kin ve nefret oluşturan, en kötüsü de Allah’ı unutturan bir hastalıktır. Zaten bütün kötülükler unutmadan kaynaklanır. “Âdem (as) unuttu ve hata yaptı”. “Allah’ı unuttukları için bizim de onlara kendilerini unutturduğumuz kimseler gibi olmayın”. Allah’ı unutan kendisini de unutur, yabancılaşır.

Kumar sonuçta malıyla beraber bazen şerefini dahi kaybetmeye kadar götüren, hatta zaman zaman duyduğumuz gibi, en vazgeçilmez değerlerini bile kaptırmaya kadar gidebilen bir hastalıktır. Aile faciaları, kavgalar dövüşler, eşine ve çoluk çocuğuna şiddet, boşanmalar, intiharlar, adam öldürmeler, hatta kumar oynayabilmek için ya da kumar borcunu ödeyebilmek için hırsızlık yapmak zorunda kalmalar hep kumarın sebep olduğu kötülüklerdir. Kadına şiddet belasının önemli sebeplerinden birinin kumar olduğunu herkes bilir. Ama bunu dillerine pelesenk edenler şiddetin sebeplerini yok etmekten hiç söz etmezler.

Kumar anlamındaki meysir kelimesi Kurân-ı Kerim’de üç yerde ve üçünde de içki ile birlikte kullanılır. Bu durum her ikisinin de benzer taraflarının olduğunu ve biri varsa diğerinin de olabileceğini anlatır. Bunların yasaklanmasının gerekçesi olarak da insanların arasına düşmanlık ve kin tohumu ekmeleri, Allah’ı anmaktan ve özellikle de namazdan alıkoymaları zikredilir. Bunlarda bazı faydalar umulabilir, ama günahları/ zararları çok daha büyüktür diye belirtilir.

İslam’da kumar oynama aracı olan tavla, zar ve kâğıt oyunu gibi her oyun, parayla olmasa bile haram sayılmış, böylece kumara giden bütün yollar kapatılmıştır. Allah (cc) kumarı yasaklarken, o zamanın kumar aleti olan fal oklarını/ ezlâm’ı zikreder ve bunlar “şeytan işi birer pisliktir” buyurur. Demek ki kumar aletinin kendisi bile pisliktir. Çocukların dahi böyle araçlarla oynaması haram görülmüştür. Bu da anne babaların, eğitimcilerin dikkat etmesi gereken bir durumdur. Bu sebeple satrancı bazıları bu yasaktan istisna eder. Çünkü satranç ile kumar oynanmaz. Kumar oynamada kullanılan aletlerin yapımı ve alım satımı da haramdır. Çünkü bunlar bizatihi haram olmasa da harama götüren ve haramı çağrıştıran şeylerdir.

Kumar oynamak kişiliği ve güveni zedeleyen bir iş olduğu için, İslam toplumunda hangi türü ile olursa olsun kumar oynayanın şahitliği kabul edilmez.

Bilgi ve beceriyi teşvik amacıyla bilgi yarışması, at yarışı, araba yarışı ve benzeri yarışlardaki kazananlar, üçüncü bir kişi ya da kurum tarafından ödüllendirilirse bunlar kumar sayılmaz. Ama bu tür yarışlar kurumsallaşıp kazananlar yine kaybedenlerden alınan paralarla ödüllendirilirse bu da kumara yol açar.

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin... Kendi kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah size çok merhametlidir” buyrulur (4/29). “Haksız yollar”; faiz, kumar, hırsızlık, gasp gibi yollardır. Ayeti kerimede “Kendinizi öldürmeyin” denmiş olması çok anlamlıdır. Çünkü bunda, haksız yollarla mal edinmenin götüreceği sonuç anarşidir, birbirilerinizi öldürmenizdir anlamı vardır.

İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı