Başbakan, “Saldırıların arkasında Hilton var” diyor..
Hilton’un sahibi Aydın Doğan cevap veriyor: “Çağımızda insanî dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan kuruluşların büyük sorumlulukları var. İnsanlardaki yardım duygusunu istismar etmek, bana göre günahların en büyüğüdür.”
Sen dayanışmayı, yardımlaşmayı sonra anlatırsın be Doğan amca.. Önce şu Hilton’u anlatsan ya...
Nedir şu Hilton olayı?
“İnsanların yardım duygularını istismar etmemek gerekir” sözün çok doğru..
Ama bunu söyleyen şahsın da, en azından bu konuda bir dürüstlük örneği sergilemesi gerekmez mi?..
Bu sözlerin sahibine sorsak; “255 milyon dolara alınan bir arsanın planını değiştirtip, arkasından 3 milyar dolarlık malvarlığı sahibi olmak helal midir?” diye, ne cevap verecek acaba?
Helal-haram meselesini ben başlatmadım.
Bugüne kadar da, kimsenin malına, helal-haram noktasından yaklaşmadım.
Ama beyimiz, gözümüzün içine baka baka, din istismarı yapıp, “günahların en büyüğü” demagojisine soyunursa, ben de kendisine aynı çizgiden yöneltirim soruyu!
Gazetelerinde her gün, “İçki yasağı var. Baskı var. Laiklik ihlal ediliyor” diye ter ter tepineceksiniz..
Sonra da kalkıp, “günah”tan bahsedeceksiniz!
Hadi oradan, din istismarcıları... Siz günahtan ne anlarsınız ki?
Size göre günah, size gelmeyen her şey.. Sizin olan her şey ise, helal mi helal!
Bir kamu kurumu olan Emekli Sandığı’nın arsasını 255’e alıp, arkasından CHP’li Belediye Başkanı ile iş bitirip, plan değişikliği yaptırarak oturduğun yerden arsanın değerini 10’a katlatmak helal midir Doğan bey amca?..
“Kazanan sen isen, helaldir” değil mi?..
Maaş verip, kalemlerini satın aldığın anlı şanlı adamlarının hiçbirisi sormuyor, “O arsanın değeri, bir plan değişikliği ile 3 milyar dolar edecek idiyse, arsa Emekli Sandığı’na ait iken plan değişikliği yapılsaydı ya.. Ona göre ihaleye çıksaydı, alıcısı da plan değişikliğinden sonraki değerine göre alsaydı. Plan değişikliği sebebi ile oluşan fiyat farkı da, onbinlerce yetimin, öksüzün, dulun, emeklinin maaş aldığı Emekli Sandığı’na kalsaydı..”
Niye sormuyor, soramıyor bir tanesi dahi?..
Bu kadar mı acizler? Bu kadar mı korkuyorlar patronlarından..
Bu kadar mı, beyinlerini mideye bağlamışları
Arsa onlarca yıldır Emekli Sandığı’nda.. O yıllar içinde ne Emekli Sandığı’nın yetkililerinin, ne de belediyenin aklına plan değişikliği gelmemiş..
Sen eski plana göre arsayı al...
Arkasından ilçe belediye başkanı lehine iki tane haber yap, sonra da değişikliği kap..
Aynı taktiği büyükşehirde yürüt.. Orada tıkanınca, bu sefer aleyhte haberlerle amacına ulaşmaya çalış!..
Tüm bunlar helal mi, Sayın Aydın Doğanı..
Çok masumca açıklamalar da getiriyor sayın Doğan: “Hilton konusunda yasalara aykırı bir talebim varsa, bunu reddetmek kamu otoritesinin görevidir. Ama vatandaş olarak haklı bir talepte bulunuyor ve bunu yerine getirmiyorsa, bu da suçtur.”
Bu sözler karşısında gözlerim yaşardı, “ne büyük hukuka saygı” dedim kendi kendime!
Öyle ise, biz de halkın önünde şu soruyu cevaplamasını isteyelim.. Buyur şu soruya sen cevap ver Sayın Doğan: “255’e alınan arsayı, iki dilekçe yazıp, tek kuruş harcama yapmadan, 3 milyar dolarlık bir arsa haline getirmek yasalara uygun bir talep midir?”
Buyur, talebinin neresi haklı; sen cevap ver Sayın Doğan!
Yoksa işin tılsımı, elindeki medya gücü mü? Maaş ödediğin köşe yazarları mı?
Onlar sayesinde mi oluyor bu “1’e 10 kazanma” operasyonu?
Medya gücü mü sana “hakkettiriyor” tüm bunları!
Güngören’den sonra dün de Bayrampaşa’da, Başbakan bazı gerçekleri ifşa etti.
Gidip, birebir talep etmişsin Hilton değişikliği için onay verilmesini.
Hem istiyorsun, hem de “Bu işlere Başbakan bakmaz” diyorsun. Madem Başbakan bakmaz bu işlere, niye ondan istiyorsun?..
Oysa işin kolayı vardı.. Yazardın dilekçeni, verirdin belediyeye; aynen diğer vatandaşların yaptığı gibi.. Getirirlerdi dosyanı, incelerlerdi.. Kabul ederlerse zaten sorun olmazdı.
Kabul etmezlerse, açardın davanı, haklıysan iptal ettirirdin kararı..
Niye Başbakan’a gidiyorsun?
Niye?!
Medya gücünü, aleyhte haber yapabileceğini hissettirmek için mi?
Vakit gazetesi