Konuyla alakalı olarak Hiwa Cemal’in Prof. Dr. Muhsin Abdulhamit ile gerçekleştirdiği ve Rudaw’da yer verilen röportajı aşağıda ilginize sunuyoruz:
Irak İslami Parti eski Başkanı ve Müslüman Kardeşler’in tanınan liderlerinden Prof. Dr. Muhsin Abdulhamit, Türk şair Necip Fazıl Kısakürek’le olan anısını anlattı. Abdulhamit, Kısakürek’e Mustafa Kemal hakkında bir kitap yazmasını önerdiklerini, onun da Arap dünyasını Atatürk ve İslam’a yaklaşımı hakkında aydınlatmak için bu kitabı yazdığını söyledi.
Aslen Kürt olan Prof. Dr. Abdulhamit, Müslüman Kardeşler’in (İhvan) Kürt ve Kürdistan sorununa yaklaşımını, Eylül Devrimi ile ilişkilerini, Baas rejiminin yaklaşımlarını Rûdaw’a anlattı.
Eski İslami Parti’nin lideri olarak 1960-1980’li yıllarda birçok defa Mısır’a ziyaretlerde bulundunuz. Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır’ın Kürtlere karşı tavrı nasıldı?
Kahire’de, Irak eski Cumhurbaşkanı ve KBY Başkanlık Konseyi üyesi Fuad Mahsum ile birlikteydik. O Abdulnasır’dan izin alarak bir radyo açmıştı. Daha sonra Mele Mustafa Barzani de Sovyetlerden gelip bizi ziyaret etti. Belli ki Abdulnasır’ın Kürtlere karşı bir sempatisi vardı.
1968’de Suriye üzerinden Türkiye’yi ziyaret ettiniz. Bu sadece bir ziyaret miydi, partinin size verdiği bir görev miydi?
Bağdat’taki Müslüman Kardeşler liderlerinden biri benden ve mühendis Orhan Muhammed Ali’den İstanbul’a gitmemizi istedi. Orada Necip Fazıl Kısakürek adındaki büyük Türk şairi ile görüştük. Necip Fazıl Atatürk’ü iyi tanıyan biriydi. İslami düşüncüleri yüzünden birçok defa yargılanmıştı. Ona, “Arap dünyasının bir kısmı Atatürk’ü İslamı yasaklayan, bir kısmı da büyük bir lider olarak tanıyor. Bu yüzden biz Atatürk hakkında hakikatleri anlatan bir kitap yazmanı istiyoruz” dedik. O da bu teklifimizi kabul ederek bu kitabı yazdı.
Peki, kitapta Atatürk’ün bilinmeyenlerini anlattı mı?
Evet, O Atatürk’ün bütün bilinmeyenlerini biliyordu. Dört yıl sonra telgrafla bizi Bağdat’a geleceğinden haberdar etti. 1972 yılında Bağdat’a geldi, havaalanında karşıladık. Atatürk hakkında “Put Adam” diye bir kitap yazmıştı. Kitap Arap dünyasında çok ses getirdi. Şu ana kadar en az on defa basılmıştır.
Peki bu kitab yüzünden Türkiye’de sorun yaşamadı mı?
Hayır. Çünkü kitabı Necip Fazıl’ın adına değil emekli bir subayın adına yayımladık. Bu konuyu daha sonra Türkiye’den bazı arkadaşlarla konuştuk. Hatta Türkiye’den bir dergi geldi ve bu konuda benimle röportaj yaptı.(Muhsin Abdulhamit’in bahsettiği bu dergi Derin Tarih dergisiydi. Derin Tarih dergisinin konuyla ilgili röportajı >>> -Haksöz) “Neçip Fazıl’ın Atatürk hakkında bir kitabı varmış” diye sordular. Ben de tüm olanları anlattım. Çünkü kitabı çeviren kişi, “benden sonra herşeyi anlatabilirsin” diye vasiyet etmişti.
Siz bu kitabı okudunuz mu?
Evet, 3 defa okudum.
Kitapta Atatürk’ün Kürtlere yaklaşımından da bahsediyor mu?
Sadece Türkiye’deki darbelerden bahsediyor. Irak’ın en büyük yazarlarından biri olan Dr. Ali Werdi bile, “Bu kitabı okuduktan sonra Atatürk hakkındaki görüşlerim % 100 değişti. Oysa eskinden sever ve bir kahraman gibi görürdüm” demişti. Kürtler hakkındaki görüşleri de belliydi zaten. Hayatta olduğu müddetçe Türkiye’de Kürt varlığını inkar etmişti.
Türkiye’ye gittiğiniz dönemde Türkiye’nin de Müslüman Kardeşleri var mıydı?
Hayır, şimdi de olduğunu sanmıyorum. Ancak İhvan’dan etkilenmişlerdi. O dönem bazı İhvan kitapları Türkçeye de çevirilmişti.
Peki ya Ak Parti?
İhvan kaynaklarını okumuş olabilirler ama onlar İhvan değiller. Çünkü Türkiye Anayasası şeriat ismiyle parti kurmayı yasaklıyor.
Baas Partisi’ni Durizler, Hristiyanlar ve Nusayriler kurdu demiştiniz. Nuseyrilerin rolü neydi?
Nusayrilerin oranı %6’ydı ama onlar Baas Partisi’ni kontrol etmek istiyorlardı. Bu yüzden partiye katıldılar. Tabi Fransızlar da onlara çok destek verdi.
Peki ya Hristiyanlar?
Onlardan sadece Mishel Eflak ve İlyas Fereh vardı.
Baas Partisi bir yandan sosyalizmden bir yandan da İslam’dan bahsediyordu, bu çelişki değil miydi?
Son dönemlerde İslama sarıldılar. İran’ın Kur’an’dan bahsettiğini görünce Saddam da Kur’an’a sarıldı.
Müslüman Kardeşler 1971’de Irak’taki faaliyetlerini neden durdurdu?
Çünkü İhvan liderleri tutuklanıp işkenceden geçirildi. İhvan liderlerinden biri dönemin Irak Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan Bekir’i Tikrit’te ziyaret ederek af diledi ve böylece azad edildi. O dönemde Abdulkerim Ziden İhvan müridiydi. Zeden büyük bir düşünürdü ve “Baasçılar bizim en büyük düşmanımızdır” demişti. Bu yüzden örgütlenmeyi durdurarak İhvaların kendi aralarında camilerde gizli örgütlenmesini öngördü. Kendi aralarında ilişkileri vardı. Daha sonra 1996’da tekrar örgütlenmeye başladık, 13 yerde örgütlenmemiz vardı.
Müslüman Kardeşlerin Kürtlere ve özellikle de Irak hükümeti ile Kürtler arasında imzalanan 11 Mart Anlaşması’na yaklaşımı nasıldı?
Müslüman Kardeşler bu anlaşmayı destekliyordu. Mele Mustafa Barzani’yi ziyaret ederek desteklerini sundular. Çünkü bu anlaşma savaşın durmasına neden oldu.
Daha sonra Mısır’a gittiğinizde sizi tutukladılar. Neden tutuklandınız?
1970 yılında Ahmed Hasan Bekir Trablus’taki Arap Zirvesi’nde Cemal Abdulnasır ile görüşüyor. Abdulnasır ona, “Rogers” isimli Amerikan projesini kabul etmeyi teklif ediyor. Hasan Bekir de buna karşılık ona hakaret ederek, “Sen Yahıdilerin kiralık adamısın” diyor. Mısır basını o dönem Irak’ın 60 Mısırlıyı ülkeden kovduğunu, bu kişilerin açlıktan öldüğünü yazdı. Buna karşılık Kahire yönetimi de 60 Iraklı öğrenciyi tutuklama kararı aldı. 58 Baaslı öğrenciyi tutukladılar. Sayıyı tamamlamak için beni ve arkadaşım Dr. Hazım’ı da içeri aldılar. Mısırlı yetkili Hasan Ebu Paşa hapiste bizi ziyarete geldi. “Bizi neden tutukladınız?” diye sordum. “Siz Baasçısınız” dedi. Ben de, “Ben bir Kürt’üm, Baas’ı ret ediyorum, nasıl Baasçı olabilirim?” dedim. Fakat bunu kaale almadılar 46 gün hapiste kaldım. Daha sonra öğrenciler açlık grevine başladı, 3 gün sonra bizi havaalanına getirip onları Irak’a geri gönderdiler.
Daha sonra okul için tekrar Mısır’a döndünüz ama...
1971’de Enver Sedat iktidardaydı. Radyodan dinledim. “Hakkı gaspedilenlerin haklarını geri iade edeceğiz” diye açıklama yaptı. Ben de ona bir mektup yazmaya karar verdim. “Doğruysanız benim hakkım çiğnendi. Okulu bitirmeme bir yıl kala Mısır’dan sınırdışı edildim” dedim. Mısır’a giden bir arkadaşıma mektubu verdim ve 25 gün sonra ırak’ın Mısır Büyükelçiliğinden beni aradılar. “Cumhurbaşkanı hakkındaki sınırdışı kararı bozmuş, dönebilirsin” dediler.
Enver Sedat’ın Müsüman Kardeşler’e yaklaşımı iyiydi. Tutukluları serbest bıraktı. Bunun nedeni neydi?
Hanımı buna sebep oldu. Hanımı eskiden İhvan’a yardım ettiğini itiraf etti. 1974’te hapisanedeki tüm İhvan üyelerini serbest bıraktılar. Fakat siyasete bulaşmalarına izin vermediler. Sedat İhvan’dan korkuyordu. Öldürülmesinden birkaç hafta önce de birçok İhvan müridi ile birlikte tutuklanmıştı.
Müslüman Kardeşlerin Baas içerisindeki kutuplaşmalar hakkındaki görüşü neydi?
İhvan liderliği hiç bir zaman Baas içerisindeki kanatlara destek vermedi. Onlarla fikrimiz ve amaçlarımız tamamen zıttı.
1974 yılında Kürtlerle Irak rejimi arasındaki ilişkiler tekrar bozuldu. Birçok öğrenci Mele Mustafa Barzani’nin başlattığı devrim hareketine katıldı. Müslüman Kardeşler’den de devrime katılanlar oldu mu?
Evet, bazı Kürt ve Arap Müslüman Kardeşler üyeleri de devrime katıldı.
Müslüman Kardeşler Irak’ta tamamen yasaklandığında sizin yetkiniz neydi?
İhvan lideri olmama bir adım kalmıştı.
Müslüman Kardeşlerin Kürt halkının haklarına yaklaşımı nasıldı?
İhvan federalizme karşı olmadı hiçbir zaman. İhvan lideri Usame Tikriti de birkaç defa Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanması gerektiğini açıklamıştı. Benim de kongredeki tavrım netti, federalizmi destekliyordum.
1975’ten sonra Baasçılar herkese baskı yaparak onlara katılmalarını dayatıyordu. Siz kendinizi nasıl korudunuz?
Herkes benim kim ve ne olduğumu biliyordu. Bu yüzden kimse bana bir dayatmada bulunmadı. Seminer ve toplantılarımda Kürt olduğumu da açıkça söylüyordum.
Fakat hiçbir zaman da açıkça Baasçılara karşı durmadınız...
O gücümüz yoktu. Bir öğretmenimiz sadece kendisine sorulan bir soruya verdiği cevap nedeniyle üniversiteden atılmıştı.
1979’da İran’da İslam Devrimi oldu. Müslüman Kardeşler’in bu devirme yaklaşımı nasıldı?
İslam dünyası ilk başta bu devrime sevindi. Fakat daha sonra meselenin İslam değil mezhepçilik olduğu anlaşıldı. İran’a İslam devrimi ithal etmek demek herkesi Şiileştirmek demekti. Bu yüzden Müslümanlar yavaş yavaş İran’dan uzaklaştı.
Ama ilk başta desteklediniz?
Evet, dünya genelinde tüm İslami örgütler birleşip Hümeyni’yi tebrik etti. O da kendisine biat ediliyor sandı. Fakat biz gitmediğimiz için de bize karşı tavrı değişti.
İran-Irak savaşı neden başladı?
Ahmed Hasan Bekir İran’a saldırmayı ret etti. Fakat Saddam ve Baasçılar, “biz onları öğlen yemezsek onlar bizi akşam yer” diyorlardı. Hümeyni bir açıklamasında, “Irak’ın zalim yöneticileri gitmeli” demiş, bu söz Baasçıları da çok tedirgin etmişti. Ben Iraklı 5 generale sordum İran’a saldırmaya gerek varmıydı diye. Onlar da gerek olmadığını hatta 160 km İran topraklarına girdikleri halde herhangi bir İran askeriyle karşılaşmadıklarını söylediler. Çünkü İran ordusu yıkılmış, yeni ordu henüz tam kurulmamıştı.
Yani savaş başlatan Irak mı oldu?
Hümeyni’nin 13 yıl Necef’te yaşadığına dair bir rivayet vardır. Şiilere neler çektirdiklerini de biliyordlardı. Bu yüzden İran’ın Irak’a saldıracağına inanmışlardı. Baasçıların yarısı Ahmed Hasan Bekir’le birlikte savaşa karşıydı. Saddam onları Hafız Esed’e destek vermekle suçlayıp öldürttü. Savaşta İran’ın da hataları oldu, 1975 anlaşmasının yenilenmesini istediler. Ancak Irak bu dayatmayı kabul etmedi ve sınırda çatışmalar başladı. Saddam ve Ahmed Hasan Bekir birlikte anlaşmak için Hümeyni’ye bir telgıraf gönderdi. Fakat Hümeyni’nin cevabı öçok sert oldu, onları Yahudi ve Nesran olarak nitelendirdi. Bu cevap Saddam’ı çok kızdırdı. Buna rağmen Ahmed Hasan Bekir savaşmayacağım dedi.