Mısır Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yöneticilerinden sürgünde kurulan "Meşru Parlamento" Başkanı Cemal Haşmet, halka çocuklarını askere göndermemeleri çağrısında bulundu.
Haşmet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, darbecileri işaret ederek, "Ellerini masum insanların kanına bulaştıran bu çetenin gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra Mısır halkı, artık çocuklarının ordu veya polis teşkilatında görev yapmasına izin vermemelidir" dedi.
Başsavcı Hişam Berekat'ın öldürülmesi ile Sina Yarımadası'nda "20 askerin hayatını kaybettiği" ve sorumluluğunu IŞİD'e biat ettiğini duyuran Sina Vilayeti adlı örgütün üstlendiği saldırılara değinen Haşmet, "Mısırlıları soğuk kanlı şekilde evlerinde öldüren ve öldürmeye devam eden bu güçlerin işlediği suçlar ile döktükleri kanları anlamak imkansız. Başsavcı Berekat'ın (darbe lideri) Abdulfettah es-Sisi ve çetesi tarafından öldürüldüğüne dair birçok delil var" diye konuştu.
Mısır Enformasyon Bakanlığı'nın, büyükelçiliklere Başsavcı Berekat'ın İhvan tarafından öldürüldüğü ve İhvan'ın terör örgütü olarak yansıtılması talebini içeren talimatlar gönderdiğini dile getiren Haşmet, şunları söyledi:
"Bu tür girişimlerle, ülkedeki tutuklular ile haklarında hapis ve idam cezalarına çarptırılanlara karşı oluşan uluslararası sempatiyi zayıflatmanın yanı sıra mevcut yönetimin muhaliflere yönelik hak ihlallerini ve suçlarını temize çıkarmayı hedefliyorlar. Rejimin, soruşturma yapmaksızın İhvan'ı suçlaması çok doğal bir şey. Çünkü darbe yönetiminin izlediği yol, soruşturmadan önce birilerini suçlama ve arkasından da intikam, katliam ve idam seslerinin yükselmesi şeklinde."
Suikastla ilgili çok sayıda soru işareti bulunduğunu vurgulayan Haşmet, "Kahire'nin her yerinde oluşturulan güvenlik kontrol noktalarında yayalar bile durduruluyor ve üzerleri elektronik cihazlarla aranıyor. Cihazında veya sosyal paylaşım sitesi Facebook sayfasında Rabia işareti bulunanlar, 5 ila 10 yıl arasında değişen hapis cezası talebiyle yargılanıyor. İşte bütün bunların yaşandığı Kahire'de yarım ton patlayıcı yüklü bir araç, caddelerden yakalanmadan geçiyor ve daha sonra sıkı güvenlik önlemleriyle korunan Harp Akademisi arkasındaki caddeye kolaylıkla girebiliyor" ifadelerini kullandı.
"Başsavcı suikastini Mısır yönetimi tarafından planlandı"
Haşmet, Başsavcı suikastinin Mısır yönetimi tarafından planlandığını "açıkça ortaya koyan delillerden" bir diğerinin de adli tıp raporu ile hükümete bağlı basında yer alan görüntüler ve başsavcının şoförünün ifadesi arasındaki çelişkiler olduğunu dile getirdi.
Başsavcı olayından yararlanan tek kişinin Sisi olduğunu savunan Haşmet, "Çünkü bunun ardından hemen büyükelçilere İhvan'ın terör örgütü gösterilmesi talimatı verildi, yasaları değiştirdi ve sanıkların adil bir şekilde yargılanmaları önlendi. Taziye konuşmasında, hakimleri öldürmeye teşvik eden ve jet hızıyla hükümler veren bir cumhurbaşkanı olabilir mi? Cumhurbaşkanından talimat alan yargı, askeri darbenin bir koludur" şeklinde konuştu.
"Emniyet güçleri eve götürüp katletti"
Haşmet, çarşamba günü emniyet güçlerince katledilen İhvan mensuplarının silahlı oldukları iddiasına ilişkin "Darbe rejimi iftiralarını sürdürüyor, yalan söylemekten çekinmezler çünkü yalan üzerine kurulmuşlar. Emniyet güçleri, bu insanları evlerinde gözaltına aldıktan sonra Kahire'nin 6 Ekim Mahallesi'ndeki bir evde katletti. Bunu gerçekleştiren emniyet, yasa dışı işler için ürettiği bazı kanıtlar ileri sürdü" dedi.
Cumhurbaşkanı Sisi'nin, "Adalet acil bir şekilde yerini bulacak" açıklamasının ardından idamların yaklaştığı biçimde oluşan algı hakkında ise Haşmet şunları kaydetti:
"Mahkemelerin verdiği müebbet ve idam kararlarının çoğu, nihai karar değildir. Daha temyize gidecek. Bu nedenle Başsavcı suikasti ve Sina Yarımadası olaylarından sonra emniyet, başkent Kahire'nin 6 Ekim bölgesinde bir eve baskın düzenleyerek 13 İhvan mensubunu öldürdü ve daha sonra da Sisi, terörle mücadele kanununu onaylanması için Bakanlar Kuruluna sevk etti. Bu uluslararası yargı kriterlerine aykırıdır."
İhvan'ın, Sina Yarımadası'nda 20 askerin yaşamını yitirdiği olayla bir alakası olmadığını vurgulayan Haşmet, sözlerini şöyle tamamladı:
" Müslüman Kardeşler Teşkilatı, ağır yara aldığı bir dönemden geçiyor. Kendisine karşı kullanılmasına rağmen şiddete yanaşmıyor ve inşallah bu yola başvurmayacaktır. Ancak bu, İhvan'ın kendini savunmayacağı anlamına gelmez. İhvan'ın üyelerine yönelik suçlamalar ve tutuklamalara son verilinceye kadar barışçıl gösterilere devam edilecek. 30 Haziran ile 3 Temmuz tarihleri arasında basın organları ve devlet kurumlarının, yeni bir halk devrimi olacak endişesiyle insanları korkutmaya çalışması, mevcut yönetimin Mısır'da emniyeti sağlama ve vatandaşa verdikleri sözler konusunda başarısız kaldığını gösteriyor. Şu eli kanlı faşist rejimin devam etmesi, sadece Mısır için değil bilakis tüm bölge için tehlike oluşturuyor."
Mısır'ın Sina Yarımadası'nda bulunan askeri kontrol noktalarına çarşamba günü düzenlenen saldırılarda 22 militan ile 20 askerin hayatını kaybettiği açıklanmıştı.
Saldırının sorumluluğunu ise IŞİD'e biat ettiğini duyuran Sina Vilayeti adlı örgüt üstlenmişti.
Seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevden alındığı 3 Temmuz 2013'teki askeri darbenin ardından başsavcılığa atanan Hişam Berekat, pazartesi günü başkent Kahire'de konvoyunun hedef alındığı bombalı saldırıda yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Mısır'da 2011'de milletvekili seçilen bazı parlamento üyeleri, 3 Temmuz 2013'te gerçekleşen askeri darbenin ardından yurt dışında "Meşru Parlamento" kurduklarını açıklamışlardı.