Ersin Çelik / Yeni Şafak
İmamoğlu ve Yavaş neden cesaret edemediler?
Meral Akşener, masayı devirirken CHP’den iki ismi çekip almak istedi. Bu zamana kadar üzerlerinde “hak iddia” ediyordu zaten. Ancak ne Mansur Yavaş ne de Ekrem İmamoğlu hem Akşener’in hem de muhalif genç seçmenlerin kendilerinden bekledikleri cesareti gösteremediler. Açıkçası Kemal Kılıçdaroğlu kadar cesur olamadılar.
İmamoğlu ve Yavaş, Akşener’in kendilerine yaptığı çağrıdan 9 saat sonra (23.40) aynı anda Twitter’dan bir mesaj yayınladılar. Her iki başkan da Kemal Kılıçdaroğlu’nun iradesini desteklediklerini vurgularken, Meral Akşener’in masaya dönmesi için çalışma içinde olacaklarının işaretlerini verdiler.
Ancak iki mesajda önemli “ton” farkları var…
Yavaş’ın açıklamasındaki, “Temennimiz, Millet İttifakı’nın tüm paydaşlarıyla yoluna devam etmesidir” ifadesini; “Akşener’i Altılı Masa’ya döndürelim, süreç kaldığı yerden devam etsin” şeklinde yorumlayabiliriz.
Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasındaki “Millet İttifakı’nın, eksilmeden çoğalarak büyüyeceğinden şüphem yoktur” ifadesinden ise “Akşener dönsün ve masaya yeni partiler de dahil olsun” anlamı çıkıyor. Ekrem İmamoğlu’nun hep böyle bir gayreti vardı zaten. Meral Akşener ile Pervin Buldan’ı bir araya getiren isim olarak iki siyasi ucun ortak adayı olmak istemişti.
Yapılan açıklamalardaki “ton farkı” masaya oturma ihtimali doğan HDP, TİP ve SOL Parti oluyor. Bu nedenle de Yavaş masanın ya da Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “sofranın” genişlemesinden yana değil. Ton farkı ve genişleme karşıtlığı, milliyetçi Mansur Yavaş’ı rahatsız eder mi ve CHP’de bir krize neden olur mu? Bu soruların yanıtını önümüzdeki günlerde, Kılıçdaroğlu’nun sofrayı genişletme çalışmaları ya da İYİ Parti’nin masaya dönme ihtimali üzerinden göreceğiz.
Peki İmamoğlu ve Mansur Yavaş kendilerine duyduğu büyük güveni tüm Türkiye’ye deklare eden Akşener’in açmak istediği yola neden girmediler? Yani Cumhurbaşkanı adayı olma fırsatını neden geri çevirdiler?
İki başkanın da Twitter paylaşımlarının altına yazılanları okudum. Kendilerine büyük bir öfke var. Özellikle de muhalif gençler… Önce, “Meral Mommy” diye göklere çıkardıkları Akşener tarafından yarı yolda bırakıldılar. Ardından da sosyal medyada, sözlüklerde, forumlarda ve ortamlarda “hangisi Cumhurbaşkanımız olsun acaba” diye övündükleri İmamoğlu ve Yavaş tarafından hayal kırıklığına uğratıldılar. Muhalefet tabanında oluşan siyasi travmayı önümüzdeki günlerde çokça tartışacağız.
Lakin Ekrem İmamoğlu, adaylığın altın tepside sunulmasını beklediğini gösterdi. Bir yıl öncesinden başlayarak büyükelçilerle görüşen, Karadeniz turuna çıkan, seçmeninden tepki görmesine rağmen bu uğurda meydan okumaya girişen, son dönemde ise cuma namazı merkezli şehir programları yaparak halkla buluşan kendisiydi. Tüm bu ziyaretleri Cumhurbaşkanı adaylığına kamuoyu oluşturmak için yaptığını kimse inkâr da iddia da edemez. İmamoğlu şehir şehir dolaşırken hem bir rüzgâr hem de beklenti oluşturdu. Öyle ki “CHP istemezse bir milyon kişinin imzası ile Cumhurbaşkanı adayı olacak gücü buldu” yorumları bile yapıldı. Saraçhane’de Kılıçdaroğlu’ndan habersiz düzenlenen mitingde özgüveni yüksek, kararlı ve iddialı bir İmamoğlu vardı oysa. Akşener de o mitingde İmamoğlu’nun elinden tutmuş ve çekilen fotoğrafı “85 milyon senin yanında” notuyla paylaşmıştı. Bu bir ilandı aslında.
Peki ne oldu da İmamoğlu, Akşener’in peşinden gitmedi? Beklentileri niçin yok saydı? Siyaset ve adaylıklar hep bir hesap kitap aynı zamanda. İmamoğlu aday olsa bir kere bulunduğu makamı terk edecekti. Üstelik hem partisine bayrak açacak hem de “Aday benim” diyerek kapıları kapatan ve bu tutumuyla Akşener’in masayı terk etmesine de sebep olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu karşısına alacaktı. Böyle bir ortamda aday olacaktı ama seçilmesi garanti olmayacaktı. Aynı Ekrem İmamoğlu ikircikli tavrını devam ettiriyor. Hâlâ bir umut ibrenin son anda kendisine dönmesini bekliyor. Ancak cesaret edemiyor. Dört yıllık İBB Başkanlığı döneminde kendine yaptığı adaylık yatırımı boşa mı gitti peki? Bence değil. Hesaplar 14 Mayıs sonrasına kayacak. Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu kaybederse olağanüstü kurultay gündeme gelecek ve İmamoğlu için CHP Genel Başkanlığı kapısı aralanmış olacak.
Bu arada asıl sağlamcı, garantici ve denge siyasetçisinin Mansur Yavaş olduğunu da görmüş olduk. İYİ Parti kulislerinde “Meral Akşener, masaya dönmeye ikna olursa Mansur Yavaş etkisiyle olur” diyenler var. Böyle bir dönüş gerçekleşirse Mansur Yavaş’ın bir sonraki koltuğu da şekillenmiş olur.
Önümüzdeki 70 gün ve 14 Mayıs sonrası, birçok gelişmeye gebe. Bekleyip görecek ve tartışacağız.