Çağımızın temel inanç buhranlarından biri de hevayı ilah edinmenin felsefî bir temelde savunulmasıdır. Felsefe hiçbir zaman bunun için kullanılmamıştı…
Bir bunalım felsefesi olarak nitelenen "Nihilizm" bunun bariz bir örneğidir.
Alman filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche'nin (1900) dile getirdiği bu felsefî düşünce, Türkçe'ye hiç-çilik olarak tercüme edilir. Bu düşünceye göre, insanoğlu bütün geleneksel kurumları, değer yargılarını, dini, ahlakı ve hukuku herc ü merc etmeli ve kendisi dünyasını yeni baştan inşa etmelidir. birey, geleneğin, her türlü ahlâkî ve toplumsal kuralların baskısından kurtulmalıdır. Hatta Yaratıcı'yı da inkar ederek O'ndan (c.c.) gelenler yerine kendisi kural koyucu olmalıdır.
Nietzsche'ye göre Allah'ın reddedilmesi, geri dönülmesi mümkün olmayan bir durumdur. Allah'ın inkârıyla, bütün geleneksel değerler, doğruluk ve hakikat anlamlarını yitirecektir. Bu durum karşısında insanoğlu da yeni değerler üretmek zorunda kalacaktır. İnsan, bundan böyle, özgürlüğünü bir "üst insan" idealinde ortaya koyabilecektir. İnsanı kendi kendine unutturan dinin ve metafiziğin yerini bir değer yaratma dinamizmi alacaktır. Zayıflıktan ve onu konu edinen merhametten nefret eden bir ahlâk anlayışının ortaya konduğu bu felsefede üst insan, tam anlamıyla özgür olması yanında
Varoluşçu bir felsefe olan nihilizm, gerçekte insanı 'ol'durmayı mır yoksa 'öl'dürmeyi mi amaçladığı belirsizdir. Onun idealinin, insanı yüceltmek mi yoksa düşkünleştirmek mi olduğu açık değildir. Nihilizm, bir bunalım felsefesi ve hiççilik olarak, aslında, netliğe ulaşmamış ve bundan dolayı farklı şekillerde anlaşılan karmaşık söylemlerden ibarettir.
Nihilizm'de şuursuz bir yıkıcılık vardır. Nihilizm, olabilirliği ve insan fıtratını göz önünde bulundurmaz. Şimdinin umut verici değerlerini yıkarken geleceği karanlıkta bırakır. Bugüne daima kötümser ve karamsar olarak bakarken, bunun nasıl değişeceğini de göstermez. bu felsefede insan, onu kayıtlayan geleneksel değerler ve ideallerden, anlam dünyasından, maneviyattan uzaklaşırken, özgürleşir. Ama bu özgürlüğün ona ne getireceği de muammadır. O, sahip olduğu kudretle başkaları için değer koyucu konumunda olan bir efendi veya bir zorba olabilir. (Gürsoy, Kenan, “İlhâd”, TDV İslam Ansiklopedisi, XXII, 96; Erdem, Hüsameddin, "Nihilizm (Hiççilik, Yokçuluk)", Şamil İA .)
Modern dünyanın sorunlarından, dahası inanç bunalımlarından biri de humanizmdir. Batı humanizmi sahtedir. Batılı insan, küllî bir kavram olarak insanı yüceltmiştir. Ama, bu kavramsal olanın aksine, Afrikalı, Ortadoğulu insanları insan olarak görmemiştir. Batı humanizmi, aslında kendi egosunu putlaştırmaktır. Faşizm buradan nemalanmaktadır. Modern batı düşüncesi, insanı yüceltirken, onun fıtratını görmezden gelmiş, Rabb'ini unutan insan kendine ve çevresine de yabancılaşmıştır.
Rabb'ini unutan insan, neden kendi fıtratına ve içinde yaşadığı dünyaya yabancılaşmaktadır?
Çünkü, Allah'ın varlığını inkâr, ahlak ve toplum düzeni alanında herkesçe benimsenmesi gereken değerler dizisi ve ilkelerin olmadığı noktasına gitmektedir.
Allah (c.c.), Hakk'tır. Mutlak hakikatin, mutlak doğruların, mutlak adalet ve iyiliğin kaynağıdır. Mutlak değerlerin varlığının garantisidir. Çünkü mutlak ilim ve hikmet sahibi, Mutlak adil ve iyi olan Allah'ın varlığına inanç, aynı zamanda izafî olmayan, değişmez ahlakî ilkelerin de varlığına inanmaktır. Allah'ın inkarı ise her şeyin göreli, değişken ve arızî olduğu sonucuna götürmektedir. Bu durumda, bir ahlakî kuralın olup olmamasını, insanların göreli bakışları belirliyor, demektir. Aşırı bireyci bir toplumda da bu göreli manzumelerin bir geçerliliği olamaz.
İnancını yitirmiş olarak karamsar bir gözle topluma bakan insan, sadece menfi olanı görecektir. Bu topluma ve geleneğe eleştirel olarak bakmaktan çok farklıdır. Tepkiseldir ve yıkıcıdır.
Otorite ve düzen fikrini reddeden bu yıkıcı nazar, ancak insanların gizli eller tarafından manipüle edilmesine ve sömürülmesine hizmet edecektir. Bu bakımdan, Nihilizm, bir boşluk içine düşmüş Batı insanının lüksüdür. Doğulu toplumlar içinse nihilizm, yokoluşa sürüklenmektir. Batılı olmayan dünyanın Batı'ya tamamen teslim olmasına yol açacaktır. Çünkü istismarcıların irfan ve sağduyu sahibi insanları değil uyumsuz, gayr-i memnun, şiddet yanlısı ve anarşist grupları, kendi emellerine göre kışkırttığı, kullandığı ve operasyon yapmak istediği toplumları onları da kullanarak karıştırdığı görülür.