İngiltere'de 2015 yılı genel seçim yılı oldu. Ülkeyi 2010 yılından itibaren Liberal Demokrat Parti ile oluşturulan koalisyon hükûmetiyle yöneten David Cameron liderliğindeki Muhafazakâr Parti, 7 Mayıs'taki genel seçimde tek başına iktidar oldu. Seçmenlerin ülkedeki ekonomik istikrarın devamını istemesi, Muhafazakâr Parti'nin seçim başarısındaki önemli etkenlerden biri olarak sayılıyor.
AB ile Pazarlık
Cameron'ın tek başına iktidar olmasının hemen ardından ülke gündemine gelen konu AB ile ilişkiler oldu.
AB'nin işleyişinden şikâyet eden Cameron, birliğin daha rekabetçi olması ve AB ülkelerinin parlamentolarına daha fazla yetki verilmesini istedi. Cameron ayrıca, avro bölgesinde bulunmayan ülkelere ayrımcılık yapılmaması talebinde bulundu.
Cameron'ın 2016 yılı içerisinde Brüksel ile yeniden müzakereleri tamamlaması bekleniyor. Referandumun ise 2017 yılına kalmadan yine 2016'da yapılma ihtimali bulunuyor.
David Cameron, Brüksel ile yürüttüğü yeniden müzakerelerden istediğini alırsa, ülkesinin 28 üyeli birlikte kalması yönünde kampanya yürütecek. Referandumda seçmenlere, “Birleşik Krallık AB'nin üyesi olmaya devam etmeli mi? Yoksa AB'den ayrılmalı mı?” sorusu yöneltilecek.
Corbyn Faktörü
İngiltere'de 2015 yılında dikkat çekici bir diğer gelişme ise, ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin liderliğine eylül ayında 66 yaşındaki Jeremy Corbyn'in seçilmesi oldu. “Savaş karşıtı” ve sol görüşleriyle bilinen Corbyn'in seçilmesinden bu yana partiye yaklaşık 90 bin kişi üye oldu.
Corbyn'in liderliğinin sınanması için 2016 önemli bir yıl olacak. Özellikle mayıs ayında Londra belediye başkanlığı için yapılacak seçimde İşçi Partisi'nin adayı Sadık Khan'ın kazanması hâlinde Corbyn'in eli güçlenecek.
IŞİD'le Savaş
İngiltere'nin 2016 yılı boyunca da IŞİD ile savaşmayı sürdürmesi bekleniyor. Başkent Londra'da şubat ayında Suriye'deki son durumun değerlendirileceği ve IŞİD ile savaşmanın masaya yatırılacağı Suriye zirvesi yapılması planlanıyor.
AA