İngiltere, Türkiye, Suudi Arabistan, İsrail

Abdurrahman Dilipak

İngilizler, son yüzyılda İslam’ı ve Yahudiliği dizayn etmek için büyük roller üstlendiler..

Bugün Müslümanların evrensel bir temsilcisi yoksa, yani Hilafet mahcur bırakılmış, dini vakıflar tutanın elinde kalmış, dini vergiler toplanamıyorsa, bunun sorumlusu İngiltere’dir..
Yine aynı şekilde, İslam dünyasındaki siyasi yapılar, bazı dini akımların arkasında da İngiltere var.. Eğer bugün 22 Arap ülkesi varsa, bunun sebebini araştırın bakalım ne bulacaksınız! Bu sınırları kim böyle çizdi?
Neredeyse İngiltere işbirliği yaptıkları bir Arap şeyhini Halife ilan edecekti. Şerif Hüseyin’in halife yapılması an meselesi idi. Türkiye’deki Diyanet teşkilatının yapısı, Hilafetin mana ve mefhum olarak Cumhuriyet ve Millet Meclisi’nin şahsı manevisinde mündemiç olması ile ilgili düzenlemelerin arkasında da İngiltere var..
Dahası, Selefiliğin bedevi bir kolunu oluşturan Vehhabilik, İngiltere’nin sayesinde hayat buldu. Kimilerine göre Abdulvahhab’ın görüşleri, İslam’ın mümkün olan tek doğru yorumu idi. Arap yarımadasının dörtte üçü Suudilere bırakıldı. Daha doğrusu Suudi ve Şeyh ailesinin koalisyonuna. Saudia Monarşisi bir koalisyondur aslında. Diyanet, vakıflar ve adalet Şeyh ailesinin elinde. Devletin diğer organları Saudi ailesinin.. Vehhabilik bugün bütünü ile Mekke ve Medine’nin otoritesini elinde tutuyor. Kutsal makamlarda Vehhabi imamlardan başkasına imamet ve vaaz imkanı tanınmıyor.. Vehhabiler, kendi kurdukları üniversitelerden aldıkları öğrenciler eliyle kendi mezheplerini İslam dünyasına yaymaya çalışıyorlar..
İngilizler, etki alanı içindeki İslam ülkelerinin hemen hemen hepsinde, zayıf ve tartışmalı kimi dini akımları destekleyerek İslam ümmetini kendi içinde sorunlu hale getirme konusunda özel bir yol izlemişlerdir.. Hem kendi içlerinde sorunlu, hem de diğer dini ve etnik topluluklarla sorunlu bir cemaat haline getirmek için özel bir plan uygulanmıştır..
Hilafetin mahcur hale getirilmesi ve İslam beldelerinin Vehhabilerin denetimine bırakılması da sonuçta bir İngiliz planı idi..
Müslümanlar için bir diğer mukaddes belde olan Kudüs’ün statüsü de, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştirilmesi ile bugün gelinen noktaya sürüklendi..
Aslında modern Yahudiliğin daha doğrusu Siyonizmin dizayn edilmesinde en önemli unsur İngiltere idi.. Daha sonra bu sorumluluk Amerikalılara geçti..
Siyasi bir ideoloji, dini bir akıma dönüştürüldü ve Yahudilik büyük ölçüde sekülerize edildi..
Yahudiliğin şekillenmesinde, daha doğrusu Siyonizmin ortaya çıkmasında Theodor Herzl kadar İngiliz istihbaratının da rolü var..
Bugün yaşanan trajedinin, İslam coğrafyasının perişanlığının arkasında İngiltere’nin rolü görmezden gelinemez..
Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Uzakdoğu, İran, Irak, Arap yarımadası, Mısır, Afrika, nereye bakarsanız bakın önce İngiltere’yi göreceksiniz. Sonra Fransa ve diğerleri.. Her gittiği yerde kendine yandaş dini akımlar ve aşiretler bulduklarını da biliyoruz. O ülkelerin yapısına göre kendi çıkarları açısından özel rejimler oluşturdular. Siyasal rejim ve iktidar sahipleri, genelde bu sistemi dizayn eden ülkenin işbirlikçileri idi.. Batı demokrasisinin arka bahçesindeki bu tam ya da yarı askeri, monarşik dikta rejimlerinin insan hakları ihlalleri bilinçli bir şekilde hep görmezden gelindi..
Daha sonra İngiltere gerilerken bu mirası ABD devraldı..
Bugün hâlâ, birçok İslam ülkesinde İngiltere’nin vesayet hakkı bulunmaktadır. Irak ya da Suudi Arabistan veya Umman, diğerleri için de durum pek farklı değil.. Mesela Dubai’de vitrinde Arapları görseniz de, sistemin arka yüzünde büyük ölçüde İngilizler vardır.. Zaten kimse de bu gerçeği inkar etmez ya da gizleme gereği duymaz..
Aslında Suudi Arabistan’ı monarşi olarak dizayn eden irade ile Türkiye’nin laik bir Cumhuriyet olması için kapıları aralayan irade birbirinden çok da farklı iradeler değil.. Lozan müzakerelerinde murahhas üye Rıza Nur’un hatıralarını okuduğunuzda bu konuda birçok ipucu yakalamanız mümkün..
Mısır büyük ölçüde İngiltere’nin etki alanı içindedir.. Arap Birliği’nin Filistin dahil 22 üyesi var.. 11 tanesi Arap yarımadasında, 11 tanesi Afrika’da. Toplam nüfusu 333 milyon 379 bin 716 ve toplam yüzölçümü 13.868.171 km2. Dünyanın en zengin ve en yoksul halkı bu ailenin içinde bulunuyor.. En büyük nüfus Mısır 78 milyon, Sudan 41 milyon ve Suudi Arabistan ile Irak 27 milyon.. En küçük nüfuslu olanlar 486 bin nüfus ile Cibuti, 700 bin nüfus ile Komor ve Bahreyn.
Sudan 2.505.810 km2 ile en büyük karaya sahip ülke. Onu 2.381.740’la Cezayir izliyor.. S. Arabistan 1.960.582 ile 3. sırada.. Libya 1.759.540, Moritanya 1.030.700, Mısır 1.001.450 km2. 665 km2 ile Bahreyn en küçük toprağa sahip. Onu 2.170 km2 ile Komor ve 6000 km2 ile Filistin izliyor.. İngiltere’ye haksızlık etmeyelim. Biz Amerikalıları da, İspanyolları, Fransızları, İtalyanları da biliriz.. Lumumba’nın başına gelenleri de, Kızılderililer, Karaderilileri, Çin’deki Boxor isyanını da, Çad’daki Kıp kıp katliamını da!.. Batının zenginliğinin ardındaki Kızılderili kanı, siyah insanın gözyaşı, sarı ırkın işgal edilmiş toprakları olduğunu da biliriz..
Bağdat Paktı, RCD ve CENTO’yu da biliriz.. İngilizlerin sömürgeleri daha çoktu ama Fransızlar daha zalimdi.. Soykırım ne demek biz onlardan öğrendik, bir halkı değil, bir ırkı nasıl yok ettiklerini onlar gösterdi dünyaya.. Sahi Avustralya ve Yeni Zelanda’da Aborjinleri, insanlaşma aşamasına gelmemiş maymunlar diye katledenler kimlerdi?. Darvin bu cinayetin meşrulaştırılmasına çalışan bir ajan değil miydi?
İngiltere tarihi rolünü tekrar gözden geçirmek zorunda.. ABD ve İngiltere tarihin çarkına sıkışıp geçmişin bedelini ödemekten kurtulmak istiyorsa şimdi yaptığı yanlışın devam eden etkilerini düzeltmek için bir şey yapmalı. Yoksa “vay ki vay” onların başına geleceklere.
Zulm ile abad olunmaz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!
Bu terör olaylarına, “İslam dünyası, Türkiye neden böyle” sorusuna cevap ararken bir de buradan bakın. Selam ve dua ile..

VAKİT