Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesinde yazdığı İmam Hatip Okullarıyla alakalı iki analizini birleştirip ilginize sunuyoruz:
Maalesef… bizim camiadan, okullarımızla ilgili olumsuz algı oluşturulmasına yönelik fütursuzca yazan, çizen ve konuşan o kadar çok ki... Bu şahıslara cevap vermeye kalkışsak işimizi yapamaz hale geleceğiz.
Çocuklarını imam hatip liselerine göndermek istemeyenler veya gitmeye ikna edemeyenler ya da hayal dünyalarında toplumun ve çocukların gerçekliklerinden uzak kalanlar bu okullarla ilgili devamlı olumsuz bir algı üretmekte, kendilerine geçerli mazeretler bulmaya çalışmakta ve kamuoyuna mazeret olarak bunları sunmaktadırlar.
İslâmî hayat tarzındaki en küçük bir aksaklıktan küresel ölçekte en büyük bir hatanın dahi faturası bu okullara kesilmekte. Soldakiler bilinçli, sağdakiler bilinçli veya bilinçsiz bu mübarek ilim yuvalarını itibarsızlaştırmak için çaba göstermektedirler. Sanki başka alternatif varmış gibi bu okulları karalamanın derdine düştüler. Öğrencilerini tahkir etmekten başka mühim bir katkıları yok maalesef. Halbuki Rabbimiz o kadar güzel imkânlar vermiş ki, 1 milyon 358 bin 872 öğrenci için neler yapabiliriz konusunu gündeme alıp bir şeyler yapsalar mesele kalmayacak. Akademik başarıları üzerinden yargılanan, kötümser olarak çizilen tablolardan özgüvenlerine kastedilen nesiller... Bu hususta topyekûn bir zihin dönüşümüne ihtiyaç olduğu malumunuz. Sizlerin sık sık vurguladığı İHL-Diyanet-İlahiyat. Bu üç kurum da birbirini eleştirmekten ve didişmekten artık vazgeçip ortak iş yapmayı arttırmadıkça şikâyet bitmeyecek...
“Anadolu imam hatip liselerinin yüzde 47.69’u boş kaldı” ifadesi
Liselere geçişle ilgili yerleştirmeler planlanırken il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından Anadolu liseleri, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde olduğu gibi imam hatip liselerinin kontenjanları da yerleştirmelerde kolaylık sağlamak, öğrencilerimize daha geniş tercih imkânı sunmak ve hiçbir öğrenciyi mağdur etmemek amacıyla; okulların fiziki kapasiteleri zorlanarak ve bazı bölgelerde ikili eğitim yapılması da planlanarak toplam kontenjanın tedbir amaçlı olarak mevcut kapasiteden daha fazla girildiği bir gerçektir. Öte yandan il merkezlerinde olduğu gibi her bir ilçede vatandaşın talebini karşılamak ve çocuklarının imam hatip okullarında eğitim alma hakkını temin etmek için ilçe merkezlerinde de okul açılmış ve tercih imkânı sağlanmıştır. Kontenjan artışında bu durum da göz önünde bulundurulmalıdır... Eğitim planlamasındaki tedbir amaçlı yapılan bu planlama üzerinden bardağın boş kısmını görüp dolu kısmını görmeyerek imam hatip liselerine yerleşen toplam 139 bin 135 öğrenciyi göz ardı ederek olumsuz bir algı oluşturmak ile yapılmak istenen durum izahtan varestedir.
Bu durum, imam hatip okullarının kontenjanlarının boş kaldığı, imam hatiplerin tercih edilmediği ya da bu okulların boşaldığı gibi öne çıkarılan çarpıtmalarla sunulması art niyetli bir yaklaşımdır. Kaldı ki aşağıda da verildiği üzere geçen yıl ve bu yıl karşılaştırması yapıldığında Anadolu imam hatip liselerine kayıt yaptıran öğrenci sayılarında büyük bir farkın olmadığı görülecektir.
2017 yılı ortaöğretim kurumlarına geçiş sistemine göre Anadolu imam hatip liselerine 151 bin 840 öğrenci yerleşmiştir. 2018 yılı ortaöğretim kurumlarına geçiş sisteminde ise Merkezi Sınav Puanı ile 28 bin 486 (yüzde 99.12), sınavsız yerel yerleştirmelerde ise 111 bin 429 olmak üzere toplam 139 bin 915 öğrenci Anadolu imam hatip liselerine yerleşmiştir. Bu yerleşme oranının geçen yılki rakamlara yakın olduğu, dolayısıyla imam hatiplerin seçilmediği bilgisinin doğru olmadığı görülmektedir.
Merkezi yerleştirme sınav sonucunda öğrenciler, almış oldukları puanlara göre istedikleri herhangi bir okul türünü tercih etmişlerdir. Buna göre kontenjanların yüzde 99.12’si dolmuş ve 28 bin 486 öğrenci sınavla öğrenci alan imam hatip liselerine yerleşmiştir. Kalan çok az sayıdaki boşluk ise sınavla hafız öğrenci alan okullarda hafız öğrenciler için tahsis edilen kontenjanlardır…
Yine malum şahsın “istediği yere yerleşemeyen öğrencilere verilen ikinci, üçüncü tercih hakkıyla bu kontenjanın muhtemelen bir kısmı daha dolduruldu. İlk tercihlere bakıldığında belli ki imam hatipler tercih edilen okullar arasında değil” ifadelerine gelince: Kendisinin, tercihlerde hiçbir zorunluluğun olmadığını, öğrencilerin kendi tercihleri ile istedikleri okul türlerine gittiklerini bilmeyecek kadar konuya uzak olduğu anlaşılıyor. Çünkü ikinci ve üçüncü tercih haklarında “doldurma”nın aksine özel okullara veya başka okul türlerine geçişten dolayı ilk yerleştirmeden sonra bir miktar (6 bin 300 kadar) öğrencinin ayrıldığını da kendisine anlatmak gerekir. Bu da öğrenci hareketliliği açısından makul bir sayıdır.
İmam hatipler başarısız öğrencilerin mecburiyetten gittiği okullara dönüştü” iddiası ve “Üniversiteye öğrenci gönderen okul türleri sıralamasında sosyal bilimler lisesi yüzde 67.02 ile birinci, fen liseleri yüzde 52.81 ile ikinci, Anadolu liseleri yüzde 42.92 ile üçüncü, imam hatipler yüzde 24.94 ile dördüncü sırada yer alıyor” şeklindeki tespit:
Israrla imam hatip okullarını diğer okul türleri ile karşılaştırmak özellikle fen ve sosyal bilimler liseleri ile karşılaştırmak bir diğer art niyet gösterisidir. Bu okul türleri birbirinin alternatifi olmayan ve kendine özgü özellikleri olan okullardır. Fen liseleri ve sosyal bilimler liseleri salt akademik kaygıyla velilerin çocuklarını gönderildikleri okullar olurken imam hatip liseleri için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Velilerin bu okullardan beklentileri çok farklılık arz etmektedir. İmam hatip liseleri kuruluşundan bugüne salt akademik beklentileri karşılamak için açılan okullar değildir. Bunu başta ifade etmek gerekir. Bu okulların tarihine bakıldığında yakın tarihimizdeki işlevi ve mezunlarının ortaya koydukları sosyal, siyasal ve toplumsal roller bunun en büyük göstergesidir. Halkımızın nazarında da imam hatip okulları millî, mânevî ve ahlâkî değerlerin öne çıktığı, akademik kaygıyla birlikte öğrencilerin temel İslâm bilimlerinde de belirli bir müfredatı almalarının istendiği okullardır. Bu nedenle imam hatip liselerinde akademik başarı düzeyi çok farklılık arz eden öğrencilerin varlığı kaçınılmaz bir durumdur. Dinini öğrenmek isteyen hiçbir öğrenciyi de senin akademik başarın düşük diye okulun kapısından göndermek hem eğitim açısından hem de inancımız açısından hiç uygun değildir. Mezun olduktan sonra da bu öğrencileri salt akademik kaygıyla gelen öğrencilerin okulların mezunları ile mukayese etmek çok yanlıştır. İlla ki mukayese edilecekse artık bu yıldan sonra sınavla öğrenci alan okulları kendi arasında mukayese etmek veya önceki yıllarda aynı puan aralığında veya yüzdelik dilimle öğrenci alan okulları kendi arasında mukayese etmek en makul ve adil olanıdır. Maalesef imam hatip liselerine karşı olumsuz bakan veya bu okullar hakkında olumsuz bir algı oluşturmak isteyen insanlar sırf bu güzide kurumları karalamak için adalete ve hakkaniyete riayet etmeden ahlâkî olmayan yollara başvurulmaktadır.
Aynı şekilde ortaöğretimdeki bu okul türlerindeki öğrenci sayıları, Türkiye genelindeki oranları, okul türlerine yerleşen öğrencilerin merkezi yerleştirme ya da yılsonu başarı puanı gibi çoklu değişkenleri göz önünde bulundurmadan karşılaştırmak bilimsel olmayan, önyargıları desteklemek için çok farklı zorlamalara, -yukarıda imam hatip liseleri lisans düzeyindeki başarı oranlarını değiştirme örneğinde olduğu gibi- yalanlara başvurarak yapılan aldatıcı bir haberciliktir.
Sınav sonuçları ile ilgili duruma gelince;
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından resmi olarak açıklanan 2018 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda;
Önceki yıllar da dâhil olmak üzere imam hatip liselerinden mezun olmuş 234.657 aday YKS’ye başvurdu. Öğrencilerden 37.087 lisans, 30.495 ön lisans, 21.453 açık öğretim fakültesi olmak üzere %37,94 oranla toplam 89.035 öğrenci üniversitelere yerleşmiştir.
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı okullardan 1.044.011 aday YKS’ye başvurdu. 229.922 lisans, 114.396 önlisans, 66.278 açıköğretim fakültesi olmak üzere %39,33 oranla toplam 410.596 öğrenci üniversitelere yerleşirken Mesleki ve Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı okullardan 852.745 aday YKS’ye başvuruda bulundu. 42.423 lisans, 145.668 önlisans, 54.476 açıköğretim fakültesi olmak üzere % 28,45 oranla toplam 242.567 öğrenci üniversitelere yerleşmiştir.
Türkiye genelinde toplamda 2.381.412 aday YKS’ye başvurdu. 394.945 lisans, 316.037 önlisans, 146.258 açıköğretim fakültesi olmak toplamda %36 oranla 857.240 öğrenci üniversitelere yerleşmiştir.
Netice itibari ile AİHL öğrencilerinin yüksek öğrenime öğrenci yerleştirme (%37.94) oranı Türkiye ortalamasından (%36)’dan da yüksek olduğu ortadadır…
…İmam hatip okullarının belli bir siyasal kesimin okulları gibi sunulması:
Toplumun her kesiminden öğrenci alan, Türkiye’nin neredeyse tüm ilçelerinde halkın talepleri doğrultusunda açılan, veli ve öğrenci tercihleriyle varlığını sürdüren bu okulların siyasal anlamda da Türkiye gerçekliğini yansıttığını düşünmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır…
Yapılan haberlerde halk nezdinde imam hatip okullarına aşırı bütçe ayrıldığı diğer okul türlerinin ödeneklerinin de bu okullara kaydırıldığı gibi ısrarlı yalan bilgilere başvurulmaktadır. Yine burada hileye başvurarak Türkiye geneli oranları ve sayıları dikkate alınmadan bütçeden fen lisesi binası için ayrılan ödenek ve imam hatip liseleri için ayrılan ödenek karşılaştırmaları yapılmaktadır. Sonrasında da imam hatiplere daha fazla ödenek ayrılmaktadır gibi yalan haberlere başvurulmaktadır. Oysaki Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı diğer okul türleri –sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri vb.- de dikkate alındığında ya da Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı okul türleri bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda durumun tamamen çarpıtma olduğu görülecektir. Diğer yandan hangi Genel Müdürlüğü’ne ne kadar ödenek ayrıldığı, bunların ne kadarının kullanıldığı gibi teknik hususlar kamuoyu ile paylaşılan ve denetlenebilen hususlardır.
Yukarıdakilerden hareketle imam hatip okulları iddia edilenin aksine hem tercih edilmesi, hem eğitim beklentilerini karşılaması, hem de sınav sonuçları ile halkımızın teveccühünü kazanmıştır. Cumhuriyet dönemi boyunca da okulların kapatılmasını isteyenlere rağmen halkın talepleri doğrultusunda -bazı dönemlerde engellemeler, baskılarla kesintiler yaşatılsa da- varlığını korumuş ve korumaya da devam edecektir…