İletişim Çağı’nın yalnız insanları

Hayat aslında üzerinde düşünülüp anlamı keşfedildikçe değerlenir. Çünkü anlam varlığın ruhudur ve anlamsız bir insan ıssızlaşırken anlamın terk ettiği bir dünya da çöle döner.”

Adem Özköse’nin yazısı:

İLETİŞİM ÇAĞI’NIN YALNIZ İNSANLARI

Bugün insanların büyük bir arzuyla görünmek, fark edilmek istemelerinin kökeninde aslında korkunç bir yalnızlık mı yatıyor? Dijital devrimle birlikte bu denli gelişen iletişim imkânlarına rağmen insan kendini gün geçtikçe niçin daha çok sahipsiz ve ıssız hissediyor?

Kendi içinde ciddi paradokslar barındırsa da bu sorular uzun zamandır benim de zihnimi kurcalıyor. Düşünebiliyor musunuz; varolmak artık sosyal medyada görünmeye indirgenmiş durumda. İnsanlar, özellikle de yeni nesil takip edilebildiği, beğenildiği veya sosyal medyada görünebildiği kadar kendini gerçek hissediyor. Güzel bir şeyle karşılaştığımızda ondan ilham almak, kalbimizi o güzellikle doldurmak yerine onu nasıl fotoğraflaştırıp paylaşabilirim duygusunu yaşıyoruz. Poz vermek gerçeğin önüne geçerken geçmişte dünyayı, tabiatı aracısız görebilen insan artık hep bir ekrana, aracıya ihtiyaç duyuyor.

***

Yazının devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!