Mübarek’le birlikte Nasır’ın kurmuş olduğu sahte cumhuriyet de yıkıldı. Hak ile yeksan oldu. Mısır halkının çizmeleri ve ayakkabıları altında ezildi. Mübarek’in gitmesi ve ardından gelen rejime bir anlam ve isim verilmesi gerekirdi.
Halk da kendi yaptığı devrimin sonuçlarını isimlendirdi: İkinci Cumhuriyet. Cumhuriyeti numaralandırmak esasında Fransız tarzı moda bir anlayıştır. Fransa’da cumhuriyet içinde yaşanılan yeni aşamalar yeni cumhuriyet olarak adlandırılır. Fransa’da cumhuriyetlerin sayısı beşi bulmuş ve görmüştür. İran’da da buna mümasil gayretler vardır ve bazıları İran cumhuriyetinin geçirdiği ve yaşadığı evre ve aşamaları birinci veya ikinci cumhuriyet olarak isimlendirmeye meyyal ve yatkındır. Bunda bir zorlamanın olduğu aşikârdır. Belki İran’da Yeşiller iktidara gelseydi ve cumhuriyetin yapısını ve niteliğini değiştirselerdi pekâlâ buna ‘ikinci cumhuriyet’ denebilirdi. Dolayısıyla İran devrimiyle veya cumhuriyetiyle alakalı isimlendirmeler boş bir gayretin ve kuruntunun sonucudur. Burada, Fransa’ya öykünme veya onu taklit eğilimi ağır basıyor. Cezayir’den Mısır’a ve Yemen’e kadar bir cumhuriyetler dizisi var. Bunlara cumhuriyet demek için bin şahit lazım. Gerçekte bunlar totaliter veya jakoben cumhuriyetler adıyla anılmaya layıktırlar. Bir başka ifadesiyle, bu tip cumhuriyetlere İttihatçı veya askeri veya yarı askeri cumhuriyetler denebilir. Bundan dolayı Nasır’ın jakoben cumhuriyet anlayışını deviren halk yığınları, ikinci cumhuriyeti ve demokratik cumhuriyeti inşa ediyorlar. Lakin orada burada Nasır fotoğraflarıyla yürüyen bazı kitlelerin ve halk yığınlarının yeni dönemi ve momentumu yanlış anlamlandırdıkları anlaşılıyor. Anlaşılan o ki; hâlâ bazıları ezbere talim ediyor.
¥
Mısır ve Arap dünyası tarihî bir dönüm noktasını yaşıyor. Bu dönüm noktası gerçek anlamda cumhuriyete geçiştir. Mehmet Ali Paşa ve torunları, otokrat yönetimlere misal olarak gösterilebilirler. Lakin onların yerini, despotizmde saltanatı geçen sözde cumhuriyet idareleri almıştır. Bunlar daha ziyade eski Doğu Bloğu veya Demir Perde ülkelerine benziyorlardı. Zaten Nasır’ın getirmiş olduğu cumhuriyeti halk değil, askerler kurmuşlardı. Bundan dolayı askeri bir cumhuriyet niteliği taşımıştır. Bu cumhuriyet anlayışı cumhurdan ve değerlerinden kopuktu. Bundan dolayı tarihçi Hüseyin Munis’in Nasır dönemiyle alakalı ‘Paşavat ve Süper Paşavat’ başlıklı kitabı veya ifadesi her şeyi anlatmaktadır. Yani eski dönemin paşaları gitmiş, yeni dönemin süper paşaları gelmiştir. Güya sanlar/lakaplar kaldırılmış, lakin zımni olarak daha büyükleri tedavüle çıkmıştır. Bu sözde cumhuriyetler Batılılaşmaya dayalı olduğundan dolayı bizdeki gibi reddi mirasta bulundu. Dinî ideolojiyle değiştirdi. Fransız Devriminin estirdiği Batılılaşma rüzgârlarının taşıyıcısı oldu. Bundan dolayıdır ki; Cezayir eski Başbakanı Abdulhamid İbrahimi’nin dediği gibi, bu cumhuriyetler seçkin elitler ve ondan öte ideolojik azınlık tarafından yönetildi. Halkın değerlerinden kopuk hatta düşman bu ideolojik azınlık, ideolojisini zorla halka dayatmaya kalkışmıştır. Dolayısıyla halk Mısır’da jakobenizme ve istibdata dur dedi ve buna dayalı birinci cumhuriyeti yıktı. Zaten cumhuriyet adının sahteliği Mübarek’in ‘tevris’ yöntemiyle iktidarını oğluna bırakma girişimiyle iyice ayyuka çıkmıştı. Cumhuriyet idaresini fiilen saltanata çevirmişlerdi. Lakin bununla da kalmamışlar halkı, ordu ve iktidar partisiyle birlikte kuşatma altına almışlardı. Totaliter big brother (pederşahilik) sistemi kurmuşlardı.
¥
Bizde de ikinci cumhuriyet tartışmaları Özal ile birlikte gündeme geldi. Özal’ın çevresinde halkalanan bazı aydınlar ‘ikinci cumhuriyetçiler’ olarak anıldılar. Lakin onların ikinci cumhuriyet anlayışı da liberalizm ve üsten inmecilikle maluldu. Halk nazarında Amerikancılıktan öte fazla bir gerçeğe tekabül etmiyordu. Mısır’da ise doğan ve tulû eden kurgu dolu yeni bir cumhuriyet anlayışı değil, sokağın sesinin yükselişi ve kendi değerlerine sahip çıkışıydı. Halk kendi cumhuriyetine kirvelik yaptı. Arap baharı ikinci cumhuriyetlerin, yani gerçek cumhuriyetlerin doğuşuna tanıklık ediyor. Arapların arkada bıraktıkları cumhuriyet anlayışı hem ideolojik ve batıcı hem de halktan kopuktu. Ve halkın iradesi, kendi adlarına kurulu, ama sahte ve çalıntı rejimleri geldiği yere geri postaladı.
YENİ AKİT