İmam Hatip tecrübesinin Pakistan’a taşınması

Serdar Demirel

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Pakistan ve İran’ı kapsayan geçen haftaki gezisi birçok açıdan önemliydi.

Küresel oyun kurucu güç merkezlerine yakın olduğu bilinen medya organlarının “Türkiye eksen değiştiriyor” içerikli alarm zilleri çalan yayımları; bir yerlere “Uyanın” mesajı gönderdiği gibi, bir yerlere de “Ayağınızı denk alın” tehdidine ayarlıydı.

Başbakan’ı, Dışişleri Bakanı’nı basın toplantılarında her defasında “Türkiye eksen değiştirmiyor” açıklamasını yapmaya itti bu yayımlar. Batı’daki bu telaş, bir yerlerde yine düğmeye basılabilir, endişesini besliyor açıkçası. Bu nedenle de mesele önemlidir ve genişçe ele alınmayı hakediyor.

Ama ben, bugün, sözü Başbakan’ın Pakistan ziyareti esnasında gündeme gelen “İmam Hatip tecrübesinin Pakistan’a taşınması” meselesine getirmek istiyorum. Kanaatimce bu konu yukarıdaki “eksen” tartışmalarına dair de bir fikir vermektedir.

Önce o geziye katılan iki gazetecinin konuyla ilgili gözlemlerini meseleyi açıklığa kavuşturmak için aktaralım. Sonra da kendi kanaatlerimizi paylaşalım.

Sabah yazarı Erdal Şafak, görüşmeler sırasında Pakistan tarafının, ülkelerinde fanatizmin medreselerde yeşermesinden, terörün medreselerden beslenmesinden yakınıp, Türkiye'deki İmam Hatip liseleri modelinden yararlanmak istediklerini söylediğini aktarıyor.

Başbakan Erdoğan Türkiye'deki bu okulların dini eğitimin yanı sıra normal liselerin müfredatını da uyguladığını, böylece mezunlarının başka alanlarda da kariyer yapabildiklerini anlatmış, Pakistanlı muhataplarına.

Şafak’ın şu yazdıklarının da altının önemle çizilmesi gerekiyor, medreselere dair şabloncu yaklaşımı göstermesi açısından:

“Bize aktarılan bilgiye göre, bu açıklamalardan sonra Pakistan yönetiminin, hepsi de başına buyruk medreselerin yerine devlet denetimindeki din okulları sistemine geçmek için Türkiye'deki imam hatip liselerini yerinde inceleme isteği iyice pekişti.” (Sabah: 26-10-2009)

Aynı geziye katılan Taha Kıvanç da konuyla ilgili şunları paylaşmış okurlarıyla:

“Başbakanlar arası görüşmede Tayyip Erdoğan'ı en fazla sevindiren, evsahibi ülkenin başbakanının, “Sizdeki İmam Hatipler bizim için de çözüm olabilir mi?” sorusuyla karşılaşmasıydı. “Ben de oradan mezunum” dedikten sonra bizdeki İmam Hatip liselerinin özelliklerini özetleyivermiş Başbakan Erdoğan...

Hint Altkıtası'nda bir zamanlar dünyaya 'örnek' olmuş bir medrese geleneği var; Nizamiye Medresesi ve Deoband'taki Dar-ul Ulum bunların en bilinenleri... Anladığım kadarıyla, son zamanlarda önüne gelen 'medrese' adıyla okul açmış, iş çığırından çıkmış... Dini ilimleri bugünün bilim dersleriyle birlikte okutan bir kuruma ihtiyaçları var Pakistan'ın ve anlaşılan bizdeki uygulama taklit edilebilir geliyor...

Pakistan Eğitim Bakanlığı uzmanları son birkaç yıldır İmam Hatip Okullarının Pakistan'da nasıl hayata geçirilebileceği üzerinde kafa yoruyorlar.

'Daha aydınlık bir Pakistan' için çare, din ile modern bilimi aynı çatı altında meczeden bir eğitim anlayışı olabilir gerçekten...” (Yeni Şafak: 27-10-2009)

Evvelemirde şunu söylemeliyim; yukarıdaki geniş alıntılardan anlaşılacağı üzere, Pakistan toplum yapısında medreselerin oynadığı rol pek bilinmiyor.

Pakistan eğitim sisteminde İmam Hatip sistemine benzeyen bir uygulama başından beri var çünkü. Gerek normal liselerde gerekse üniversitelerde uzmanlık alanıyla ilgili derslerin yanında öğrencilere dinî içerikli dersler de okutulmaktadır.

Meselâ siyasal bilimlerde, sosyoloji alanında okuyan öğrenciler dinî içerikli dersler de almak zorundalar. Bir nevi İmam Hatip liseleri tecrübesi yani.

Daha da önemlisi, geçenlerde iki canlı bombanın hedef seçtiği İslâmabad’daki Uluslararası İslâm Üniversitesi; hem medreselerden hem de modern eğitim veren liselerden mezun gençleri bir araya toplamaktadır.

Normal liselerden gelen gençleri hedef alarak temel İslâmî bilgi disiplinleri, dinler tarihi ve dinler karşılaştırması okutmakta. Medreselerden gelen gençleri hedef alarak da; aynı dersleri okuttuğu gibi matematik, fizik, biyoloji ve sosyoloji gibi dersleri vermekte, böylece medreselerde verilmeyen modern ilimler okutulmaktadır.

Amaç; medrese-mektep çatışmasının önüne geçmek, hem dinî ilimlerde hem de modern ilimlerde bilgiyle donatılmış yetenekli gençler yetiştirmektir.

Bu tecrübeye sahip bir Pakistan’ın İmam Hatip tecrübesine fazla ihtiyaç hissettiğini sanmıyorum.

Pakistan’da sorun daha derinlerde. Türkiye’de bile başarısı tartışmaya açık bir modelle çözülmekten de öte.

Gelecek yazıda kaldığımız yerden devam edeceğiz inşaallah...

VAKİT