Adem Özköse, yargı sisteminin yeni mağduru Eyüp Taş’ın yaşadıklarını köşesine taşıyor:
Eyüp Taş kendi akranları gibi üniversite hayalleri kuran bir lise öğrencisidir. 2019 yılının 8 Ekim gecesine kadar hayatı normal seyrinde devam ederken gece saat üçte ailesiyle birlikte kaldığı evin kapısı şiddetli bir şekilde vurulmaya başlar. O sırada ders çalışan Eyüp gece vakti bu şekilde kapıya vuranların kimler olduğunu anlayamadığı için tedirgin bir şekilde kapıya yönelir. Kapıyı açar açmaz maskeli 8 adam ellerindeki silahlarla eve girerler ve Eyüp ile babasını yere yatırırlar. Annesi, kardeşleri, anneannesi evde misafir olan astsubay eniştesi korkuyla uyanmışlardır ve herkes neler olup bittiğini anlamaya çalışmaktadır.
Maskeli ve silahlı adamların yanında sivil giyimli biri kadın 3 kişi daha vardır ve içlerinden biri “Eyüp Taş kim?” diye sorunca Eyüp yatırıldığı yerden “ben” diye cevap verir. Bunun üzerine sivil giyimli kişi Eyüp’e “Hakkında DAİŞ üyesi olmaktan savcılık tarafından yürütülen bir soruşturma var.” der. Eyüp DAİŞ’in ne demek olduğunu bilmediği için neyle suçlandığını uzun bir süre anlayamaz. Polisler evi aradıktan sonra birlikte emniyete gideceklerini söylerler. Eyüp üniversiteye hazırlandığı test kitabını kapatır ve elleri kelepçelendikten sonra polislerin kolları arasında Vatan Emniyet’e götürülür. Eyüp hala DAİŞ’in ne olduğunu anlayamamıştır. Fakat evden aşağı inince sokakta gördüğü akrepler ve polis arabaları nedeniyle başına çok kötü bir şey geldiğini tahmin etmektedir.