Selahaddin Eş Çakırgil bugünkü yazısında İslam'a karşı laiklik söylemi ile saldırılmasını değerlendiriliyor.
Bugünlerde laiklik tartışmaları şiddetlendi yeniden..
Ama, herkesin laikliği bir ayrı.. Tek tip bir laiklik yok dünyada..
Kilise’nin Engizisyon ‘insanların -kitlelerin inançlarını kilise ve ruhban sınıfı adına teftiş eden- zâlim ve kanlı uygulamalarına karşı verilen mücadeleler sonunda birçok Hristiyan ülkede tatbik olunan bir ‘klasik laiklik’ vardır; bir de, hem 1789-Fransız İhtilâli’nde, hem 1917’de Rusya’da gerçekleşen komünist ihtilâlde ve hem de bizde kemalist dönemde, toplumları tek tip ‘kurşun asker yığınları’ halinde yetiştirmeyi hedef edinen, ateizmle /tanrı reddiyeciliği/ bezbojniklikle birlikte işbirliği yapan bir ‘müdahaleci, totaliter laiklik’ anlayışı.. Laikliğin hele de bu çeşidi, tadından yenilmez..
Ki, o müdahaleci- totaliter anlayışla milletimize bir asra yakın zamandır, dârağaçlarında, zindanlarda ne zulümler yapılmış ve ne acılar çektirilmiş, ne gözyaşları döktürülmüştür.
Ve son günlerde.. Yeni Yargı Yılının ve Yargıtay’ın yeni binasının açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki tarafında, Temyiz Mahk. Başkanı ve Diyanet İşl. Başkanı olduğu halde hazır bulunup, Diyanet İşl. Başkanı’nın o törende dua etmesiyle laiklik üzerine bir tartışmadır, gidiyor..