İlay Aksoy Suriyelileri asimile etmek için ‘S Kuşağı Platformu’nu kurmuş

Bir grup ırkçı arkadaşı ve İlay Aksoy’un Suriyelileri asimile etmeyi amaçladığını ve bir grup vatansever ile bu uğurda harekete geçtiğini söylesek! Daha da kötüsü: Suriyelileri Esed’e teslim etmeyi teklif ettiğini...

HAKSÖZ HABER

İlay Aksoy’un Suriyelilere olan nefretini İYİ Parti Fatih Belediye Başkanlığı Adayı olduğu zamanlar astırdığı afişlerden hatırlıyoruzdur. İlay Aksoy o gün ve sonrasında ırkçılığı ile özellikle de Suriyeli muhaliflere duyduğu öfke ile gündeme gelir olmuştu. Bu arada hatırlatalım onun Suriyelilerin tamamını sevmediğini iddia edersek yalan söylemiş oluruz. Çünkü o bir Esedsever!

Korkusuz adlı vesayetçi gazetede yazan Ahmet Takan’a konuşan İlay Aksoy bakın Suriyeliler hakkında neler planlıyor.

Ahmet Takan yazısında giriştikleri konu için, “Bu platformun faaliyetleri... ve ele aldığı sorunlar, hem birey hem de topyekûn ülke olarak ölüm kalım meselesi adeta…”

Ahmet Takan hiç utanmadan olmayan olaylar ile ilgili plan ve programlarını şu nefret cümleleri ile açıklıyor,

Suriyeli mültecilerin başımıza açacağı belaları yıllardır kaleme alan bir gazeteci olarak “S” Kuşağı Platformu’nu kurucularından biri olan İlay Aksoy’dan duydum. İlay hanım, bu sorunlara kafa patlatan bir isim. Kısaca platformu şöyle tarif ediyor; “S Kuşağı Platformu siyaset üstü bir oluşumdur. Açılımı ise ‘Sığınmacılar Kuşağı’dır. Tamamen gönüllü, siyasi oluşumlardan uzak, Türkiye’nin geleceği konusunda haklı kaygıları olan bir grup vatansever tarafından kuruldu. Platformumuzun amacı; ülkemizde geçici koruma kapsamında barındırılan 2 milyonunun üzerindeki 18 ve 18 yaş altındaki Suriyeli çocukların ve gençlerin, kayıp bir nesil olmamaları için gerekli tedbirlerin şimdiden alınmasıdır. Bu tedbirlerin alınmasını istememizdeki sebep ise; Türkiye’nin maruz kaldığı stratejik göç karşısında, ilerleyen zamanlarda büyük demografik, sosyolojik, ekonomik, güvenlik ve ülke sınırlarımızı bile tehdit edecek kadar ciddi sorunlarla karşılaşacağımızı şimdiden ön görmemizden kaynaklanmaktadır.”

Esedsever İlay Hanım, “Türkiye’de doğan 700.000 civarında Suriye uyruklu bebek, hakları olan Suriye vatandaşlıklarına kavuşamamıştır… Diplomatik engel milyonlarca çocuğun hem vatandaşlık statüsüne ve kimliklerine kavuşmasına engel olmaktadır.” Derken Suriye’de milyonlarca insanı yerinden eden ve yüz binlercesini katleden katili görüp bilmiyor mu? Elbette biliyor hatta onu “lider” olarak görüyor. Yoksa bu tarz cümleler kurup Suriyeli ırkçılığı ve nefretinde bulunur muydu?

İlay Hanım öyle bir cümle kuruyor ki mantığını anlamak ve izah etmek için ya ‘kâhin’ olmak ya da ‘fail’ olmak gerekiyor ben ikisinden de beri olarak olduğu gibi onun sözlerini aktarıyorum:

Bu sorun, resmî makamlarda veya kamuoyunda henüz gündeme gelmemiştir. Ancak milyonlarca çocuğun öz vatanının kimliğine veya vatandaşlığına kavuşamaması ileride Türkiye’yi uluslararası arenada, insan hakları konularında, tıpkı Ermeni mezaliminin soykırım yalanına dönüşmesi gibi, yeni yalan iddiaları ve algı kampanyalarıyla karşı karşıya getirmesi kaçınılmazdır. Unutmamak lazım ki Batı’nın ülkemizle ilgili her daim B, C, veya D planları hazırdır.”

İlay Hanım yukarıdaki cümlesini şu kısımda ne dediğini açıklar gibi oluyor ama ‘zan altında bırakmak doğru olmaz’ okuyucunun yorumuna bırakıyorum ve aktarmaya devam ediyorum:

“Türkiye’de onuncu yılını tamamlayan ve yıllar ilerledikçe anavatan olan Suriye’de geride bırakılan, özellikle miraslardan doğan mal ve mülkler konusunda mağduriyetler yaşanmaya başlanınca vatandaşlık, kimlik ve ilaveten mülkiyet konusunda hak talep edememek Türkiye’ye karşı ve nihayetinde Türkiye sınırları içinde bulunan yüksek sayıdaki Suriyeli nüfusun, Türk halkına karşı kaçınılmaz bir öfkeye, derin bir kutuplaşmaya, suçlamaya ve nihayetinde şiddete neden olacaktır.”

İlay Hanım Türkiye’de ikamet altında olan Suriyelilerin bilgilerini katil Esed Rejimi ile paylaşmayı amaçladığını ve bu konuda çalışmalar yapılması gerektiğini şu sözlerle aktarıyor.

“Her iki devletin İçişleri Bakanlığı ve Göç İdare Birimleri ortak “geçiş komisyonu” kurarak Türkiye’de Geçici Koruma statüsündeki tüm kayıtların, Göç idaresinde, nüfus müdürlüklerinde “beyan esas” verilen ve onaylanan tüm kimliklerin, diplomalar, doğumlar, ölümler, evlilikler, boşanmalar, mahkûmlar, yetim ve öksüzler, haklarında yasal işlem yapılmış olanlarla, Türk vatandaşlığına geçenler, sonradan yapılan isim değişiklileri gibi tüm bilgiler, Suriye devletiyle derhal paylaşılmalıdır ki, idari işlemler Suriye devleti tarafından başlatılabilsin.”

İlay Hanım Suriyeli çocukların ilerde terör örgütü kuracaklarını bilen bir Şaman olarak bakın neler söylüyor Suriyeli çocuklar ve güven duymadığı Türkiye toplumu için,

“Ülkemizde 12 yıl mecburi eğitim olmasına rağmen sadece 600.000 civarında çocuk resmi eğitim görmekte. Okullarımızda devamsızlık şartı kaldırıldığından dolayı bu rakamlardan da esasında tam emin olamayız. Bu durumda 1 milyon 137 bin 502 çocuk, Türk eğitim sisteminin tamamen dışında kalmıştır. Böylelikle ülkemizde büyüyecek olan çocukların bizlerle ortak kültür, resmî dil ve ortak millî bilinci olmadığından “uyum” veya “entegrasyon”un kesinlikle mümkün olamayacağını ön görmekteyiz.

Ayrıca sadece bu durumdan bile yasalarımızın dışında hareket etmeleri, ileride toplum disiplinine karşı daha örgütlü olarak ve farklı boyutlarda çıkabileceklerini göstermektedir.”

Hadi tüm bu uydurma iddiaları ırkçılığın getirmiş olduğu öfke ile açıklayabiliyor ya da yorumlayabiliyoruz ama FETÖ’yü güçlendirecek bu gençler demek te neyin nesi,

“Bu kadar büyük bir kitle ülkemizde her ne kadar şu an “görünmez” ise yarın gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısı nedeniyle büyük kutuplaşmalara ve öfke patlamasına neden olacaktır. Şimdiden oluşan mahalle gettolarında mafya ve çete grupları yeni terör örgütlerin büyümesine ve henüz temizlenmemiş FETÖ bağlantılı yapılanmaların yeniden güçlenmesine kaçınılmaz zemin hazırlamaktadır.”

Üstelik Türkiye toplumu ile uzun geçmişi olan bir halkın 10 yıldır da bir arada yaşadığını gör-e-meyen belki de bu yüzden öfkelenen İlay Hanım Esedseverliğini yeniden hatırlatarak sorun çözücülüğünü ispatlamak istiyor. Tıpkı “Faşişt Almanya ve Komünist Rusya’daki” gibi topyekun sorun çözücülüğü ile olası sorunları aşmak istiyor,

“Bu sorunları ancak Suriye Arap Cumhuriyeti ile çözmemiz mümkündür. Çocukların geri dönüşleri özellikle yeni terör örgütlerin oluşmaması için acilen sağlanmalıdır. Türkiye ve Suriye Eğitim Bakanlıkları arasında yine ortak “Geçiş komisyonu” kurulmalı. Türkiye’de alınmış eğitim diplomalarının denklik koşulları ve kriterlerini olgunlaştırmalı ve nihayetinde tanınması da sağlanmalıdır. Tüm çocukların (yetimhanelerde olanlar dahil) acilen Suriye eğitim sistemine yeniden millî bilincin oluşması için entegre edilmeli. Türkiye bu konuda gerekli lojistik ve kaynak gerektiren her tür desteği ilerleyen süreçte terör potansiyelini engellemek amacıyla ön görerek sağlamalı.”

Ben okurken insanlığımı sorguladım, yazarken de ‘insan’ olduğumu hatırladım. Peki siz okurken neler hissedeceksiniz?

Söz konusu yazıyı alıntılayarak retweet eden İlay Aksoy'un ilgili tweeti

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!