İbrahim Kahveci tarafından kaleme alınan ve bugün Karar gazetesinde “OHAL’de Ekonomi!” başlığıyla yayımlanan yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:
Olağanüstü hal uygulaması (OHAL) kapsamında ekonomiye ilişkin bir karar alınmayacağı açıklanmıştı.
Ne zaman?
25 Temmuz 2016’da.
Hatta devamında da sıkça dile getirildi: “Ekonomi kararlarını OHAL yokmuş gibi, normal süreçlerde almaya devam edeceğiz. KHK’lar ile ekonomiye ilişkin düzenlemeler yapılamayacak.”
Pazar sabahı herkes 696 sayılı KHK ile uyandı. Açıklanan kanun hükmünde kararnamede (KHK) nerede ise bütün kararlar ekonomiye ilişkindi. Taşeron işçi sorunundan, Vakıfbank’ın Hazineye devrine kadar.
***
Kasım 2016’da bir kez daha OHAL tartışması yaşanmıştı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi “Ben OHAL istemiyorum” demişti. Bakan “Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı olarak söylüyorum kardeşim. Bu ikinci uzatmadan sonra uzatılmasını istemiyorum” demişti. Aynı günlerde Başbakan Binali Yıldırım ise, OHAL’in 2017’de kalkmış olacağını söylüyordu.
Aslında her iki açıklamada ekonomik gerekçelere dayanıyordu. Hem Başbakan hem de Ekonomi Bakanı ülke ekonomisinde yaşanan sorunları görerek, olması gereken süreci izah ediyorlardı.
OHAL olan ülkede yatırım olamayacağını, ülkeyi 3. sınıf dünya ülkesine dönüştüreceğini vs. vs. açıklamaları 2010 yılında, şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da söylüyordu.
Çünkü, OHAL olunca ekonomi duruyordu.
İşte bu nedenle OHAL ilan edilir edilmez “Ekonomiye yönelik kararlar OHAL kapsamında alınmayacak” garantisi verilmişti.
***
Bu yılın mayıs ayında Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, “Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Vakıfbank’taki yüzde 58,5 hissesinin Hazineye devredileceğini ve bu devir işleminin torba yasa ile gerçekleşeceğini” söyledi.
Oysa daha bir ay önce çıkan son torba yasada böyle bir madde yoktu. Ama 696 sayılı KHK ile Vakıfbank operasyonu da gerçekleştirildi. Vakıfların bankadaki hissesi Hazineye devredilirken, Vakıfbank’a da Varlık Fonuna devrin yolu açılmış oldu.
Bildiğiniz gibi Ziraat Bankası ve Halk Bankası’ndaki kamu hisseleri daha önce Varlık Fonuna devredilmişti. Şimdi Vakıfbank hisseleri de Varlık Fonuna devrediliyor.
Ve Varlık Fonuna da dış borçlanma yolu açılıyor. İyi ama Varlık Fonu ne karşılığı dış borçlanma yapacak? Gazetecilere teminat karşılığı dış borçlanma asla yapılmayacak denilmişti.
***
Yukarıda saydığımız kararların yanında ekonomiye yönelik daha birçok karar OHAL kapsamında KHK ile alındı.
Kısaca artık ekonomi yönetimi de OHAL çerçevesinde yönetilmeye başlanıyor. Geçen yılın başında bu büyük korkuyu dile getiren Ekonomi Bakanı acaba şimdi ne diyecek? Açık söyleyelim: Ekonomide durumu gören herkes aslında bir şey söylemek durumunda kalacak. Çünkü ekonomiyi OHAL kapsamında yönetmeye başlar isek, büyük tehlike geliyorum demez, gelir.
***
10 Aralık 2016’da Başbakan Binali Yıldırım, “Devlet olarak 2017’de muazzam bir tasarruf yılı olacak. Ciddi tasarruf yapacağız. Önceliği olmayan, gereksiz masraflar yapılmayacak, mecbur kalmadıkça yeni personel almayacağız” dedi.
Oysa 2017 Merkezi Yönetim Bütçesi 46,9 milyar lira açık hedeflenmişti. Yıl içerisinde ise bütçe açığının 65 milyar lirayı geçmemesi hedeflendiği söylendi.
ÖZET:
OHAL ilanında ekonomiye ilişkin verilen sözler olsun, sonrasında kamu yönetimine ilişkin verilen sözler olsun maalesef tutulamıyor.
Bugün, iş dünyasının ekonomiye ilişkin en önemli sorununun ne faiz, ne döviz ne de finansal bir başka neden olmadığını görüyoruz. Temel sorun uzun vadeli kalkınma ve büyüme süreci için daha çok demokrasi ve öngörülebilir bir gelecek olmaktadır.
Ülkemizin kalkınma ve yatırım hamlesini artırabilmesi için, bir an önce OHAL kapsamını ekonominin dışına çıkarmamız gerekiyor. Kamu bütçesini de verilen sözler içerisinde yönetmemiz lazım.
Aksi halde kısa vadede oluşacak dengeler, orta ve uzun vadede daha büyük dengesizliklere yol açabilir.