İhvan ve İran

Hayrettin Karaman

 

Ankara'da düzenlenen 'Uluslararası Müslüman Kardeşler ve Hasan El- Benna Sempozyumu"na katılmak için Türkiye'ye gelen Müslüman Kardeşler Suriye Başkanı Riyad Al-Shakfa, Müslüman Kardeşler hareketi ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler hakkında Cihan Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulunmuş (5 Mayıs 2012). Söylediği iddia edilen sözler arasında şunlar da varmış:

"Benim görüşüme göre Suriye'den sonra ayaklanmalar İran'a geçecektir... Ayaklanmaların İran'a geçmesi durumunda, orada Arap baharı değil İslami bahar başlayacaktır... İran yönetiminin de bundan ciddi korkuları var... Suriye'deki devrimin başarılı olması halinde Irak'taki durum da bundan etkilenecektir".

Suriye rejiminin Irak'taki Şiilerin başa gelmesine destek verdiğini hatırlatan Shakfa, "Suriye'deki devrimin başarısı bütün bölgede ciddi değişikliklere yol açacaktır. Bu sayede İran, Irak, Suriye üzerindeki Hizbullah ittifakının beli kırılacak ve bölge böyle bir beladan kurtulmuş olacaktır" değerlendirmesinde bulunmuş.

İranlı bir siyasetçi de Suriye halkını destekleyen Türkiye için "Sıra size gelecek" demişti.

Adı "İslam ülkeleri" olan ülkelerin ulus devletler şeklinde olmaları, farklı rejim, ideoloji ve mezheplere mensup bulunmaları ve bu mensubiyetlerin politikalarına tesir etmesi ümmet (İslam birliği) için büyük bir beladır.

Şimdi Arap islam ülkelerinde laik diktatötler devriliyor ve yerine İslam'ı merkeze alan demokratik rejimler geliyor. Bu rüzgarın Suriye'ye de ulaşmasından sonra buradaki hareket (hak talebi ile sokağa dökülmek, sonra meşru müdafaa zaruretiyle silaha sarılmak) üzerine farklı değerlendirmeler yapılıyor. Bir Müslümanın, hatta vicdan sahibi, adalet duygusu yıpranmamış bir insanın hareketten önceki Baba ve Oğul Esed rejimine de, hareketten sonraki katliamlara da destek vermesi mümkün değildir. Hür Suriye ordusu adına masum kanları akıtılıyorsa, haydutluklar yapılıyorsa buna da destek vermek söz konusu olamaz.

İslam ülkeleri ve buralarda yaşayan düzgün insanlara düşen vicdani ve dini vazife bu ateşi söndürmek için elden geleni yapmaktır.

Bu ateş, kanaatime göre, Esed'in ve taraftarlarının iktidarı ve mevcut rejimin devam etmesi halinde mümkün değildir. Şu halde Esed'i desteklemek de caiz değildir.

İran, Rusya, Çin Esed'i destekliyor. Başta İhvan (Müslüman Kardeşler) olmak üzere mağdurlar ve mazlumlar da bu destek karşısında öfkeye kapılıyor, kinleniyor, bazen caiz olmayan davranışlar da sergiliyorlar.

Şakfa o sözleri aynen söylemiş mi, bunu bilmiyoruz; çünkü ifade yazılı olarak verilmemiş. Söylediğini farz edelim; bunu gelip geçici bir öfkeye, bir mağduriyete, bir mazlumiyete hamletmek ateşi söndürmek ve ümmet birliğini zedelememek için tercih edilmelidir. Bu sözleri İhvan ve İran arasındaki ilişkinin temel ve hakim ifadesi olarak kabul etmek mümkün değildir; çünkü İhvan'ın en azından Humeynî devriminden bu yana İran'da islâmî hareketi desteklediği ve ilişkilerin de kardeşçe olduğu sabittir.

Gelecek yazıda bunun örneklerini sunacağım.

YENİ ŞAFAK