İnfazlar, JİTEM ve ordu…

Ali Bayramoğlu

Ondan en son Kasım 2007'de söz etmiştim. O esnada Edirne Emniyet Müdürü'ydü, şimdi Eskişehir'de. Hanefi Avcı verdiği yeni ifadelerle derin devlette sorunun merkezine bir kez daha neşter attı, atıyor…

25 Kasım 2008 tarihli ondan söz ettiğim yazı şöyle akıyordu:

İlk tanışmamız Susurluk kazasının sonrasına denk gelmişti. O günlerde verdiği ifadelerle karanlığın önemli bir kısmının ortaya çıkmasını sağlamıştı.

Bir ara anılarını yazmaya karar verdi. Ama o anılar ya bitmedi ya da o yayınlanmasını erken buldu.

Zaman zaman buluşurduk, sohbet ederdik.

Altını çizdiği özellikle JİTEM'di…

Cem Ersever'in infaz kararını kimlerin verdiği, nasıl infaz edildiği, Ersever'le yakın ilişkisi bulunan bir itirafçının emniyet müdürlüğünde nasıl koruma altına alınarak infazdan kurtarıldığı, Ersever'in şehirlerde eylem yapmadan, örneğin belli yerlere bomba atmadan önce emniyetten o yerdeki istihbaratçıların geri çekilmesini talep etmesi, anlattıklarından aklıma en çok yer edenler olmuş…

Binbaşı Cem Ersever'in JİTEM'deki komutanları Arif Doğan ve Veli Küçük bugün Ergenekon davasında yargılanıyorlar…

Ergenekon'un ucu Susurluk'a her geçen gün biraz daha uzanıyor…

Dahası Ergenekon davası Susurluk davalarının yapmadığına, yapamadığına soyunuyor. Eylemlerin ve çetelerin askeri kanadına el uzatıyor…

Gerçekte değmeye çalıştığı bu kanadın kuşattığı “gerçek ve zihniyet”tir…

1997'de ordunun düzenlediği bir gezide “Gürvil tepesi”nde askeri bir birlikte karşılaştığımız, “Diyarbakır'a gitmekten çekinirim, orada Cem Ersever'le JİTEM'de çalıştım” diyen, “Susurluk'u orduya bulaştırmaya çalışan vatan hainidir” sözlerinin sahibi General Özkasnak'ın yüzünün kızarmasına neden olan itirafçının işaret ettiği “gerçek ve zihniyet”…

Susurluk ve Ergenekon'un “askeri derinliği” sadece dışa dönük infaz ve eylemlerden oluşmuyor.

Eylemler içeriye de dönüktü.

Cem Ersever böyle öldürüldü. Orgeneral Eşref Bitlis'in ölümü hâlâ bir muamma. Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümü tartışmalı. Albay Rıdvan Özden ise birkaç suikast atlattıktan sonra 1995'te iki koruması ile birlikte öldürüldü. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'nu Kıbrıs'ta ıska geçen kurşunu hiç saymayalım…

Susurluk davası bunlara ve JİTEM'e el atamadığı, askeri kanada ulaşmadığı için ortada kaldı…

Ergenekon'un önündeki temel meselelerden birisi “asker infazları meselesi”dir…

Bu infazlar, derin devlet yapılanmasında ve eylemlerinde, resmi politikaların aldığı yönde, gerek emir veren gerek emir alanlar açısından üstü örtülü operasyonların devlet içi yansımalarında anahtar rol oynuyorlar…

Hanefi Avcı daha önce söylediklerini, son ifadesinde de tekrar etti:

JİTEM'cilerin giriştikleri işleri üstlerinden habersiz yapmaları mümkün değildir…

Ana sorun işte budur...

YENİ ŞAFAK