İklim krizinin sorumluları yeni bir ekonomik arayış içerisinde!

İskoçya'nın Glasgow kentinde başlayan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı Liderler Zirvesi’nde günah çıkartma söylemlerinden başka ne yapılıyor?

HAKSÖZ HABER

Dünya iklimini yeniden normale çevirmek için bir araya geldiklerini iddia eden 20 gelişmiş ülke liderleri, karbon emisyonu sorununu çözmeyi amaçlıyor.

Gelişmiş sanayilerinden çıkan zehirli gazların etkisinden yakınan ve dünyanın giderek çölleştiğini ve yeterli gıdanın kalmayacağını savunan G20’nin yetkililerinin görmek istemedikleri şey, sorunun gerçek kaynağı mı?  

Umursamaz tavırlar ve krizden onların sorumlu olduğu gerçeği

Rusya ve Çin bu zirveye katılmadı. Hatta sıfır karbon hedefi olarak 2060 yılını belirleyen Çin'in lideri Şi Jinping, iklim değişikliği ile mücadelede ortak hareket edilmesi gerektiğini ve gelişmekte olan ülkelere yardım edilmesi gerektiği fikrini savundu.

ABD Başkanı Biden, ülkesinin 2030 yılına dek, 2005'teki verileri ile kıyaslandığında, sera gazı salımını yüzde 50 ila 52 oranında azaltılmış olacağını iddia etti. Yani 16 yıldır hedeflenen rakama yaklaşamamış ABD, son 10 yılda karbon emisyonunu yüzde 50 düşürmeyi planlıyor!

1997 yılında iklim değişikliği ile mücadele için en fazla %5 karbon emisyon şartıyla kabul edilen Kyoto Protokolü 2005 yılında yürürlüğe girmişti. Yani ülkeler biraz daha büyümek adına yıllarca iklim protokollerini devreye almamayı tercih etmişti.

Bugün ise çok büyük bir kriz yaşanıyormuş gibi tıpkı 90’lar, 2000’lerin başı ve 2020’li yıllardaki felaket tellallığı yeniden gündem ediliyor.

Dünyanın iklimi gerçekten çok kötü bir noktaya evrilirken yanlış sorumlular ve yanlış kararlar alan ülkelerin sorumluluk almaktan kaçtığı gerçeğine dikkat çekmek istiyoruz. Aksi halde ‘iklimde büyük değişimler yokmuş’ gibi davranmak da oldukça abes kaçacaktır.

26’ıncısı düzenlenen zirvede daha önce de benzer iyimser söylemler dile getirilmiş ancak gelinen noktada ne sözlerin tutulduğu ne de sözleri yerine getirmek için vazgeçecekleri paraları olduğu görülmüştü bu ülkelerin.

Devasa ekonomileri ile birçok ülkede fason üretim yapan, ekonomilerini büyütmek için her yolu deneyen G20’lerin yeni hedefi, yeni iş alanları ve ekonomiler ortaya çıkarmak mı?

ABD Başkanı Biden, "İklim değişikliği ile mücadele ahlâki bir yükümlülük. Ancak aynı zamanda ekonomiler için inanılmaz fırsatlar da sunuyor" derken tam olarak iklimi gözetiyor denilebilir mi ya da fedakarlık yapmaya hazır bir ülkesinin olduğu imajını yansıtıyor mu?

Devasa ekonomilerine kaynak sağlayan maden işletmelerindeki emisyonları yarı yarıya indirmesi beklenen bu ülkelerin, dünyanın geri kalmış ülkeleri olarak adlandırılan 3. dünya ülkelerine dönük yaptırımlar planladığı da ortaya çıkmıştı.

İklim krizinin müsebbibi inekler

Gelişmiş ülkelerin, liderleri ve yöneticilerinin siyasete de hakim olduğu bir sürecin iklim konusunda da ne kadar etkili olabildiğini bir kez daha görüyoruz.

Sanayi atıkları, maden işletmeleri, silah denemeleri, ulaşım araçları ve güzergah yapımları, ev, imalat ve sanayi için kontrolsüz ağaç kesimi, endüstriyel çiftçilik ve tarım ile tüketimi artırmak için verilen çabalar küresel iklim sorununa neden olurken, bunları yapanların kim oldukları da belli olmasına karşın sorumluluklar tüm dünyanınmış gibi lanse ediliyor.

Microsof’un sahibi dünyanın en zengin birkaç adamından biri olan Bill Gates, hayvanlara ve tarıma yönelik adeta bir savaş açmış durumda.

2019’da Bill Gates bir röportajda şöyle söylüyordu: “İneklerin çıkardığı gazlar, dünyanın en büyük sorunlarından biri.

Bill Gates’in bu tezine birçok bilim insanı raporlar ile destek çıktı. Bill Gates devasa bir teknoloji şirketine sahipken insanların yedikleri ile oyun oynar gibi distopik senaryolarda bulunuyor ve yapay et fikri ve imalatına girişiyordu.

Kendi şirketinin 30 yıldır iklim krizine ne gibi etkenlerle ön ayak olduğunu raporlatmayan Gates, metan gazı salınımını azaltmak için inekleri ortadan kaldırmayı teklif ediyordu.

Gelişmiş 20 ülkede tıpkı, Bill Gates gibi devasa ekonomilerinin sanayi atıklarını nasıl çevreci yaparım diye tartışırken, eyleme geçmemekte ısrarcı davranıyor. Aynı zamanda yeni bir ekonomik arayış içerisinde olduklarını da dile getiriyor olabilirler mi?

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Karbon ile kendimizi öldürmeye, biyoçeşitliliğe gaddarca muamelede bulunmaya, doğaya tuvaletmiş gibi davranmaya artık son verelim. Kesin bir seçimle karşı karşıyayız. Ya biz onu durduracağız ya da o bizi durduracak. Artık yeter demenin zamanı geldi. Kendi mezarımızı kazıyoruz." ifadelerini kullandı.

Tüm dünyanın sorunu haline getirilen durum özellikle G20’lerin ve G7’lerin eseri değil miydi?!

Zira en dezavantajlı durumda olanlar yine gelişmemiş ülkeler olurken, sorumluluktan pay onların ekonomilerine ve sosyal hayatlarına biçiliyor.

G20 ülkeleri konferansın sonunda taviz vermedikleri takdirde hiçbir şey değişmeyecek.

Finans krizi ve Korona pandemisi, istenirse çok kısa sürede büyük miktarlarda paranın devreye sokulabileceğini gösterdi.

İklim söz konusu olduğunda ise, zengin ülkeler hala köstek olmaya devam ediyor. Güney yarımküredeki yoksul ülkelerse haklı olarak köşeye itildiklerini, yeniden değersiz görüldüklerini ve sadece sorumlu kabul edildiklerini düşünüyorlar.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!