İlahiyatçılardan Peygamber Sahnesine Tepkiler

Bazı İlahiyatçılar Samanyolu'nda yayınlanan dizide bir ışık huzmesi şeklinde peygamber sahnesinin yer almasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Bünyamin Erul, özel bir televizyon kanalında yayınlanan dizide bir ışık huzmesi şeklinde peygamber sahnesinin yer almasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.  

Prof. Dr. Erul, asrımızda görsel malzeme ön plana çıktığı için kutsala dair her şeyin medyada yer almasının sıkıntılara yol açtığını belirterek, "Kutsallara saygı Kur'an-ı Kerim'in temel emirlerinden bir tanesidir. Hz. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa'ya, Kur'an-ı Kerim'e, Kabe'ye, meleklere saygı ve bunlarla ilgili konuşurken yazarken, bunlarla ilgili görsel bir malzemeyi teşhir ederken çok dikkatli olunması gerekiyor. İhmal edilen bir husus bu alanda ilahiyatçılardan, alan uzmanlarından mutlaka bilimsel destek alınması gerekiyor. Bu ihmal edildiği için biraz da fazla emek verilmediği için çeşitli kısa filmlerde de benzer şeyler karşımıza çıkabiliyor" diye konuştu. 

"Peygamberlerin ışık huzmesi şeklinde de olsa gösterilmesi yanlıştır"

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Erul, konunun çok titiz olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Peygamber efendimiz bizim her şeyden önce rol modelimizdir. Ama asla rol oyuncumuz değildir, rol oyuncusu olamaz. Buradaki yanlış, bizim İslamdaki peygamber anlayışımızın yeniden sorgulanması gerekiyor. Kur'an-ı Kerim'e göre Peygamber efendimizin Mekke'de Medine'de yaşadığı siret gerçekliğine göre doğru bir peygamber anlayışına sahip çıkmamız gerekiyor. Bu ve benzer filmler geçmiş yıllarda çeşitli velilerle ilgili yapılan filmlerde hep veliler gösteriliyordu. Son zamanlarda peygamberlerin ışık huzmesi şeklinde de olsa gösterilmesi yanlıştır. Bunun nereye kadar gidebileceğini de kestirmek zordur. Aslında böylesi bir görüntü bir başka ülkede olsa, bir Pakistan'da, Endonezya'da, Malezya'da olsa belki kitleler sokağa dökülebilirdi. Bu tür şeylere meydan vermemek lazım. Bu tür filmler daha çok Hristiyan kültüründeki Hz. İsa'yı gökten indirme sahnelerini çağrıştırıyor. Bizdeki peygamber anlayışı çok daha ulvi çok daha nezihtir. Peygamberimizden bahsederken, peygamberimizi anlatırken, filmlere dizilere konu edinirken çok daha dikkatli olmamız gerekiyor." 

''O bütün siretini, sünnetini, ilkelerini ortaya koymuştur"

İslamın erken asırlarında peygamberimiz hakkında hadisler uydurulduğunu anlatan Erul, günümüzde de zaman zaman rüyalar uydurulabilmekte olduğunu kaydederek, "Kasıtlı olarak yapılmasa bile böyle bir yanlışlık alay unsuru olabilmektedir. Ağır ifadeler var bunlar meydan vermemek gerekiyor. Peygamebirimiz üsve-i hasenemizdir, rol modelimizdir ve o bütün siretini, sünnetini, ilkelerini ortaya koymuştur. Bizim onu asrımıza çağırmaya kalkışmamız doğru değildir.  Onu kendimize çağırmak yerine, kendimiz ona layık olabilmek için çabalar ona gitmeye çalışırdık, bu hassasiyeti korumamız gerekiyor" açıklamasında bulundu. 

Doç. Dr. Bayındır

İstanbul Üniversitesi (İÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Servet Bayındır, Hz. Peygamberin dizide gösterilmesinin İslamın inanç esaslarıyla hiçbir ilgisi olmadığını belirterek, "Hatta İslamın tevhit anlayışına taban tabana zıttır. Hristiyanlar'daki Hinduizm'deki kendi tanrılarına atfedilen konunun bir anlamda Peygambere atfedilmesi söz konusu. Bu da İslama göre, İslamın inanç sistemine göre çok sakıncalıdır" dedi.

Samanyolu TV'deki Şefkat Tepe dizisindeki söz konusu sahneleri izlediğini anlatan Bayındır, Peygamberin ışık olarak yansıtılıp sanki bir ruh çağırma seansı gibi gösterilerdiğini savunarak, "Sanki 'Peygamberimiz şu anda halen aramızda yaşıyor. Peygamberimizi üzecek davranışlardan, konuşmalardan kaçının, yoksa Peygamberimiz üzülür, bizleri terk eder anlayışı ifade edilmeye çaşılmıştır" diye konuştu. 

 Bayındır, şöyle devam etti:

"Oysa ki eğer böyle bir şey olsaydı, yani sıkışıldığı zaman Peygamberimiz davet ediliyor, geliyor, insanların, Müslümanların problemini çözüyor olsaydı,  bunu sahabe yapardı, sonraki dönemdeki İslam alimleri yapardı, mezhep imamları yapardı. O kadar içtihat yapmışlar, problemlerle mücadele etmişler, problemlerin çözümü için çok sayıda fikir yürütmüşler ama hiçbiri şu işi 'Peygamberimize danışalım da Peygamberimiz bu problemi çözsün' dememiş. Dolayısıyla bu İslamın inanç sistemine aykırıdır. Nur halinde geliyor...Sanki İslam inancında varmış gibi bunları aşılamak, ima etmek asıl tehlikeli olan budur."

Hüseyin Hatemi

Prof. Dr. Hüseyin Hatemi de görüntülerin zevksiz hazırlandığını, inandırıcılığı olmadığını kaydederek, şunları kaydetti: 

" Diyelim ki Peygamberin teşrifi oldu, o sırada bu müziğin yeri ne. Bu bir suç değildir, ama tam bir zavallılıktır. Bu seviyeye düşmemeleri gerekirdi. Allah ıslah etsin demekten başka çare yok. Bu şekilde halkı kandırmak için 'Hazreti Peygamberi bu şekilde, filmde gelebilir, o zaman bizim Hizmet hareketimize niye gelmesin' demek istiyorlar. Artık o seviyeye düşürdüler işi. Hazreti Peygamber onlara twetleri katlayın, demiş olacak." 

Hatemi, bundan sonra devam edecekse bu sahnelerin çıkartılarak dizinin yayınlanması gerektiğini kaydederek, "Diyanet İşleri Başkanlığına görev verilmeli. Diyanet işleri Başkanlığı, dini bakımdan bu tür şeylerin halkın dini hislerini rencide ettiği için RTÜK'ten bunların çıkarılmasını istemeli, RTÜK de gereken cezayı televizyona vererek, sahnelerin çıkartılmasıyla yayınlanabileceğini bildirmesi gerekir" dedi.

Mesut Uçakan

Yönetmen, senarist ve yapımcı Mesut Uçakan ise dizide Hz. Peygamberin kamyonette ışık şeklinde göründüğü sahneyi anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Söyler misiniz bunun nesini savunabilirsiniz? Daha anlatırken gülenler oluyordur eminim. Ama ben ağlıyorum. Hem de Peygamberin her meclise ulu orta getirildiği güya kerametler teranesiyle indirip kondurulduğu, alaylara, eğlencelere malzeme yapıldığı böyle bir dönemde. Pes doğrusu!  Böyle karikatürize bir sahne çekmek hangi aklın, hangi seviyenin, hangi maksadın işi ben anlayamıyorum. Bu meseleye hoşgörüyle bakmam mümkün değil. Bu büyük bir vebal. Hatta büyük bir ihanet. Dinimize küfreden kadar onu alay konusu ettiren de suçlu olmalı değil mi?"

Doç. Dr. Muhittin Okumuşlar

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Muhittin Okumuşlar ise peygamber efendimizin, bir dizide rüyada görülmüş olarak gösterilse dahi, insanları yönlendirecek şekilde kullanılmasının doğru olmadığını söyledi.

Geçmişte bir takım kimselerin, insanları etkilemek ve güç elde etmek için gizem oluşturmaya çalıştığını vurgulayan Okumuşlar, "Dizideki görüntüler de gizem oluşturarak, insanları istismar etmek anlamına geliyor. Peygamberimiz adına yalan uydurmak büyük günahtır. Söylemediği birşeyi söyleme, onun adına yalan uydurmaktır. Efendimizin bu şekilde görülmesi, rüyaya gelmesi ve bilgi vermesi imkansızdır. Dolayısıyla kim; 'Peygamberimiz geldi, şöyle söyledi, böyle dedi' gibi bir şey söylerse bu kendi adına yalan uydurmaktan daha öte bir şey. Bu dinde kabul edilemez ve yasaktır" şeklinde konuştu.

TİMAV Genel Başkanı Ecevit Öksüz

Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Ecevit Öksüz,  Samanyolu TV'deki Şefkat Tepe dizisinde, zor durumda olan bir timin Hz. Peygamber'den yardım talep ettiğine dair algı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Müslümanlar, yardımı Allah'tan diler. Efendimiz, bir insandır. İnsan olarak bu dünyaya gelmiştir. Peygamberlik görevini ifa etmiştir. İslam dini tamamlanmıştır ve Efendimiz de vefat etmiştir. Dolayısıyla güncel olaylarla ilgili veya dünyaya, dine dair Müslümanların yapması gereken Efendimiz hayattayken buyurdukları, hadisler ve Allah'ın bize gönderdiği ayetler çerçevesinde dini yaşamaktır. Diğer taraftan efendimizin ışık şeklinde, salavatlar eşliğinde bir ortama getirilmesi, bunun bir diziye konu edilmesi Rasulullah'a saygısızlıktır. Efendimizi ışık hüzmesi şeklinde getireceksiniz, kamyona bindireceksiniz, kamyonu hareket ettireceksiniz, tekerin önüne biri yatacak ve Efendimizin üzerinde olduğu kamyon orada duracak... Böyle bir senaryoya Efendimizi konu edinmek İslam'ın ruhuna aykırı olduğu gibi Efendimize de saygısızlıktır."

Latif Selvi 

Sivil Toplum Kuruluşları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi ise siyasetin bir rekabetleşme olduğunu, son dönemde bu rekabetleşme ortamının, siyasi iktidarla siyaset dışı bir unsur arasında cereyan ettiğini belirtti.

Bu rekabette herkesin elinden gelen enstrümanları kullanma yolunu seçtiğini ifade eden Selvi, şunları kaydetti:

"Geleneksel yapımız içinde, Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz ve Allah'ın zatı gibi hususları, kişisel tartışmalarımıza konu etmeyiz. Çünkü ortaya koyacağımız şeyin karşılığı toplumda oluşmazsa bu değeri, yıpratmaya konu etmiş oluruz. Bu sağlıksız bir yaklaşım biçimi. Burada Peygamberimiz, kutsal kitabımız, hadisi şerifler, Allah'ın zatı gibi, bir camianın özel tekeline alamayacağı, tüm Müslümanların ortak değeri olan hususlar ortaya konulduğunda bazı tartışmalar çıkabilir. Sanki kendisinin parçası gibi ortaya koyma yanlışına düşülür. Bunun toplumda karşılığı olmazsa, bu defa kendilerine dönük eleştirel yaklaşımların muhatabı haline gelinir. Bunlar doğru yaklaşımlar değil. Bu tür şeylerden vazgeçilmeli. Belli televizyon ve basın yayın organları da kullanılmak üzere bir camianın bu kadar bu işlerin içine girmiş olması, o camianın tabanına da kendi öz değerlerine bağlı olarak ürettiği hizmetleri de zedelemektedir. Bu tür değerleri uhdelerine alıp, bunun üzerinden kendilerince etkili olacağını düşündükleri argümanların basamak olarak kullanılmasını doğru bulmayız."

AA

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu