İktidarların temel problemi: Otorite olunduğu yanılgısı

2021’de feshedilen meclisin ardından kendisini otorite olarak kabul etmeye başlayan Kays Said, “halk ile arasına çektiği perdenin ardında kalabilir mi?” soruları tartışıla dursun seçime olan ilgisizlik de ‘otorite’yi kendi kabuğuna çekilmeye mi zorluyor?

HAKSÖZ HABER

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından denetlenen yeni siyasi sistemin düzgün çalışamadığı kanıtlanmış oldu. Yasama işlevini yürütecek meclis üyelerini seçme oylamasına katılım oranının tarihi seviyede düşük olması Said’in arzularıyla halkın isteklerinin aynı olmadığını gösterdi.

Tunus'ta parlamento seçimlerinde katılım %11 seviyesinde olurken ilk turda 10'u bağımsız, 13'ü de Cumhurbaşkanı Kays Said'i destekleyen siyasi oluşumların adayı olmak üzere toplam 23 vekil ancak meclise girebildi.

Said'in Tunus’un özgürleşme planlarını durdurduğu ve 2014 anayasasını feshettiği Temmuz 2021'den bu yana ülkede siyasi kriz yaşanıyor.

Tunus'un bir formalite olan ve meşruiyetini yitirmiş bir demokratik sistem altında yaşıyor olduğunu iddia eden Said, “artık halkın özlemlerine cevap vermeyen bir sistem olduğunu” söylediği yönetimi değiştirmeye çalışıyor.

Kendince devletin statüsünü, siyasetin uygulanabilirliğini ve halkın etkisini yeniden inşa etmeye girişen Said’in hukuka aykırı kararları, yine ‘otorite’ olan kendisinin onayıyla yeni bir sürecin başlayabilmesi için 'yeni kurallar ile' çiğneniyor.

Said’in kendisini açıkladığı her atmosferde dile getirdiği bu sözlerin gerçeklik üzerinde hiçbir etkisi olmadığı ve sadece bir sözden öteye geçemediği son bir yıldır Tunuslular için daha açık bir hale geldi.

Cumhurbaşkanının yasama ve yürütme yetkilerini birleştiren ve yasama organını ‘kontrolü altına alan’, yasa ve yeni anayasa taslakları yapma konusunda kendisini tek yetkili merci kılmaya çalışan Said’e, seçime katılım oranıyla büyük bir cevap verildiği yorumları yapılıyor.

Yakıt kuyrukları ve temel gıda maddelerinin raflarda bulunmaması gibi ekonomik kriz etkilerini derinden hisseden Tunusluların, Said’e güven duymadığı ortaya çıkarken seçilme şartlarını değiştiren Cumhurbaşkanı Kays Said’e kendi otoritesini oluşturmaya çalıştığı yönünde eleştiriler yöneltiliyor.

Yeni seçim yasasına göre mecliste daha önce 217 olan sandalye sayısı 161'e indirilmiş, "şahsi başvuru" yöntemi uygulamaya alınmış ve adaylara seçime katılacakları bölgede ikamet eden 400 kişiden imza toplama mecburiyeti getirilmişti.

Her 'lider' gibi Kays Said de mutlak bir halk mutabakatına sahip olduğuna inandığı için aldığı her kararı da halk için yaptığını savunabiliyor.

Bu düşünce onu iktidara getiren ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunda gelmişti. Rakibinin kim olduğu ve neden onun seçilmediğini düşünmeyen Said’e göre halk, kendisini sevdiği için Cumhurbaşkanı seçmişti.

Bir kez otorite pozisyonuna gelindiğinde başarılı olunmasa dahi popülaritenin zayıflama eğiliminde olduğu gerçeği dikkate alınmamaya başlanıyor.

Said, böyle bir siyasi değerlendirme ile halkın siyasi doğasını yok saydığını, ideolojik farklılıkları doğru okuyamadığını ve en önemlisi yetkililerin usulsüzlüklerine yönelik aleni getirilen eleştirileri ısrarla görmezden geldiğini ispatladı.

Günümüzde bilginin yayılma hızı, anında bilgi, fikir ve olgu aktarımlarını doğurduğu gibi ortaklaşmayı/fikir birliğini de arttırıyor görünüyor.

Halkla iletişim kanallarını tıkayan, halk için en doğrusunu bildiğini ve bunu yapması gerektiğine inanan ‘otoritelerin’ temel problemlerinden birinin de kendilerini ‘otorite’ olarak görmeye başlamaları olduğu Tunus’taki Kays Said örneğinde açıkça görülüyor.

Nihayetinde Tunus’ta yeni bir değişim isteğinin ilk meltemi usulca esti ve seçimler boykot edildi.

Arap medyası da Tunus’taki siyaseti yakından takip ederken asıl sorunun şimdi ne olduğunu tartışıyor ve yazıyor: “Mevcut siyasi otorite nasıl tepki verecek ve halkın gergin havasıyla nasıl başa çıkacak? Yanıt, bilgelik, iyi performans ve tarihinin bu kritik aşamasında Tunus'un ihtiyaç duyduğu türden bir akılcılığı gerektiriyor.”

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası