HAKSÖZ HABER
2020 yılında Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı İyidere sahilinde lojistik liman inşası kararı çıktı. Liman inşaatı ihalesi ise tartışmaların odağındaki Cengiz İnşaat’a ve Yapı&Yapı AŞ’ye verildi. Yapılması planlanan limanın 3 bin ton kargo kapasitesi, 8 bin ton dökme yük kapasitesi, 100 bin ton konteyner kapasitesi, 100 bin araçlık ro-ro kapasitesine sahip olacak.
Liman inşaatı bölgenin coğrafi şartlarından olsa gerek deniz dolgusu üzerine başlanacak. Deniz dolgusu ise yüksek miktarda taş vb. malzemenin kullanımını gerektiriyor. Tartışma da işte bu noktada başlıyor.
İnşaat için gerekli olan taşın çıkartılması adına çevre köylerden Cevizlik ve Gürdere köylerinde taş ocağı açılmasına karar verildi. Köylüler ise bu durumun oluşturacağı tahribat sebebiyle taş ocağı açılmasını istemiyor.
Taş ocaklarının oluşturduğu çevresel yıkıma şahit olanlar süreci biliyorlardır. Bir bakıma taş ocağı olan bölge zaman içinde çölleşiyor. Karadeniz gibi dağlık bölgelerde tarım zaten çok mümkün olmadığı için elde bir tek coğrafyanın sunduğu imkanlar kalıyor. Bu sebeple taş ocağının kurulacağı vadi köylülerin yaşamı için tartışmasız bir konuma sahip.
Yetkililer ise köylüler ile hiçbir şekilde diyalog kurmadan bölgeyi hızlıca kamulaştırıp taş ocağı kurulması çalışmalarına başladılar. Bu durum da haliyle gerginliği tırmandırdı. 21 Nisan’dan bu yana devam eden nöbette köylüler taş ocağının başka bir yere kurulmasını istiyorlar. Aslında liman inşaatı ile kimsenin doğrudan sorunu yok. Köylüler ile neden doğru bir şekilde diyalog kurulmadığı ise hala belirsizliğini koruyor.
En’am Suresi 141. ayette şöyle buyuruluyor: Çardaklı ve çardaksız bağları, değişik ürünleriyle hurmaları, ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen biçimlerde zeytin ve narları meydana getiren O'dur. Her biri ürün verdiğinde ürününden yiyin; hasat günü de hakkını verin; fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.
Modernleşme ile insanoğlu tabiat üzerinde dehşet bir tahakküme ulaştı. Bunun bir sonucu olarak fıtrat ve yeryüzü bozuldu. Tabiata karşı düşmanca değil dostça bir ilişki zemini inşa etmemiz gerekiyor. Allah’ın verdiği nimetleri yapısını bozmadan kullanmak aynı zamanda israftan da kaçınmak anlamına gelecektir.
Tartışmalı ihalelerle alınan ve bölge insanıyla istişare edilmeden uygulamaya konulan icraatlar hem insanı hem doğayı daha fazla tahrip edecektir. Bu bağlamda köylülerin meşru talepleri hakkında diyaloğa açık bir zeminin inşa edilmesi gerekiyor. Muhalefetin meseleyi içine çekmeye çalıştığı düzlem hükümeti rahatsız ediyor olabilir ancak böyle bir politik atmosferin oluşmasında neyin etkili olduğu da iyice düşünülmeli…