Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
Büyük anlatılardan short story'e
Bir kategorizasyon çağında yaşıyoruz.
Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek biteviye kategorize ediliyor.
Haklılık ve doğruluk payı tartışmalı kategorizasyonlar üzerinden muhtelif değerlendirmeler yapılıyor.
Bu kategorizasyonların doğruluk payı tartışmalı ve yine de dikkate değer olsa da yapılan değerlendirme ve analizler, toplumsal yaygınlığından dolayı kritik edilmeyi daha fazla gerektiriyor.
Örneğin; bir kategorizasyona göre tarihsel süreç kabaca kadim, modern ve postmodern diye üçe ayrılabilir.
Kadim dönem sözlü kültürle, modern dönem yazılı kültürle, postmodern dönem ise görsel kültürle özdeşleştirilir.
Dönemler arasında geçişkenlikler olmakla birlikte yoğunluk derecesinin baz alındığını düşünebiliriz.
Modern ve postmodern olanın iç içe geçtiği son dönemde, kendi içinde de bazı kategorizasyonlar yapıldığına şahit oluyoruz.
Günümüzde, insanları yaşlarına göre XYZ kuşakları olarak gruplandıran teori bir hayli revaçta.
Tüketim alışkanlıkları, politik tercihler, kültürel yönelimler bu teoriye göre açıklanıyor.
Sosyal medya kullanım tercihlerinde de bu kategorizasyonların belirleyici olduğuna dair genel bir kanaat var.
X kuşağında Facebook'un, Y kuşağında Twitter'ın (yeni adıyla X), Z kuşağında ise Instagram ve Tiktok'un yaygın olduğunu biz de gözlemleyebiliriz.
Bilhassa, saatlerce vakit geçirilen ve Whatsapp'ta birbirimizle paylaştığımız kısa videolar bu gözlemimize yardımcı olacaktır.
Tiktok'la dolaşıma giren sonra da Instagram'ın Reels'i ve Youtube'un Shorts'u ile zirveye çıkan kısa videolar günümüzde dehşet verici bir hüküm sürüyor.
Üstelik sadece Z kuşağı olarak ifade edilen nesil değil her yaş grubundan insanlar üretim ve tüketim süreçlerinde bu hükümranlığın boyunduruğu altına girmiş durumda.
Ancak bu videoların gençler arasındaki popülerliğinden hareketle, yapılan değerlendirmeler genellikle Z kuşağı analizleri ile sınırlı kalıyor.
Öte yandan bu analiz ve yorumların haksız olduğunu söyleyemesek de yanlış yere odaklandığını söyleyebiliriz.
Kısa videolar ve Z kuşağı üzerinden yapılan yorumlar ekseriyetle yeni neslin sabırsızlığı veya hızlı tüketim alışkanlığı üzerinde yoğunlaşıyor.
Oysa kısa videoların hükümranlığının arkasında daha acı bir hikaye yatıyor.
Kadim dönemdeki anlatısını yitiren insan modern dönemde kendi anlatılarını doğurdu.
Modern anlatılar çağında zapping haz arayışını temsil ediyordu.
Postmodern dönemde ise short story'ler günümüz insanının amaçsızlığının vücut bulmuş hali adeta.
Modern öncesi insanı bir belde meskununa, modern insanı bir gezgine benzetirsek postmodern insanı da vadilerde şaşkın şaşkın dolanıp duran kayıp bir yolcuya benzetebiliriz.
İlahi kurtuluş umudunun yerini mutluluk ve özgürlük arayışına bırakan insan artık ne aradığını bile bilmiyor.