HAKSÖZ HABER
Birçok gazete Merkez Bankası’nın 100 baz puan faiz indirimiyle doların 11 TL’yi geçmesini manşetlerine taşımazken, birinci sayfalarında ya hiç görmedi ya da doların yükseldiğinden bahsetmeyen küçük haberler olarak aktardı.
Muhalif basın ise dolar kurunun artışını, 'ülke mahvoldu, battık, bittik' senaryoları içerisinde sundu.
Ekonomide veya diğer birçok siyasal sosyal olayda farklı görüşlerin dile getirilmesi noktasında zayıf kalan iktidara yakın medya, dolar artışını da iktidar eksenli okuyarak tam bir “ana akım medya” rolüne bürünmüş durumda.
Ekranlarında sürekli aynı isimleri ağırlayan, farklı konuları aynı kişilerden “uzman” adı altında dinleten ana akım medya, doların yükselişi karşısında ise herhangi bir söylem üretmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığında bir araya gelen muhalif basın ise "paramız pula döndü" diyerek, "ümitsizlik" ve "çek git" çağrılarını yineledi.
Muhalif basının diline pelesenk olan “batıyoruz” söylemlerinin yaygın bir biçimde sosyal medya ve basının diğer unsurlarında yer aldığına şahitlik ederken, abartılı söylemlerin her iki taraf için de mantıklı ve makul yanları olmadığı görülüyor.
“Muhalif basın” adı altında yayınlar yapan bağımlı haber kuruluşlarının ‘iktidarı devirme uğruna’ giriştiği haber pratiklerinin yanında, iktidarı ‘ölümüne savunan’ ana akım medyanın pek de tutarlı olmayan söylemleri, kamuoyunun zihnini bulandırmaktan ve ‘gündeme bağımlı bir toplum’ oluşturmaktan başka bir işe yaramamış görünüyor.
Basının, halkı bilgilendirmek, haber servis etmek, dünyada ve özelde neler yaşandı diye kamuoyunu haberdar etme görevlerinin yanında, en önemli görevi olarak kabul gören "yönlendirme" amacı Türkiye'de son beş yıllık süreçte netlik ve keskinlik kazandı.
Kamuoyunu sürekli bir biçimde ekonomiye, siyasete ve diğer bazı özel durumlara karşı teyakkuz halinde tutan basın, dolar artışının getirmiş olduğu ekonomik sorunların nasıl çözülebileceğine dair yorumlardan ziyade sorunun sahibini konuşarak/konuşmayarak toplumu belli bir yöne kanalize etmeye devam ediyor.
Pandeminin getirmiş olduğu zor yaşam şartları, kapanma sonrası uyum sorunları, ekonomik istikrarsızlık ve enflasyon artışı, kamuoyunun haddinden fazla canını sıkarken, sorunları seçim yolu ile halletmeyi amaçlayan muhalefet, çözüm önerilerini kendi iktidarlarına mı saklıyor?
İktidar ortada bir ekonomik sorun olduğunu gördüğünü ancak bunu tanımlamada sorunlar yaşadığını her defasında ispatlıyor. Doların yükselişi karşısında ise iktidar sessizlik sarmalına bürünerek, sorumluluğu üstlenmekten kaçınıyor izlenimi uyandırıyor. Ana akım medyada bu sessizlik sarmalına kapılmış bir şekilde manşetlerine ekonomik sorunları taşımıyor.
Dolar kurunun 11 Liranın üzerine çıkması sonrası Türkiye'deki belli başlı gazetelerin manşetleri şu şekilde oldu:
Ana akım medyadan birkaç örnek,
Muhalif basından birkaç örnek,